Yolcu Şiiri - Abdulkerim Çapar

Abdulkerim Çapar
13

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yolcu

Ölüme giden bir yolcuydu
Ölüme
Eceline.
Birazdan bitecekti
Bir sandalyenin devrilmesi kadar önemsiz bu hayat
İki metre ip, üç metre kefen kadar önemsiz.
Üç-dört gardiyan vardı yanında
Bir de hoca efendi.

Garip garip gülümsedi
Belki kurtulduğu için
Bu dalavereli bu düzenbaz dünyadan
Belki de kavuşacağı için sonsuzluğa, İlahi adalete
Haklıyla haksızın, günle gece gibi ayrılacağı yere.
Gidip sarılacaktı boğazlarına ağaların-beylerin bir-bir
Ve alacaktı hakkını
Söke-söke.

Ama buruktu sevinci
Hiç düşünmemişti böyle öleceğini çünkü.
Böyle pisipisine
Böyle hain bir iftirayla.
Başka türlü ölmek isterdi:
Bayrak uğruna mesela
Vatan uğruna
Allah uğruna.

Aslında hiç düşünmemişti ölümü
Toydu, delikanlıydı
Yirmiikisindeydi daha.
Hem bir torun bilem sevdirememişti
Anadolu yürekli anasına
İki can vermiş vatan için
Erkeği Çanakkale`de şehit
Orhan`ı Sakarya`da
Ama ana yüreği bu
Dayanabilir miydi bir acıya daha.?

Sonra bir damla kan gibi
Düştü aklına Nazlı`sı
Evleneceklerdi güze varmadan
Mutlu bir yuva kuracaklardı
Üç-beş dönüm tarlası vardı, sulak yerde
İki baş da hayvan
Gül gibi geçinip giderlerdi
Zaten karınları doysa yeterdi
Köy gibi yerde.

'Oyy' dedi
'Kahpe felek oyy!
Adalet mi bu?
Ana yüreği
Dayanabilir mi bir acıya daha?
Bugün geleceğini yazmıştı mektupta
Nasıl da bekliyordur şimdi (Benim Azraili beklediğim gibi)
Nazlı da evdedir mutlak
Ne yemek yaptılar ola?
Oyy kahpe felek oyy'

Ölüme gidiyordu
Ölüme
Eceline
Birazdan bitecekti
Bir sandalyenin devrilmesi kadar önemsiz bu hayat
İki metre ip, üç metre kefen kadar önemsiz.
Üç-dört gardiyan vardı yanında
Bir de hoca efendi.

Avluya çıktılar derken
Son defa baktı güneşe
Gözünün kamaştığına aldırmadan.
Dimdik duruyordu ilerde
Darağacı
Mamur, sade
Herşeyden habersiz gibi.
Yanında bir delikanlı
Onyedi-onsekizinde
Sandalyeye çivilenmiş gibiydi
Masmavi gözleri.
Birdaha baktı dikkatlice
Evet oydu;
Topal Hasan`ın oğlu Memed
Aynı köydendiler
Bu hapishanede olduğunu biliyordu
Ama karşısına böyle çıkacağını...
O da yetimdi kendi gibi
İki sene oldu-olmadı
Kör Musa vurduydu babasını
Köy meydanında.
Ondan beri kendi bakardı
Bacısıynan anasına
Bıldır Maraş`lı Ali soktuydu bu işe.

İlerlediler...
Memed tanıyamadı ilkin
(Sakalından olsa gerek)
Derken parladı gözleri / Güneş vurmuş deniz gibi
Dondu sonra şaşırdı
İki damla yaş indi çenesinden aşağı
Kızardı
Kızardı / Salçalık biber gibi.
--Selim Ağbi, sensin...
Çok olmuştu adını duymayalı
Garipsedi önce
--He ya benim, Selim Ağbin.
Uzun-uzun bakıştılar
Ağlaştılar
Neden sonra:
--Boşver be Memedim boşver
Hayat bu
Hepimizin sonu aynı
Bugün ben, yarın sen
Alınyazısı koçum, kader.
...
Bir Şehadet getirdi içinden
Doya doya;
Birkaç dua okudu arkasından
Hocayla birlikte.
'Son isteğin var mı? ' dedi
Bıyıklı cılız olanı gardiyanların
'Adalet' diyecek oldu
'Cigara' çıktı ağzından.
Tabakasını getirdiler apar-topar
Özenle sardı tütünü.
Derin bir nefes çekti sonra
Belki de kendinden uzun ömürlü cigaradan.

--Tamam, dedi, hazırım
Ellerini bağladılar.
Usulca çıktı tahta sandalyeye
Daha bir güven kazanmıştı, daha cesurdu şimdi.
Bir son değil başlangıçtı bu zaten
Doğumlar da sancılıydı ölümler kadar
Sıcak, kurak bir kayalıktan
Masmavi, engin denizlere atlar gibi.

--Ne duruyon, dedi Memede
--Geçirsene ipi.
Memed çekindi önce
Hafif bir isyan sardı gözlerini
Ama ekmek parasıydı ne de olsa
Çaresiz geçirdi başından ipini.

Fazla bekletmeden
Yiğit Anadolu çocuğu yanındakileri
Bir çırpıda devirdi sandalyeyi
O nasırlı ayaklarıyla
Bir çırpıda bitirdi herşeyi
Ve çıktı o sonsuz yolculuğa.

Ölüme giden bir yolcuydu
Ölüme
Eceline
İşte bitti
Bir sandalyenin devrilmesi kadar önemsiz bu hayat
İki metre ip üç metre kefen kadar önemsiz.
İşte bitti bu rüya

Ve insanlar sevebilselerdi şayet
O`nun celladını sevdiği kadar birbirlerini
Cennetten beter olurdu dünya!

Abdulkerim Çapar
Kayıt Tarihi : 16.4.2002 00:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Abdulkerim Çapar