içime sordum
seni söyledi
dedim usulden midir
dedi
gönülden
sulara sordum fecrinden düşen
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Şiirde tasavvufun ,İnisiyasyon anadoludaki tabiriyle pir'den ustadan el alma dediğimiz ritüele telmih var. Mürşidi kamil'in dervişe anlamın anlamı yolculuğundaki özel aktarımları anıştıran ikinci bölüm var..Üçüncü bölüm esrarın ayan beyan oluşuna dair doruk anı resmederken, melami tarikatının bir nevi milli marşı haline gelen kul nesiminin
Kah Çıkarım Gökyüzüne
Seyrederim Alemi
Kah İnerim Yeryüzüne
Seyreder Alem Beni
Sözlerine de gönderme yapılmakta.
Yol bu defa,bu şiirde,içsel , batıni,içrek,mistik,kozmik v.b nitelemelerle karşılık bulan yönüyle ele alınmış yol şairi diyebileceğimiz şairimiz tarafından.Gelenekselin rüzgarını arkasına almış bir aranjman olduğunu da söyleyebiliriz şiir hakkında
19. Yüzyıl sonlarında realist ,sınıfçı, denenebilir ve gözlemlenebilir sosyolojik şiir ve sanat akımının yerini 20. Yüzyılın sonunda bireyin ruhuna dönük ezoterik,mitolojik veya postmodern akımlara evrilişi içinde de değerlendirilebilir şiir.
Folklör şiire düşman...Demişti belki yarım asır önce Turgut Uyar..Bulvara alışmak isterken ,kafasından köyün çoban çeşmesini,meydanını,yaylasını unutamayan bir kuşağın içten, içeriden eleştirisini yapmak isterken..
Modernizm,Sosyal akışın farklılaşması yönünden bakıldığında bilinen tarihin hiç bir dönemine kıyaslanamayacak bir kırılma , bir fay hattı oluşturdu.
Oturduğu yer ahır sekisi,çığırdığı istanbul türküsü diyen insanların bir anda çalıştığı yer cibali tütün fabrikası çağırdığı yayla türküsü çelişkisine dönüşmüştü..Bu bakımdan kentli yaşam formuna alışamayan ve yeni gerçekliğin dilini oluşturamayan insanımızın yeni gerçekliği görüp bu yeni gerçekliğin estetiğini üretmesi gerektiği yönünde bir sarsma girişimi idi Turgut Uyar ın bu döviz misali çerçeve sloganı.
Yol dili başlığı aslında ve en çok bu yolun yani bin asırlar süren kadim bir yapıdan,hayalleri zorlayan yeni bir yaşam biçimine,formuna evrilen hatta ışınlanan 20. Yüzyıl insanının bilinçaltı yolculuğunun dili yönünden irdelenmesi gerekir diye düşündüğüm için konuya sosyolojik mütekabiliyet açısından yaklaşmaya çalıştım. Çalışıyorum hatta şu anda.
Toplum, yaylarını,çeşmelerini,gübre kokularını bırakabilse de kırsalda ,kadim dönemden gelen daha derin bir formu terkedemedi modern geçişte..O'nun evrenle varoluş şuuru arasına bağ teşkil eden tasavvuf duygularını taşıdı bu yeni döneme..Tasavvuf,dini hükümlerin hissetme ve yaşanabilme domenine aktarılmış estetik biçimini oluşturuyordu çünkü.
Bilindiği üzere tasavvufun tasnifli biçimleri olan tarikat bu şiire başlık olan ' yol veya yolun dili' anlamına da gelmekte.
Dedim sırma nedir dedi telimdir
Dedim İnce nedir dedi belimdir
Dedim Emrah nedir dedi kulumdur
Dedim satar mısan söyledi yoh yoh
Dedim-dedi formundaki halk şiiri örneklerinin en meşhuru malum ercişli emrah'ınkidir.
Okuduğumuz şiirin arkafonunda eprimiş şekilde bu biçemden faydalanılmış..
Devam edebilir...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta