Yolcu Şiiri - Yorumlar

Neşet Ertaş
134

ŞİİR


352

TAKİPÇİ

Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyayı gönül verdin mi?
Kimi büyük kimi böcek kimi kul
Merak edip hiçbirini sordun mu?

İnsan ölür ama ruhu ölmez
Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez

Tamamını Oku
  • Süleyman
    Süleyman 04.10.2024 - 20:10

    Bence bu şiir Neşet Ertaş'ın en iyi şiiri

    Cevap Yaz
  • Kazım Can
    Kazım Can 11.09.2023 - 18:54

    Bu şiiri kavramak için İslam öğretisine ve tasavvufa biraz vakıf olmak gerekir. Tasavvufi şiirler zahiri ve batini (içsel ve sembolik) anlamlar içerebilir. Aşağıda şiirden çıkarılabilecek bazı manaları dile getirmeye çalıştım.

    Bir anadan dünyaya gelen yolcu

    Her canlı bir anadan dünyaya gelir. Ve yolculuk başlar.
    Dünyaya geldiğin zamanı ve o vakit ne kadar aciz bir varlık olduğunu düşün.

    Görünce dünyayı gönül verdin mi?

    Bu dünyanın büyüsü ve süsü gözünü mü boyadı?
    Gönlünü bu dünyaya mı kaptırdın?

    Kimi büyük kimi böcek kimi kul

    Mana 1:
    Bir yanda büyük küçük hayvanlar ve doğadaki mahlukat bir yanda kullar yani insanlar. Tüm canlılar doğar ve yolculuk başlar.

    Mana 2:
    Bir yanda sözde büyük insanlar ve küçükler. Bir yanda ise Canan’a (Allah-u Tealaya ) kul olmanın bilincine erişmiş, O’nu her şeyden çok seven insanlar.
    Yani yolculuğun hikmetine erenler.

    Merak edip hiçbirini sordun mu?

    Bunca canlı, bunca can, bunca insan niye var, niye yaratılmış? Nereye bu gidiş, hiç sordun mu? Hiç düşündün mü? Bunların sahibi kim, hiç araştırdın mı?

    Amaç hakikat arayışı. Hayatın anlamını aramak. Hakikat aşkı.
    **
    Ozan cevabını verir: Ben sana biraz deyivereyim.

    İnsan ölür ama ruhu ölmez

    Bu dünya yolculuğu ölüm ile bitmez. Dünyadan sonra başka bir alem var ey yolcu.
    Öteki dünya. Ahiret. Sonsuz bir hayat..

    Bunca mahlukat var, hiçbiri gülmez

    1.Mana
    Şu dünyada ve doğada bunca yaratılmış canlı var ancak insan dışında gülen ve ağlayan var mı?

    2. Mana
    Akıllı akılsız nice canlı var bu alemde hiçbiri gülmez, gülemez sadece Canana kul olan güzel insanlar gerçekten güler. Gülecek ve sevinecek olanlar onlardır.

    Cehennem azabı zordur çekilmez

    Yolculuğun sırrına varamayan ve gönlünü dünyaya kaptıranlar için çetin bir azap var bilesin.

    Azap çeken hayvanları gördün mü?

    1.Mana
    Öte dünyada sen hiç azap çeken hayvan gördün mü? Göremezsin çünkü azabı kulluğun bilincine varmamış insanlar çeker.

    2.Mana
    Bu dünyada hayvanlara ve diğer canlılara azap eden eziyet eden zalimleri gördün mü?

    İnsandan doğanlar insan olurlar
    Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
    Hepisi de bu dünyaya gelirler

    İnsandan insan doğar, hayvandan hayvan doğar, gülden gül, çınardan çınar doğar. Hepsi bu dünyaya gelir. Hepsi bir anadan bir tohumdan bir candan çıkar. Bu dünyadan nasibini alır.

    Ana haktır sen bu sırra erdin mi?

    Ana, anne nedir sen bilir misin? Bunun sırrını ve hikmetini hiç düşündün mü?
    Ananın hakikatini iyi kavra. Ananın hakkını iyi ver. Ana yolculuğun başıdır. Yolculuğun kaynağıdır.

    Bir başlangıcın var ise bir sonunda vardır. Bu dünyayı sonsuz değil aldanma.

    Her bebek bir anadan doğar ama sonra yolunu kendi seçer.

    Yolculuklar çeşit çeşittir. Kimi dünyanın süsüne kapılır sapar gider.
    Kimi gönlünü ve ömrünü Mevlasına verir güler gider.

    Vade tekmil olup ömür dolmadan

    Ey dünya yolcusu ne yaparsan yap süren bitecek.

    Emanetçi emanetin almadan
    Ömrünün bağının gülü solmadan
    Varıp bir canana ikrar verdin mi?

    Can ve akıl emanetini veren Allah emaneti geri almadan, ömrünün güzellikleri, gücün kuvvetin ve en önemlisi zamanın bitmeden Rabbine var. O’na imanını sun, kulluğunu sun. O’nu an.

    Garip bülbül gibi feryad ederiz
    Cehalet elinde küskün kederiz

    Garip, Neşet Ertaş’ın mahlasıdır.
    Diyor ki Ozan: Ben ve benim gibi aşıklar bir bülbül gibi feryad ederiz haykırırız. Ki insanlar gerçeği görebilsin.

    Ne yazık ki cahillerin ve cehaletin karşısında kırılırız ve üzülürüz. Cahiller üzer bizi.

    Cahil kim? Cahil okumamış bilgisiz kişi mi? Hayır?
    Cahil nefsini dünyaya kaptırmış, dar kafalı, benliğine ve egosuna köle olmuş insandır.

    Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
    Dünya senin vatanın mı yurdun mu?

    Börtüsü böceği, hayvanı insanı, büyüğü küçüğü, iyisi kötüsü her canlı doğar ve ölür.
    Tüm insanlar bir yolcudur, gelir ve gider. Kimse bu diyarda kalamaz. Dolayısıyla bu dünya yurdunu kalıcı vatan gibi bellemek akıl işi değildir.

    Akıllı insan sonsuz yurdu yani ahireti gözetir, onu hedefler. Bunun yolu Canan’a yani Mevla’ya varmaktan geçer.

    Cevap Yaz
  • Ümit Özkan
    Ümit Özkan 31.05.2020 - 19:43

    Rahmetli Üniversite bitirmemişti. Cahil bir adamdı sözde. Ama insanlık aleminin ordinaryüsü olarak yaşadı ve öldü; Allah rahmet eylesin. Anlamlı bir şiir; anlayana. Anlamayana; sadece bir şiir, sıradan...

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 31.05.2020 - 18:22

    Yüreğinin içindeki muhabbetin tadı var Şairin şiirinde
    Bu insanlar , bizim insanımızın duygu sembolleri
    Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşAllah
    Taksiratımızı affetsin cümlemizin

    Cevap Yaz
  • Derviş Akçay
    Derviş Akçay 31.05.2020 - 15:31

    Neşet Ertaş, rahmetli bir hak ozanı ve bir abdal hassasiyetiyle verdiği eserlerde kainatı ve dünyayı bir bütün olarak ele almıştır. yaratılan bütün canlılar, onun gözünde mükerremdir.
    Varlığın kaynağının Hak olduğunu sık sık vurgulayan ozan birinci dörtlükte;

    Bütün canlıların bir anadan ( kökten) geldiğini(topraktan yaratıldığını), dolayısıyla bütün varlığın kardeş olduğunu ve ister bitki ister hayvan ister insan olsun ( burada kul tabiri insan için kullanılmıştır. Çünkü kulluk iradidir) hepsinin yaratılışta aynı kanunlara tabi olduğunu belirtmiştir.

    İkinci dörtlükte;

    İnsanın bedenden ve ruhtan müteşekkil olduğunu, gülmenin insanları diğer canlılardan ayıran vasıf olduğunu vurguladıktan sonra azap çekecek olanların hayvanlar değil insanlar olacağını vurgulamıştır.

    Üçüncü dörtlükte;

    Genellemeden insan özeline geçmiştir. Ana'nın önemine vurgu yaparak, ananın kıymetini bilmeyen insanların hayvandan daha aşağı düşeceğini ve yukarıdaki dörtlükte azap çeken hayvanların bunlar olduğunu gözler önüne sermiştir.

    Dördüncü dörtlükte;
    Kısaca, ölüm gelip ensene çökmeden canana, sevgiliye( Allah'a) kulluğu kabul edip boyun eğdiğini itiraf etki hayvanlık mertebesinden insanlık mertebesine çıkabilesin.

    Beşinci dörtlükte;

    Dünyanın geçici olduğunun, insanın buradan bir yolcu gibi geçip gittiğinin bilinmemesini cehalette arıyor. Asıl vatanın ahiret yurdu olduğunu söyleyerek bitiriyor.



    Cevap Yaz
  • Hülya Gülmüş
    Hülya Gülmüş 31.05.2020 - 14:40

    />
    Gönül insanı Neşet Ertaş' ı rahmet ve saygıyla anıyorum.

    "Dünya senin vatanın mı yurdun mu?" dizeleriyle sonlanan bu güzel YOLCU şiirine ses olan halk ozanımızın hayatı:
    (Evrensel.net haber sitesinden alıntılanmıştır.)

    Abdallık kültürünün en önemli temsilcilerinden Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesi, Abdallar (Kırtıllar) köyünde dünyaya geldi.

    Müzik hayatına kendisi gibi saz üstadı babası Muharrem Ertaş sayesinde başlayan sanatçının ilk çalgısı ise annesi Döne Hanım'ın çamaşır tokacına tel takmak suretiyle yaptığı oyuncak bağlama oldu.

    Ertaş, müzisyen bir babanın oğlu olması sebebiyle çok küçük yaşta bağlama ve keman çalmayı öğrendi.

    Çocuk yaşlarında babasıyla yörenin eğlencelerinde saz çalıp türküler söylemeye başlayan 'saz üstadı', 8 yıl boyunca Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Keskin, Yerköy, Kayseri, Yozgat gibi birçok yeri gezerek babası ile geçimlerini sağlamaya çalıştı. Bu yüzden okula gidemeyen Neşet Ertaş'a, okumayı ağabeyi Necati Ertaş öğretti.

    İLK PLAĞI, 'NEDEN GARİP GARİP ÖTERSİN BÜLBÜL'

    Babasıyla aynı ruhun insanı olduğunu belirten Ertaş, 1950'li yılların başında 14 yaşındayken İstanbul'a geldi ve babasının yazdığı 'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı türküyle ilk plağını müzikseverlerle buluşturdu.

    İstanbul Şen Çalar Plak'tan 1957'de çıkan bu çalışmasıyla halk tarafından çok beğenilen Ertaş, geniş kitlelere ulaşmayı başararak tüm Anadolu'da dinlenilen bir halk ozanı haline geldi.

    Geniş halk kesimlerinin yanı sıra musiki çevrelerinde de hayranlıkla dinlenilen usta müzisyen 'Garip' mahlasıyla yazdığı şiirlerinde kendi hayatını anlattı.

    'Türkülerin Babası', 'Anadolu Efsanesi' ve 'Abdal Müzisyen' gibi lakaplarıyla da bilinen sanatçı, İstanbul'da kaldığı iki yıl boyunca yaptığı plak, kaset ve konser çalışmalarının ardından Ankara'ya yerleşti ve sanat hayatına burada devam etti.

    Ankara Radyosu'nda 'mahalli sanatçı' unvanıyla programlar yapan Ertaş, Ankara'da çalıştığı bir gazinoda Leyla Hanım'la tanışıp evlendi ve 3 çocuk sahibi oldu.

    7 yıl sonra 1970'de eşinden ayrılan Ertaş, yaşadığı sağlık sorunları sebebiyle enstrüman çalamaz hale geldi ve kardeşinin daveti üzerine tedavisi için Almanya'ya yerleşti. Ertaş, çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun süre Almanya'da ikamet etti.

    Türkiye'de çıkardığı plaklar, yaptığı radyo programları, konserler ve düğün performansları sayesinde büyük bir üne sahip olan Neşet Ertaş, Almanya'daki birinci kuşak Türkiyeli göçmenlerin de gönlünü kazandı.

    Gelenekten gelen türküleri kendine has üslubuyla icra eden Ertaş, 2000'de İstanbul'da verdiği konserle sevenlerinin karşısına yıllar sonra yeniden çıktı.

    'YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ' İLAN EDİLDİ

    Ertaş, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine teklif edilen 'Devlet Sanatçısı' unvanını, 'Herkes bu devletin sanatçısı' diyerek kabul etmedi. Abdallık kültürünün son efsanesi olarak bilinen Ertaş, hayatta olduğu dönemde 'UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi' kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığınca 'Yaşayan İnsan Hazinesi' ilan edildi.

    Eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini dile getirdiğini ifade eden Ertaş'a, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından 2011'de fahri doktora unvanı verildi. Aynı zamanda sanatçının bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutuldu.

    Hayatı ve eserleri Prof. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlanan Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de prostat kanserine yenik düşerek 74 yaşında vefat etti.

    Babası Muharrem Ertaş'la birlikte Kırşehir'de bir de anıtı bulunan Ertaş, dünyada robot heykeli yapılmış ilk saz sanatçısı oldu. Sanatçı Adil Çelik'in tasarladığı 'android' heykel, Kırşehir Neşet Ertaş Gönül Sultanları Kültür Evi'nde bağışlandı. (AA)

    />
    Saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 31.05.2020 - 14:10

    Ayrıca bay şiir sever(!) Sen başkalarının yorumlarına gayr-i ilmi ve gayr-i edebi reddiyeler düzmeye başlamadan önce biraz edebiyat sonra da edep ve haya dersi alsan daha sonra da sahte isimlerle siteye girmenin çok ayıp ve gayr-i ahlaki olduğunu öğrensen iyi olur! Sen madem bu kadar ödlek ve cahil bir adamsın ne işin var böyle sitelerde? İlla da mikropluk yapacaksan İnternet'te sana uygun bir çok site vardır git herzelerini ve zırvalarını oralarda sergile. Eğer niyetin edebi eserlerden ve şiirlerden hissedar olmaksa o zaman edebinle ve sessizce edepli edebiyatçıların ve şuurlu şairlerin eserlerinden azami derecede istifadeye çalış vesselam!

    Cevap Yaz
  • Osman Akçay
    Osman Akçay 31.05.2020 - 12:47

    Neşet Ertaş Ustanın eserini bizzat sesinden dinleyerek şiirini birebir aşağıdaki şekilde çözümledim.

    Usta bazı sözcükleri mahalli ağızla ‘böyük, marak, heçbirini, uruhu, heçbiri, ınsandan, hepisi, ömrüyün, gimi’ şeklinde kullanmış. Şiirin orijinali aşağıdaki gibi yazılmalı.

    Biz de Ustamız gibi konuşarak uruhu şad olsun diyorum.

    Yolcu


    Bir anadan dünyaya gelen yolcu (2)
    Görünce dünyaya gönül verdin mi (2)
    Kimi böyük kim böcek kimi kul (2)
    Marak edip heçbirini sordun mu (1)
    Bunlar neden nedenini sordun mu (1)

    İnsan ölür amma uruhu ölmez (2)
    Bunca mahlukat var heçbiri gülmez (2)
    Cehennem azabı zordur çekilmez (2)
    Azap çeken hayvanları gördün mü (2)

    Insandan doğanlar insan olurlar (2)
    Hayvandan doğanlar hayvan olurlar (2)
    Hepisi de bu dünyaya gelirler (2)
    Ana haktır sen bu sırra erdin mi (2)

    Vade tekmil olup ömrün dolmadan (2)
    Emanetçi emanetin almadan (2)
    Ömrüyün bağının gülü solmadan (2)
    Varıp bir canana ikrar verdin mi (1)
    Varıp bir cananın kulu oldun mu (1)

    Garip bülbül gimi feryat ederiz (2)
    Cehalet elinde küskün kederiz (1)
    Cahiller elinde küskün kederiz (1)
    Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz (1)
    Dünya senin vatanın mı yurdun mu (1)

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 31.05.2020 - 10:02

    Arkadaşlar şiirde yazılım hataları olduğunu dile getirmişler de manalardaki tuhaflıkları nazara vermeyi unutmuşlar. Şiir mana ve yazılım olarak hatalarla dolu bir şiir.

    Daha manalı ve okunası şiirlerde buluşmak temennisiyle Herkese hayırlı çalışmalar..

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi 31.05.2020 - 06:22

    sazıyla dile getirdiğinde dana değerli oluyordu.YAZARA RAHMET DİLERİM.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta