Ner'den gelir nereye gider bu tren kimbilir....
Kimbilir, yol yorgunluğunu birgün makinist,
Atacaktır, eğreti bir köy kahvesinde;
tüm sürüler bir anda öylece yitecektir....
Raylar boyunca uzanan yollar,
belli ki bir yere varmayacaktır....
Bandosu olmayan kasabalar ıssız;
vadiye açılan dağ yolları dar....
Yılların bıraktığı, kirpiklerimize;
belki de berrak sular olmayacak,
Bir tünelde düşüverecek makinist;
sayaçlar, saatler, göstergeler üstüne....
Merdiven bu, bir inilir bir çıkılır....
'Şimdi geliyorum' derken büfeci,
Bilmezse de en son gidişidir bu;
iniş-çıkıştan böyle, ilk defa hoşnut kalır....
Dağıttın bizi evet, ey hain hayat!
Hissetmedik arkamızda rüzgarı, bir kez olsun,
Kim toplar şimdi bizi, tüm takımadalardan;
toplansın tüm pazarlar, geç oldu saat!...
Yas tutamadık -törensiz- bıçaklanan atlar için;
bilemedik, sallanırken bir o yana bir bu yana,
Sarhoş değildi o atlar, sızılıydılar daha çok;
hep önüne bakan insan, arda kalanı ne bilsin....
Parlasın ardımızda, tren rayları upuzun;
titriyorsa elleri, güngörmüş makinistin,
Az kaldı demektir bu, o en son istasyona....
Bu sefer, son bu sefer, bu sefer huzur için....
Bu sefer, son bu sefer; haydi! Yolcu kalmasın!
Bir İETT otobüsü, İstanbul, 2001
Kaynak: Gezgin, U. B. (2007). Gezgin Şiirleri (2000-2005) [Gezgin’s poetry]. Lulu.
Kayıt Tarihi : 9.8.2022 01:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!