efkârın gergefinde dokunur nakışlar
billurlaşır söz
suyun yorgun teninde
“gönle ulaşmanın tarihidir insanınki”
der feylesof*
hınzırca gülümser
bir dağ ateşi yakar gözlerine
satırlarda buluşulur sonra
hayal âleminde dolaşılır
düşler kurulur gönül eri olmak üzre
bütünleşir ruh ve akıl
durulur nöbetlere
-aşk düşünüp
ölüm konuşmaktan gelmiş
ne geldiyse başına!
...böyle hikâye eder serüvenini...
kendine özgü bir sestir aranan
özgür ve özgül olan
kalıplara dökeriz bedenlerimizi
sil baştan libaslar biçeriz
o bir garip
bir derviş
ben çilekeş yoldaş
açarız evrenin ‘la’ sesine penceremizi
tutunur kenara dolgun başaklar
dökülür dizeye nakış
mistik bir rüzgâr eser buralarda
sessizliğe bürünür yol ansızın
kokusundan tanınır yolcu
yel sürükler
yol sürer izimizi...
(*) Ahmet İnam
(28 Haziran 2004)
Naime ErlaçinKayıt Tarihi : 28.6.2004 12:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ahmet İnam'ın bir yazısından esinlenerek...
ölüm konuşmaktan gelmiş
ne geldiyse başına! ...
aşktan gelen başımız üstüne
harikasınız
TÜM YORUMLAR (2)