Sabahın en zor saati
En zor sabahı saatin
İyimser olmam için yüzün var
ve gamzeleri ay saçan gülüşün
Sonra ellerin. göğün suyunu toplayan
damla damla soğuk geceye
İşte uyuşuk kedi geriniyor rahat aynı sandalyede
Arılar çiçeklerinden emin, cırcır böceği
ağustosluk ömründen
Her şey olurunda
Bir yaşam kımıldıyor ki kuytumda! ..
Peki, o uzaklarda kan tüten Deniz kim?
Ya o yola düşen kanamalı kalabalık!
Kıyıcıların kımıltısı mı bu göğü saran kıyamet karartı!
Ölüm mü bu ölüm mü bu örtündüğümüz sinsi gölge!
Kol geziyor kol geziyor üç bildik çakal
bir kapıdan diğerine
Korkuyorum artık yosun kokmayan parmaklarımdan
Bir toprak ufalıyorsun avuçlarıma
Başaklar eğene kadar saplarını, bekle diyorsun
Serçeler apar topar uçtular beklemediler!
Bildik bir gökyüzünün bildik rüzgârına kapıldı her şey
Başakları büyütmeyi sana bıraktım.
Ya avuçlarım!
Kartallar gagalıyor
Yeni bir ufka sürüklüyorlar beni
Bil(en) erek gidilmeliymiş bildik yol
Doğuya uçmalı dedim sonra, hep doğuya
Kimin mevsimini baltalamışlar ki orada!
Kimin nehirlerini kurutmuşlar!
Çarmıhlar insan iskeletleri
Yollar kuş cesetleri
Ya ölü ozanlar!
Tanıdık hepsini!
Tanıdık hepsini...
Uyandım en zor saatlere
Ellerin hasat kokusu
Ellerim kanamalı
ve kentin orta yeri apaydınlık bir çınar altı.
Öper öpmez
Buğday ufalıyorsun avuçlarıma
Kartallar gelir konar kanatır ve uçarlar yeni bir ufka
Kayıt Tarihi : 9.5.2016 14:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!