Yol2 Şiiri - Yorumlar

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

_ Hangisi daha iyi orijinli, daha iyi hangisiyle inşa yeniden edebilirsin Kasım’ı? November (1) Rain’le mi, Amy Lee’nin(2) October’ıyla mı yoksa, ya da belki Blue October’in(3) şu ‘Hate Me’sidir, ‘Nefret et benden’idir, kim bilir? Sırf bir ‘Ekim’ ise alacağın tavır, samimisindir sanırım, koca bir çerçevede. Kasım yağmurundaysa, koskocaman bir tavır var gibi, çiviyi çiviyle sökmek misali. ‘Mavi Ekim’se, o ‘sırf Ekim’ hali vardı ya onun; ondan sanki az daha güçlüdür, olaya şeklen bir renk getirmiştir ve o da ama saftır, arıdır. Öyleyse, tüm bunlar aldatıcı mıdır?
_ Kendini cephelere atan filozof Aus. Wittgenstein’i anlıyorum, cephede, cephede en ön bir yere! ! Ama sorguluyorum da! Hangi şampuanı kullanmış yıkanırken, ki en ön cepheye bile 1 senede razı edebildiğinde yetkilileri, de yetmemiş orası bile: Neden öncülerin de önlerine atılırsın. Bunca mı nefret kendinden ettin, durduramadığın için gidişatları onca ceset ve kan görme arzusu… Sanırım bunu sen istememiştin: soru işareti bile koymadım…
_ Gülümseyerek yalan söyleyen ve somurtmayarak yalan söyleyen insanlar tanıdım, ki somurtmayan-
lardı yüzünden tek bir nur tanesi bile düşürmeyen –fer, ne arasın? ! ! ! - ve gülümseyenlerdi, hep unut-
maya nazır, unutmaya hazır; bunla da kalmaz, hep de düşündüğünü yapan unutan –bir teki hariç, gerçekten tanıdığım biri. Üst bir gökyüzü altınca bir en yüksek dağda ölümcül bir ovada izledim onları ki burası da ufuksuz –nasıl olur? ? ! Yukarıda büyük bir plazma döndükçe, o karanlık gökyüzü; onlar huzursuzlanır: kah bu gülümseyenler, kah da somurtmayan tepkisizler. Sonuca çıkışta, hepsi de aynı. Alttaki ufuksuz-karanlık ovada oynaşıyordum, koşuşup dururken bir kendi güneşimin altında; yüzünde fer ışıtan bir örümcek gördüm –kafası yerine bacaklar asılı olan ve ayakları yerinde de kafalarıyla yerde sürünmeye çalışan hayaletler taşıyordu onu eller üstünde. İnce bacakları vardı onun, narin ve ama alımlı; belli, bir tarantuladan çok daha gün görmüş. Ah bir ağlamayı deneyebilseler, hiç değilse deneseler! Ne çıkardı… Belki o zaman bu taşıdıkları örümcek gülümsemesinin gerçek ve gönülden aslında olduğunu, kanıksayabilir; kafalarıyla yürüyen tepkisiz bacak yoksunlarını yalanlayarak, çamur ata ata o hayaletlere! ! Sonra hepsi bir ses duymuşçasına durdu, ve ellerindeki dişi yere düştü. Kardinal giysili bir Papa, ki görüntüsü yaklaştıkça oldukça netleşti. 1000 yıldır güç adına esir eden ve öldüren ruhbanların başı ve emir vericisiydi, ki haşa ya Tanrı ya da peygamber sanardı kendini, o yakama ilişti bir rozet. Elimin tersiyle ittim bu ruhbanı yere Ve yere düşen örümceği aldım. İleride, ona aşık olacaktım. Dedim ki ona: “Ben hayalet değilim ve asla seni ellerimden düşürmeyeceğim.”:Sevindi buna. Benim kadar sevindi mi? :Risk o kadar çok diğer şeylere alırım ki, ona dair ettiğim böyle, buna, bu lafa asla almam. Değindi ki: “Ben tarantula bacakları istiyorum.”..Güçlü olup düşmemek için.” Ben de nakil yaptım böylece ona, yamalar ekledim isteği üzerine –hoş, istediği her şeyi yaparım ya. Ve küfürler ede ede yokoldu aniden yukarıdan inen ve o an kaybolan bir başka görüntü. Bu görüntü, Kafdağı dedikleri olmalıydı, gülümseyerek uzaklaşan. Anlam veremedim. Ama yerdeki eş ikizi, o hala yanı başımda! Sanırım, gülüşünün anlamı –(ş) imdi`ce bir tünaydın- bu eş ikizinde saklı olmalı; üstelik, biz’e daha yakın olan kısmi. Baktım sonra sevimsiz hayalet görüntüleri yokoldu ama o uçsuz bucaksız karanlık ova, o hala var, Erycle`angeth’te*- bu geniş ama yampiri dağ zirvesinde. Ve kararsız Vorsux,* döndükçe dönüyo hala yukarıda (ama tek yaşama geldiğim, doğduğum nokta da burası, ki asla da istemezdim bu yüzden bir başkasını) …
_ Gri soytarı’nın çivi sökenleri ve uysallığı Mavi Ekim’in; tamamen sadeleştiriyor birbirini. Kötülerin çoğalır gözükürken sayısı, aslında bu sadece bir görüntü aldatmacası- bilen bilir, gelip geçici. Çünkü iyilerin enerjsi büyüdükçe büyüyor ve hep de böyle olacak. Fakat ahh, gene de bir curcuna kalıyor geriye. 10 Kasım’da bir 18 Kasım yoksa hiç bir 1Nisan 23 olabilir miydi! ! ! ...
_ Boşver, sen danset Scissor Sisters; (4) öyle ki, tek, boşvermen bu gibi bir şey hep olsun. Bilirsin, ‘Death of Sister George’daki(5) Susannah Yorke aslında masumdur ve unutmayalım ki George onun için ne kadar da az uğraşmıştı. Yanı sıra, Susannah’da arzularına ve gösterişe yenilendi –o da pek uğraşmayandı.

Tamamını Oku
  • Akın Akça
    Akın Akça 10.10.2006 - 02:47

    gözlemleyince sıkı gözlemlemek gerek yani.
    pardon yazı bozuk çıkmış

    Cevap Yaz
  • Akın Akça
    Akın Akça 10.10.2006 - 02:46

    izlediklerimi ya da gördüklerimi v.s. her şey sonuçta bir açıdan insanı etkiliyor.. Ve aklımda kalanlardan daha çok bu kelime zenginliği görünen. Bazen de çeşitli araştırmayı severim ordan burdan ya da kitaplardan v.s. Yalnızca, Gözlemleyince sıkıca gerek dünyayı

    Cevap Yaz
  • Emrah Çetinkaya
    Emrah Çetinkaya 08.10.2006 - 06:23

    Gri soytarı’nın çivi sökenleri ve uysallığı Mavi Ekim’in; tamamen sadeleştiriyor birbirini. Kötülerin çoğalır gözükürken sayısı, aslında bu sadece bir görüntü aldatmacası- bilen bilir, gelip geçici. Çünkü iyilerin enerjsi büyüdükçe büyüyor ve hep de böyle olacak. Fakat ahh, gene de bir curcuna kalıyor geriye. 10 Kasım’da bir 18 Kasım yoksa hiç bir 1Nisan 23 olabilir miydi! ! ! ...
    _ Boşver, sen danset Scissor Sisters; (4) öyle ki, tek, boşvermen bu gibi bir şey hep olsun. Bilirsin, ‘Death of Sister George’daki(5) Susannah Yorke aslında masumdur ve unutmayalım ki George onun için ne kadar da az uğraşmıştı. Yanı sıra, Susannah’da arzularına ve gösterişe yenilendi –o da pek uğraşmayandı.


    bu yazı gerçekten fazlasıyla bilgi birikimi isteyen bir yazı şaştım kaldım desem yeridir...kıskanılacak derecede kelime zenginliği var...tebrikler değerli büyüğüm...

    Cevap Yaz
  • Akın Akça
    Akın Akça 04.10.2006 - 15:16

    ramazanımız kutlu olsun bu arada:) bir ramazan kutlaması

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta