Yolcu yolunda gerek
Çünkü budur ahir gerçek
Uyuklamak yok bu yolda
Kuşlar uyumuyor dalda
Denizcileri kalmış bir salda
Bu yolda uyumak olmaz
Çünkü bu yola girenlerin
Sancısı ta.. beynindedir
Soluyor artık burnundan
Başlar artık yok, kum da
Gerçekler dökülmüş ortaya
İster atlı, isterse yürü yaya
Çünkü sen bu yolun yolcususun
Bak gaflete düşme uyanık ol artık
Uyumak ne demek?
Uyuyayacaksın sen mezarda
Artık uykunu oraya bırak
Sen senin kalbindeki
Zonklayan sancıya bak
Öyle bir sancı ki
Beyninde mi ciğerinde mi?
Asla bilinmez bazen dertler
Kim demiş ki iyi olur namertler
Bak kardeşim namertten bekleme sen
Kemik ayrılıp dökülse de etten
Bir sancım var benim, kimse bilmez kalbimi
Ben artık bulamadım, bir türlü talibimi
Ey yolcu uyuklamak ne demek
Elbette uyuyacaksın kabirde
Bu yolun yolcusunun uyku diye
Bir lüksü olamaz be kardeşim
Artık bunu duysun eşin daşın
Sen iyi belle iyi düşün daşın
Bu kervan yola çıktı mı?
Sağa sola bakmadan yürüyeceksin
Sağda, solda olmaz artık meşgale
Çünkü biz çok uzun ve ulu bir yola çıktık
Bize yol gösteren, ehli yarenler bilir
Bu yol bizi götürecek, şahlar şahına
Bin defa rahmet olsun, onların ervahına
Bak kardeşim, bu yol anne karnında başladı
Mezarda son bulacak, onu bilesin!
Asıl amaç, öyle bir hayat yaşayacaksın ki
Ömür boyu, ukbada gülesin
Ah niceleri, söz verdi çıktı bu yola
Günahından dolayı, varamadı menzile
Amaç temiz ve pak ruhu teslim etmektir
Emanete sahip çıkılmalı, bu yolda
Bütün gayretin, bu olmalıydı bire; Beşer!
İnsanoğlu bilemedin, en fazla üç defa şaşar
Ama biz hep şaştık kaldık, bu yolda olduk kaşar
Ey! Kendi derdini bilmeyen; İnsanoğlu!
Ne zaman, sen kendi derdini bileceksin
Oturup ağlıyorsun, bir ölüye, bir şehide
Sen kendine ağla, kendin için ne yaptın
Bu kadar ölüm oldu, bundan hissemi kaptın
Ama ne yaptınsa, hep kendine yaptın
Bu gafletle nereye, hangi yüzle; Rabbi’ne
Öyle hayat yaşadık ki, kimin ne haddine
Nice yüzler görüyorum, bu yolculukta
Ne kemal vardı, ne edep, ne olgunluk da
Bu kadar nimet var, bu kadar bolluk da
Şükrü bilmeyiz amma, yumurtalar follukta
Sonsuz rızkı bol olan, bir kul gördünüz mü?
Her istediği şey verilmiş, dört çarpı dördünde
Bak yolun sonu geliyor; Allaha çıkıcağız ne yüzle
Beyninde sancısı olmayanın, uykusu olur elbet
Her şeyi, nefsimiz için ettik ” ben berbat”
Hiç bir zaman demedik ki; Ey nefsim sabret
Bu yolda lakayt yürüdük, bitmez gibi bastı garabet
Halep oradaysa, bak kardeşim arşın burada
İşte yolun sonu, işte orada duruyor “mezar”
Beyninde sancısı olmayanın elbette dertleri azar
Ben nasıl hesap vereceğim, nefisimden oldum bizar
İşte hakikat yolu, kimseye asla kata etme intizar
Ankara- 10.06.2013
Tahsin KoçKayıt Tarihi : 13.6.2013 14:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İşte hakikat yolu, kimseye asla kata etme intizar
Tahsin bey!
gönülden kutlarım muhabbetle kaleminiz kavi olsun saygılarımla
Arzularsın! ..
Dersini almayıp hậ ceden,
Elif, lậ m, mim gibi heceden,
Yola koyulmayıp geceden,
Rabb-ül Rahman’ı arzularsın.
Yönün döndürmeden kıbleye,
Tebarüz etmeden Kâbe’ye,
Kürekleri çekip haybeye,
Rabb-ül Rahman’ı arzularsın.
Nefsi kurtarmayıp mekirden,
Hakkı uzak durup zikirden,
Ders almadan Ebu Bekir’den,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Nefsinle Çıkmadan sefere,
Taşıdığın koca semere,
Bakmadan Hattab-ı Ömer’e,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Sen hilmi almadan Zinnûreyn’den,
Arınmadan gönül reynden,
Kurtulmadan hırs-ı hacereynden
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Sen örnek almadan Ali’yi
Şu, Hasan, Hüseyin, Veli’yi,
Tutmadan nefis denen deliyi,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Can yoluna canın vermeden,
Hak’ın gülerini dermeden,
Agâh olup sıra ermeden,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Cehle cihat açan dedenden,
Ayrılıp hak yola gidenden,
İstemeyip can-ı bedenden,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Nefsine çakmadan zikkeyi,
Görmeden Medine, Mekke’yi,
Sen tavaf etmeden Kâbe’yi
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Mevlana, Yunusa bakmadan,
Sevda olup gönle akmadan
Sen, şu bataklıktan çıkmadan
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Sen neylersin Şam’ı Bağdat’ı,
Bağdat’ı sulayan Fırat’ı,
Eline almadan beratı,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Gezip dursan Şam’ı, Tiflis’i,
Antep, Maraş, Konya, Bitlisi,
İplemeden Lâin İblis’i
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Divanı huzura durmadan,
Rukiye, secdeye varmadan,
Halim nasıl diye sormadan,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Mahbubun kapısın çalmadan,
Köşkün tapusunu almadan,
Ummanı deryaya dalmadan,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Sen çağıl çağıl çağlamadan,
Ol gece gündüz ağlamadan,
Hasretle sinen dağlamadan
Rabb-ül Rahman’ı arzularsın.
Yar yoluna turậ b olmadan,
Bir hayali serap olmadan,
Öz can, yanıp harap olmadan,
Rabb-ül Rahmanı arzularsın.
Bilal ÖZCAN
TÜM YORUMLAR (3)