Yola çıksam tefekküre;
bir türkü yaksam şu heybetli dağlara
Dağlar bana ses verir mi?
Yol üstünde bir çeşme görsem, hasbıhal etsem çeşmeyle,
Gördüğünü anlat derim, sonra kana kana su içerim...
Bir tas suyundan ver desem; çeşme bana su verir mi?
Belki de sesi soluğu kesilmiş, kurumuştur çeşmenin suyu...
Bir ormanın tenhalığında girsem kuytu yerlere; ürkek bir geyik görsem,
Desem maralın nerede? acep dile gelir mi ceylan.
Çıksam uzaklara gitsem, kıta kıta dolaşsam, elimde yoksa azık,
Ne vermeli bu insanlara; başlar kabak, yalın ayak bir deri ile bir kemik...Yazık çocuklara yazık; rahat vermez sinekler. Sorsam sineğe söyleyecek sözü var mı? dünya büyük diyenler, haram zıkkım yiyenler,
Hepsi hepsi bu kadar mı dünyanın? Dünya küçük yürek küçük hayat insan sırtında bir yük...
Yeniden düşsem yola varsam okyanuslara; göğe baksam gök mavi, yere baksam deniz mavi...Kocaman kocaman gemiler, gemiler, gezip dolaşıp gelirler demir atıp limanlara. Filikalar mavnalar, insanlar insanlar, gelenler gidenler, kaynaşırlar karıncalar gibi...
Sorsam karıncalara yolun neresindesiniz diye; vardılar mı hüdaya,
ha bire azık taşırsınız yuvaya...Bir köpek yavrusu görsem bunalmış sıcaklardan, mataramdan su versem; desem ki annen nerde?
Dili yok ki garibin söylesin yoksa dile gelir mi? Bir yolcuya rastlasam; iki eli, iki ayağı gözü kulağı olan, basbayağı bir insan; selam versem dönüp te selamımı alır mı? ıssız bir yolda olsak, tüylerimiz diken diken olur da ürperir mi yüreğimiz?
Mayıs/2009
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 8.6.2009 16:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)