YOL
Upuzun yada kısacık bir yol var önümde!
Hayatın acımasızlığında ölümsüzleşen,
yaralarımın gölgesindeyim.
Ellerimin nasırları,
yüreğimin nasırlarından daha ince!
Titrek parmaklarımın arasına iz yapmış sigaranın zifiri.
Yorgunum vede çok genç…
Ayazına acılar ekilen dağların,
toprağa düşen gencecik bedenlerin çığlıkları dolmuş dûşlerime…
Fırat nehrinin coşkusunda saklayın beni.
Ölüme selam olsun…
Ama ölmek istemiyorum bu gece! …
Benim de dünde saklı kalmış çocukluğum var.
Annemin bana anlattığı Kürtçe çîroklarım gibi.
Dicle nehri gibiyim çoğu zaman suskun ve çaresiz.
Ay doğuyor, gece ilerliyor, ve zaman hep karanlık! …
Bu yol nereye gider demiyeceğim,
çünkü yolun nereye gideceğini çok iyi biliyorum!
Bu yol ölümsüzlerin isminin yazıldığı yol…
Bu yol şair’lerin mısralarına gözyaşlarının döküldüğü yol.
Bu yol zamansız toprağa düşen güllerin yolu….
Bu yol bir başkaldırı yoludur.
Bu yol mazlum kürt halkının çocuklarının yoludur.
Bu yolun her patikası insanlığa çıkar.
Bu yolun haritası sevgiyle örülüdür, sınırları yoktur.
Bu yol Gerîlla yoludur…….
Bazen kendi kendime güldüğüm oluyor gören deli sanıyor
O anlarımda aslında çocukluğumun güzel anlarını hatırlıyorum belleğimde.
Ara sıra böyle güldüğüm anlar olsada, çabuk dönüyorum hüzünlü halime.
Elimdeki bu soğuk kalaşnikofa sarılıp uyuduğum bu kuytu dağlarda,
Annemin sıcak kokusunu arar olurum bu yalçın kayalıklarda.
Şiir: Mehmet RaşitER
Dîroka nivîsé: 15.Gûlan.2012
Kayıt Tarihi : 21.5.2012 16:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!