Kozasını yırtan ipekböceğiydin
Görücüye çıkarken
Göz kırpıyordu parmakların yüreğime
.
Başucumda süzülen endamından
Karıncalandı tenim
Bilmem farkında mıydın
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Şiirin adı oldukça ilginç; Yol, iz, boşluk...Düşündürüyor okuru; neden boşluk?...
Ve aşkın tek tümceyle tanımı:
Sobelenmek değil miydi
Adına aşk dediğimiz bu şey...
Kim bilir?. Öyledir belki...
Zamansızlıktık
Boy verdiğimiz her suda
Birazcık masum birazcık deli dolu
Yine düşündüm: Oyunu bizim kuralımızla oynar mı hayat? Veya saat dilimimiz aynı mıdır onunla?... Biz ne kadar sıraya koysak, planlasak da eylemlerimizi yaşam güler bıyık altından bize. Sonra adımız zamansızlığa çıkar işte, aynı şiirdeki gibi...
Son değinmek istediğim ise şiirin giriş bölümü:
İpekböceği...
Sabırla koca bir yıl doğumu bekleyen yumurta, narin bir tırtıl ve o zarif görünüşüne rağmen kendini kendi ördüğü kozasına hapsedip sonra da azimle o kozayı delerek kısa bir ömür de olsa özgürlüğüne kavuşan kelebek. Üstelik inanılmaz güçlü iplik ve eşsiz zarafette kumaşların imalatçısı...
Sevileni böylesine bir güzellikle özdeşleştirmenin önünde sadece şapka çıkarabilirim.İnce bir zekanın sanatla bileşimini gördüm şiirde. Muhteşemdi... Okumak tan büyük keyif aldım. Kutluyorum içtenlikle öğretmenim. Nicelerine....
Ne çok üzülürüm şu ipek böceklerine. Doğumdan ölüme yaşadıkları ne acı...
Hep insan hayatıyla benzeştirilir nedense...Çok güzeldi şiir Necdet Hocam....
Çok severek okudum. Yüreğinize sağlık...Saygılar...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta