Niyetlendin, memlekete gitmeye,
Çoluk-çocuk yolculuğa hazır mı?
Gerek var mı, sizleri eğitmeye?
Valizlerin, yolculuğa hazır mı?
Önce, aracına bir bakım yaptır,
Noksan varsa, yenilerini taktır,
Eksiklerle yola çıkmak yasaktır,
Lastiklerin, yolculuğa hazır mı?
Gideceğin yerin, haberi var mı?
İmkânları geniş mi, yoksa dar mı?
Bu sene gitmeniz kâr mı, zarar mı?
Ev bütçeniz, yolculuğa hazır mı?
Yolun açık olsun, bak çıktın yola,
Temkinli sür, dikkat et sağa, sola,
Ara sıra kenara çek, ver mola,
Moraliniz, yolculuğa hazır mı?
Dönüyorken, sakın etme acele,
Uykun varsa, uygun yerde gecele,
Takdir Rabb’in çare yoktur ecele,
Emanet can, yolculuğa hazır mı?
(TEMMUZ 2008)
Sezayi TuğlaKayıt Tarihi : 30.10.2012 16:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TRAFİK CANAVARLARI Millet olarak teslimiyetçi ve kaderci bir kişiliğe sahibiz. Hatalarımızı ve eksiklerimizi kabul etmediğimiz gibi, tüm olumsuzlukları da başkalarına yüklemekte oldukça mahirizdir. “Suç altın kürk olsa, kimse üzerine almaz” atasözü adeta bizler için biçilmiş bir kaftan sanki. Gazete manşetlerinde ve televizyon ekranlarında sık sık görüp okuyarak şahit olduğumuz tüyler ürpertici vakalar, netice itibariyle bizi pek fazla da etkilemiyor kanımca. Belki geçici bir süre “vah, vah, vah” çekiyoruz ama tabiri caizse balık hafızasına sahipmişiz gibi çabuk unutuyoruz bu ibretamiz trajik olayları. Yol tabelaları, uyarıcı işaretler, hız sınırlamaları sanki hayali UFO’larla ülkemizi ziyarete gelen yabancılar için hazırlanmış. Olur ya, yabancı bir gezegenin trafik kurallarını bilemeyebilirler patlak gözlü, şiş göbekli bilim-kurgu misafirlerimiz. Direksiyon başına geçince, dünyanın en yetenekli şoförü kesiliriz adeta. Bilgiçlik satmakta bize özgü savunma yöntemidir zaten. Hızla girdiğimiz virajda direksiyona zor hâkim olarak bariyerlerden kıl payı kurtulduktan sonra, kabahati yolun virajına uygun eğilimde yapılmadığını fütursuzca söyleyerek, zeytinyağı gibi hemen üste çıkarız pişkince. Oysa, viraja girmeden önce keskin viraj, hız sınırlaması, sollama yasağı levhalarını (gördüğümüz halde) önemsememişizdir mutlaka. Aslında, aklıselim bir şoför için, bu tür uyarıcı levhalar olmasa da sağlıklı bir yolculuk her zaman mümkündür. Menzilimize ulaştığımızda, avcı palavralarını aratmayacak usta şoför abartıları da eksik değildir literatürümüzde. İstanbul’la Suşehri arasını 6 – 7 saate indirenlere bile rastlamak mümkündür. Gece olsun, gündüz olsun fark etmez. Yaklaşık 1000 Km. olan bu mesafenin 1/4 ünü otoban saysan, geriye kalan 3/4ünü 100 km/s.in üstünde nasıl kat eder bu Süpermen hayalli sürücümüz? Hayret ediyorum doğrusu. (Geçiş üstünlüğü olan özel görevliler konumuz dışındadır.) Demek ki muhatabımız; ya bol palavra sıkmış, ya da affedilmeyecek trafik suçları işlemiş. Buda, “özrü kabahatinden büyük” deyimini akla getiriyor. Konuyu ufak bir fıkrayla bağlamak istiyorum; Trafik polisi, kırmızı ışıkta geçen sürücüyü durdurur, sorar; “Neden kırmızı ışıkta geçtiniz, ışığı görmediniz mi? ” Şoför pişkin pişkin sırıtarak; “Doğrusunu söylemek gerekirse memur bey, ışığı gördüm de, sizi görmemiştim.” Maalesef birçoğumuz bu yanlışları yapıyoruz. Dilerim, trafik canavarlığı kisvesini bir daha giymemek üzere, üstümüzden çıkarıp atarız.
![Sezayi Tuğla](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/10/30/yolculuga-hazir-mi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!