Yola salkım saçak bir balkon
Hanımeli uzanmış balkona
Balkon sanki hanım elinden daha hanım
Oturur mağrur sokak ortasında
Çocuklar uzanır dallarına
Evin kadını çığlık atar serazat
Saçları uçuşurken rüzgârda
Çukurda sendeler ve kaybolur
Panjurlar gıcırtılı bir sesle
Zamanı öğütür yalınkat hakikatte
Sesler içimize bakan bir tecessüs
Hüzünlerimiz ise asma katlarda mahzur
Eski ahşap dolap tek ayak
Sanki falaka cezası geri gelmiş
Sehpayı çekersen dolapla yan yana
Vesikalık fotoğraf albümlerde hatıra
Bahçe yolu komşudan ödünç alınmış
Kaç ayak izi alnında yorgunluk
Elinden tutan olmazsa düşecek
Arka bahçenin sırtındaki dut ağacına
Mutfak kokuturken ucube hayalleri
Akşam dönüşü yorgunluk kahvesi kekre ve bulanık
Siz Eritre’ de eritirken hercai dostluklarını
Bir çocuk sokakta çember çevirir
Rüyalarının paslı pencerelerine
Ajanslar, taşların zafer taklarını sunarken
Zulmün perdesi çekilir alacakaranlığa
Sapanlar, korkunun üstüne bir umut demler
Çığlıklar ise sofada bir irade heykeli yontar apansız
Evin büyük oğlu arka odada sessiz
İçli bir türkü yakar çoğu zaman
Karşı mor sümbüllü dağlara
Dağlar ise telli duvaklı gelin olmuş
Hazana dönmüş bağrı yanık sevdalara
05.06.2006
(Saat:19.01)
Ramazan YILDIZ/Darende
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta