YOKSULLUK konulu şiir yarışması Hece Şii ...

Esma Özan
8

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

YOKSULLUK konulu şiir yarışması Hece Şiirleri Jüri Değerlendirmeleri

Hece sonuçları..

1 NUMARALI ŞİİR

RIZIK

Felek beni karşısında çürüttü
Surat astı yaşattırdı hazanı
Sulamadı umudumu kuruttu
Anlaşıpda kuramadık düzeni

Ben koştukca kendi kaçtı öteye
Sığındı zenginde ambar siteye
Bir türlü yaklaşmaz benim kıtaya
Bilemedim aramızı bozanı

Hep uğraştım anlamadım dilinden
Doya doya içemedim gölünden
Bir nebzecik tadamadım balından
Yalamadım kovanından sızanı

Ömür boyu koştum onun peşinde
Emek verdim hem yazında kışında
Ne hikmet var anlamadım işinde
Tüm kazancım doldurmadı kazanı

Işıkoğlum der ki kime küseyim
Gücüm yok ki daha hızlı eseyim
Payım bu kadarmış kime ne deyim
Şükürle yücelttim rızık yazanı

Mehmet Işıkoğlu/Almanya

Şakir ALİMOĞLU: 55
Osman ÖCAL: 50
Hasan KOCABAŞ: 62
Deniz ŞAHİNOĞLU: 80

TOPLAM: 247

2 NUMARALI ŞİİR

FAKİRİN HÂLİ

Eşi dostu çıkagelmiş evine
Ekmeği yok, katığı yok fakirin.
Yama vurmuş eski yama üstüne
Gömleği yok, atleti yok fakirin.

El işinde köle gibi çalıştı
O erirken zengin daha gelişti
Soğuk evde yaşamaya alıştı
Odunu yok, kömürü yok fakirin.

Sanki suçlu her kesimde yerilir
Gözü dolar sinirleri gerilir
Akşam olur hasırlara sarılır
Döşeği yok, yorganı yok fakirin.

Alacaklı kapısına dizildi
Görür görmez rengi soldu, büzüldü
Tâ derinden bir of çekti üzüldü!
Cüzdanı yok, parası yok fakirin.

Öz anası gözyaşını silmiyor
Çok dert çekmiş bu nedenle gülmüyor
Hasta olmuş tabip nedir bilmiyor
İlacı yok, şifâsı yok fakirin.

Seçim gelir vurur ya da vurulur
El kazanır o beyhûde yorulur
O’nun hâli “rey”i için sorulur
Oy’u vardır, kendi yoktur fakirin…
Kendi vardır, kendi yoktur fakirin! ! !

Hanifi KARA
Alemdarlı

ALİMOĞLU: 80
Osman ÖCAL: 80
Hasan KOCABAŞ: 62
Deniz ŞAHİNOĞLU: 40

TOPLAM: 270

3 NUMARALI ŞİİR
'ONBEŞÇE –1*

Yollar..Upuzun yollar,üstünde izler!
Adımlar sıra sıra öper toprağı...
Önce düzgün bir zemin sonra patika
Hep ümitle aşılır,çok çetin gedik
Birkaç tepecik amma; aratmaz dağı
Bir iki değil; her gün,doksan dakika
Palto,parke yoksa da var kara lastik
Sen ülküsün! Peşinde taze filizler! ..

Xxxxxxxxxx***********xxxxxxxxx

Minicik yoksul köylüm artık yol açık
İnşallah tükenmez lambanın gazı
Unutma! Hayat yolu,yokuş ve iniş
Gönüllerin ümidi haydi yola çık!
Mutlu sonla birlikte karşıla yazı
Sıcak-soğuk,kar-çamur! Okumak zor iş
Uyuşur eller-ayaklar,titreşir dizler...

Xxxxxxxxx*********xxxxxxxx

*ONBEŞÇE –2*

Dayan Osman’ım dayan! İyi piş ve ezil
Her şeye göğüs gerip, oku-yaz sabret
Ancak böyle mümkün...Zoru başarmak
Dünya gizli bir saray, anahtar tahsil
Alış,çalış ve kazan! Emek ibadet...
Gözden uzak olan,gönülden ırak;
Uçsuz yollar ve izler,ne sırlar gizler!
Yokuşlar inişleri,gün günü izler...

Xxxxxxxxx*********xxxxxxxx

Korkma! Bıkma! Üzülme...Gülümse çocuk
Sana şarkı besteler; dereler,kuşlar
Kim bilir sana söyler sırrını güneş?
Çiçekler senin için açar tomurcuk!
Tenhada sever seni sımsıcak bahar;
Seni öylece sevdim,ey küçük kardeş!
Kaç yüreği sızlatır? Çaresiz gizler.

DEĞERLENDİRME DIŞI BIRAKILDI

4 NUMARALI ŞİİR
Fakirlik.

Fakirlik baba mirasım, söyle seni ne yapayım,
Kolun bacağın kırayım, dağlar ardına atayım.
Acar yiğidi göçüren, taze yüreği çürüten,
Yetmiş bohçaya sarayım, ateşe atıp yakayım.

Kapının önüne koyup, vursam tekmeyi atılmaz,
Çeksem yularından tutup, varsam pazara satılmaz.
Hayatımı zindan eden, evimden uzak olası,
Kış ayazında sarılıp, alsam koynuma yatılmaz.

Babam gideli yıl oldu, çöreklendin ocağıma,
Gül benzim sararıp soldu, takat gitmez bacağıma.
Püsküllü belamısın be, çık git gayrı hayatımdan,
Yedi yıllıkk süren doldu, sığmaz oldun kucağıma.

Özlü'dür söyler sözünü, fakirim düz yolda şaşar,
Cin,peri görsün yüzünü, fakirlik dağları aşar.
Yalan dünyanın tadına bakmak yazılı degilse,
Toprak doyurur gözünü, yalandan bir insan yaşar.

İshak Özlü
ALİMOĞLU: 75
Osman ÖCAL: 80
Hasan KOCABAŞ:60
Deniz ŞAHİNOĞLU: 90

TOPLAM: 300

5 NUMARALI ŞİİR

Hani Nerde Yaradan?

Evin barkın bir de varsa araban,
Yeter sanır insanoğlu sıradan,
Kız beğendin hem de çayda çıradan,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Evvel alfa, sonra kalfa, öğrendin? ..
Muhtaç sorsa para sana, iğrendin…
Varsa yoksa egon için davrandın,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Para-pula geldi miydi duraman,
İşten güçten, eşi dostu araman,
Borç istese babaannen veremen,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Görüyom da hayli zengin olmuşsun? ...
Kalça basen yağlı her yer, dolmuşsun,
Fakir-fukarayı da sen yolmuşsun,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Ali Şahin

ALİMOĞLU: 45
Osman ÖCAL: 50
Hasan KOCABAŞ: 14
Deniz SAHİNOĞLU: 40

TOPLAM: 149

6 NUMARALI ŞİİR

YOKSUL KİM?

Para pulun yoksulluğu geçici
Gönüller sevgiye yoksul olmasın
Hariçten sürülen ıtır uçucu
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Fakir odur bakar ama göremez
Fakir odur çeker aklı eremez
Fakir odur kokar suya giremez
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Yolumuz muhabbet ehline düşse
Dergâhta cemlerde pişseydim keşke
Neyleyim muhtaçlık sevgiye aşka
Gönüller sevgiye muhtaç olmasın

Yoksulluk ilime uzak kalmaktır
Yoksulluk doğruya tuzak kurmaktır
Yoksulluk yürekten sevgi silmekti
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Nice saraylarda baykuş ötüyor
Bakılmayan bağda otlar bitiyor
Kibir Yusuf'uda hiçe satıyor
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Fakir odur güvenemez aklına
Fakir odur uzanmıyor salkıma
Fakir odur değer vermez talkıma
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Mala düşen odu ateş söndürür
Mal vardır kişiyi yâda döndürür
Mal gönüle korkuları kondurur
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Yoksulluk midenin boşluğu mudur
Yoksulluk gözlerin yaşlığı mıdır
Yoksulluk yüreğin taşlığı mıdır
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Gün güneşten yoksulsa geceleşir
Cümle kelimesizse heceleşir
Ciciler bir çırpıda öcüleşir
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Fakir odur ataleti iş eder
Fakir odur uyanıkken düş eder
Fakir odur yaz günün kış eder
Gönüller sevgiye yoksul olmasın

Yeleni; yoksulluk; adil olmamak
Hakkı gözetmeyip hakkı bulmamak
Kini intikamı atıp silmemek
Gönüller sevgiye yoksul olmasın
BAYRAM YELEN
ALİMOĞLU: 45
Osman ÖCAL: 50
Hasan KOCABAŞ: 50
Deniz ŞAHİNOĞLU: 70

TOPLAM: 215

7 NUMARALI ŞİİR

Yoksulluk.

Varlık içerisinde, yokluk çekenlerdeniz,
aç yatanları görüp, şükür edenlerdeniz,
gönül bahçelerine, güller dikenlerdeniz,
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk.

Onurumuzu kırıp, ele avuç açtıran,
mutlulukları bozup, akşam sabah içtiren,
köyümüzü terkedip, şehirlere göçtüren,
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk.

Vatanını bırakıp, diyar diyar gezdiren,
aileyi unutup, hayatından bezdiren,
köleliğe iterek, zalimlere ezdiren,
merhameti olmayan,acımasız yoksulluk.

Kimi sevgiden yoksun, kimi hakkaniyetten,
belki sıra ondadır, uyanmazsa gafletten,
aklı başında değil, sarhoş olmuş servetten,
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk.

Selami Tıraşlar-Elazığ

ALİMOĞLU: 45
Osman ÖCAL: 50
Hasan KOCABAŞ: 54
Deniz ŞAHİNOĞLU: 50

TOPLAM: 199

8 NUMARALI ŞİİR

Yok yok yok

Dağ başı dumanlı; kar boran, tipi,
Tütmüyor ocağı, odun yok, gaz yok.
Çocuklar sararmış tıpkı gül gibi,
Ayakları çıplak, sırtta esvap yok.

Bir iplik çekilse kırk yama düşer,
Artık yamayacak bir yer bile yok.
Ninecik, kurumuş bir ağaç gibi,
Çorap örmek ister, bir çile yün yok.

İki çocuk bir kalemi üleşir,
Ne çanta, ne önlük, ne de defter yok.
Bir ekmeği altı çocuk bölüşür,
Yanında bir kuru soğan bile yok,

Bahçelerde yeşil otlar tükendi,
Kar bürüdü artık, alabilen yok,
Garibin nafakası da kesildi,
Suya katmak için bulgur bile yok.

Sarı kız bu kışı atlatamadı,
Tarlayı sürmeye koca öküz yok.
Bu iş galiba Gül Bacı’ ya kaldı
Öküzün yerine, başka çare yok.

Borç için satıldı emektar inek,
Faize zor yetti, elde para yok.
Gurbette çalışmak farz olsa gerek,
Gayrı yapılacak başka bir şey yok.

İşsizlik diz boyu, kimin derdine?
Toklar yiyor, açlara bir lokma yok.
Vay benim Türkiye’min ahvaline
Satın beyler satın, biteceği yok! ? ...

Naime Özeren-17 Şubat 2008

ALİMOĞLU: 45
Osman ÖCAL: 45
Hasan KOCABAŞ: 66
Deniz ŞAHİNOĞLU: 50

TOPLAM: 206

9 NUMARALI ŞİİR

ZALİM YOKSULLUK

Doğuştan bu yana gurbet elleri
Gezdimde bitmedi zalim yoksulluk
Çileyle doldurdum geçen günleri
Bezdimde bitmedi zalim yoksulluk

Bu feleğin bilmem bize kastı ne
Göz yaşımı döktüm aldı desti ne
Derdimi topladım üstü üstü ne
Dizdimde bitmedi zalim yoksulluk

Arı çiçekten bal yapar kova na
Garip kuş sığınır yıkık tava na
Fakir yüreğimi attım hava na
Ezdimde bitmedi zalim yoksulluk

Bilmem coşkunoğlu nasıl edecek
Zalim bey olacak insan güdecek
Belki böyle geldi böyle gidecek
Sezdimde bitmedi zalim yoksulluk

Ozan Erol

DEĞERLENDİRME DIŞI BIRAKILDI

10 NUMARALI ŞİİR

GARİBİM, YOKSULUM

Bir duvarın gölgesinde.
İten garibim, yoksulum.
Azığı yok heybesinde.
Biten garibim, yoksulum.

Yarım kuru ekmek payı.
Islatır, bulursa suyu.
Unutmuş sıcak uykuyu.
Zaten garibim, yoksulum.

Gece soğuk gece ayaz.
O sıcak nedir tanımaz.
Üstüne bir yırtık palaz.
Atan garibim,yoksulum.

El vursan kanar yarası.
Cebinde yok beş parası.
Soba diye sigarası.
Tüten garibim,yoksulum.

Halin sordum şükür dedi.
Fazla bir şey söylemedi.
Etrafında köpek.kedi.
Yatan garibim, yoksulum.

Sormasam dert,sorsam ayıp.
Herhalde ailesi kayıp.
Çöplükten kâğıt toplatıp.
Satan garibim,yoksulum.

..... der es rüzgâr es.
Harıl harıl uyur herkes.
Kış gününde bir tek nefes.
Yeten garibim, yoksulum.
AŞIK BİNALİ

ALİMOĞLU: 45
Osman ÖCAL: 45
Hasan KOCABAŞ: 73
Deniz ŞAHİNOĞLU: 80

TOPLAM: 243

11 NUMARALI ŞİİR

Tükendim

Boşaldı kadehim hayale daldım
Bezgin dudaklara mühürdar oldum
Yağmalandı kalbim şiryanda soldum
Çoğaldı küllerim közde tükendim

Doymadım seyrana pervane döndüm
Gam vurdu bağrıma yıkıldı bendim
Aradım ummanı divane dendim
Aşıldı dağlarım düzde tükendim

Efkâr yağdı bulut tütmedi ocak
Susuz kaldı mevsim kurudu göcek
Kararsız dalıma konmadı çiçek
Soyuldu baharım yazda tükendim

Eğdirdim kaşımı gülmedi yüzüm
Sam değdi saçıma karardı gözüm
Kurudu yaprağım dövündü özüm
Sayıldı aylarım güzde tükendim

Titredi mızrabım tellerim sustu
Bozuldu düzenim makama küstü
Yoksul günlerimin kalmadı dostu
Yoruldu kavalım sazda tükendim

Dağıldım dört yana yuva kurmadım
Göçebe kuşlara adres sormadım
Oynaştım serapla düşü yormadım
Uzadı yollarım dizde tükendim

Gönül sarayımda dem süremedim
Yıkıldı dergâhım cem kuramadım
Tavlı taylarıma gem vuramadım
Sürüldü kervanım tozda tükendim

25 Aralık 2007
Murat Aydın Doma

ALİMOĞLU: 95
Osman ÖCAL: 100
Hasan KOCABAŞ: 55
Deniz ŞAHİNOĞLU: 90

TOPLAM: 340

12 NUMARALI ŞİİR

Yoksulun Ölümü

Dar gününde elinden tutmayacak sa devlet,
Vicdan firar etmesin, insaf hiç şaşırmasın..
Bir de sahip çıkmaz sa, bel bağladığın evlat
Allah elden ayaktan, kimseyi düşürmesin...

Kulak veren olmadı, yoksulun avazına..
İki damla yaş aktı gözlerinden ağzına,
Yutkundu, çıkmadı söz, dolandı boğazına..
Allah kimseyi evlat eline düşürmesin...

Yoktu, yoksuldu, naçar, ele güne muhtaçtı..
Adam düşünce çaptan, karı da ele kaçtı.
Oğlu var, kızı vardı, ama onlar da açtı,
Allah gördüklerinden kimseyi düşürmesin...

Adam, olan aklını sonunda yitirmişti,
Onu öyle sahipsiz koyanlar bitirmişti..
Kader onu yoksullar evinde yatırmıştı
Allah kimseyi sıcak yuvadan düşürmesin...

Birgün köprüde yattı, birgün çıkmaz sokakta,
Dondu yorgun bedeni, kaldığı soğuk parkta..
-Yoksulun biri- dendi, şimdi cesedi morgta,
Allah vicdansızlara kimseyi düşürmesin...

Antalya-2008

Halil Şakir Taşçıoğlu
ALİMOĞLU: 80
Osman ÖCAL: 80
Hasan KOCABAŞ: 74
Deniz ŞAHİNOĞLU: 80

TOPLAM: 314

13 NUMARALI ŞİİR

yorar yoksulluk

Mademki insandır saygı duyalım
Garibin gönlünü yorar yoksulluk
Gelin bu soruna çare bulalım
Fakirin belini kırar yoksulluk

Tok açın halinden anlamıyorsa
Yetimin hakkını çalıp yiyorsa
Fakirlik doğuştan kader diyorsa
Beşikten mezara sürer yoksulluk

Kaynağımız boldur herkese yeter
Toprağın altında servetler yatar
Adil bölünmezse çok çabuk biter
Ansızın kapıyı vurur yoksulluk

Yoksulun umudu tükenir ise
Devlete güveni hiç kalmaz ise
Toprak yabancıya satılır ise
Gözü olanlara yarar yoksulluk

Gaflet uykusundan uyanmak gerek
Yatırım istihdam en büyük erek
Bu gidişle bir bir, boşalır terek
Ülkemde her yanı sarar yoksulluk

Beş şarttan biridir zekat islamda
Böyle emredilmiş yüce kelamda
En kolay vergidir maddi anlamda
Hakkıyla verilse kurur yoksulluk…

MEHMET NALBANT

ALİMOĞLU: 75
Osman ÖCAL: 70
Hasan KOCABAŞ: 60
Deniz ŞAHİNOĞLU: 80

TOPLAM: 285

14 NUMARALI ŞİİR

YOKSULLUK

Nereye gittimse hep ardım sıra,
Yük oldu sırtıma geldi yoksulluk.
Uğraştım didindim geçeyim kâra,
Her yerde aradı buldu yoksulluk.

Sıladan gurbete olmuşum sürgün,
Gece uykum bölük gündüz tedirgin,
Dur durak bilmedim üzgün ve yorgun,
Rahatımı elden aldı yoksulluk.

Ne deyim dostlarım halim sırlaştı,
Hesap soram dedim bana hırlaştı,
Ayrılmaz hanemde durdu yerleşti,
Sanki ebedi kök saldı yoksulluk.

Hem garibim hem de boynum büküldü,
Saçlarım ağardı dişim döküldü,
Gurbet illerinde ömrüm söküldü,
Yıllarımı bir,bir çaldı yoksulluk.

MEHMET EREN

ALİMOĞLU: 95
Osman ÖCAL: 85
Hasan KOCABAŞ: 55
Deniz ŞAHİNOĞLU: 80

TOPLAM: 315

BİRİNCİLİK : Murat AYDIN DOMA …….…Tükendim….….…...340
İKİNCİLİK : Mehmet EREN………………..Yoksulluk……..…...315
ÜÇÜNCÜLÜK : Halil Şakir TAŞÇIOĞLU….….Yoksulun Ölümü..…314
DÖRDÜNCÜLÜK: İshak ÖZLÜ ………………….Fakirlik…….………300
BEŞİNCİLİK : Mehmet NALBANT………….Yorar Yoksulluk…...285
ALTINCILIK : Hanifi KARA………………….Fakirin Hali …...….270
YEDİNCİLİK : Mehmet IŞIKOĞLU……….…Rızık …………….…247
SEKİZİNCİLİK : Aşık BİNALİ………………...Garibim Yoksulum…243
DOKUZUNCULUK: Bayram YELEN………….….Yoksul Kim………....215
ONUNCULUK : Naime ÖZEREN…….…….…YokYokYok……...….206
ONBİRİNCİLİK : Selami Tıraşlar………………Yoksulluk………..….199
ONİKİNCİLİK : Hani Nerede Yaradan………...Ali Şahin………..…..149

HASAN KOCABAŞ (M.KAYRA) HECE ŞİİRLERİ DEĞERLENDİRMELERİ

1 NUMARALI ŞİİR
RIZIK

Felek beni karşısında çürüttü
Surat astı yaşattırdı hazanı
Sulamadı umudumu kuruttu
Anlaşıpda kuramadık düzeni

Ben koştukca kendi kaçtı öteye
Sığındı zenginde ambar siteye
Bir türlü yaklaşmaz benim kıtaya
Bilemedim aramızı bozanı

Hep uğraştım anlamadım dilinden
Doya doya içemedim gölünden
Bir nebzecik tadamadım balından
Yalamadım kovanından sızanı

Ömür boyu koştum onun peşinde
Emek verdim hem yazında kışında
Ne hikmet var anlamadım işinde
Tüm kazancım doldurmadı kazanı

……………… der ki kime küseyim
Gücüm yok ki daha hızlı eseyim
Payım bu kadarmış kime ne deyim
Şükürle yücelttim rızık yazanı

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır ve hece sayısı tüm mısralarda 11’dir. Ancak bir yerde (İkinci dörtlüğün ikinci dizesinde) ölçüye uygunluk sağlamak için “ambara” şeklinde kullanılması gereken kelime “ambar” şekline, “yalayamadım” sözcüğü “yalamadım” şekline, “kime ne diyeyim” ibaresi “kime ne deyim” şekline dönüştürülmüştür.
11’li hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin durak sistemi (4 + 4 + 3) veya (6 + 5) şeklinde düzenlenebilir. Şiirde genel olarak (4 + 4 + 3) durak sistemi başarıyla kullanılmıştır. Ancak sistem, ikinci dörtlüğün 2. ve 3. dizeleriyle şiirin son iki dizesinde (6 + 5) şeklinde düzenlenmiştir. Tamamının aynı durak sistemiyle düzenlenmesi okunuştaki akıcılığı artırabilirdi, diye değerlendirilmiştir.
(85)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, Ozan geleneğine göre yazılmıştır. Kullandığımız alfabeye göre kafiye ve redif uyumsuzluğu olarak görülen hususlar, Osmanlı zamanında kullandığımız elifbaya göre uyumlu kafiye ve redif olabilmektedir. Örneğin çürüttü ve kuruttu kelimeleri, eski alfabeye göre yazıldığında (“çim – vav – ra – vav – te – te – ya” ile “kaf – vav – ra – vav – te – te – ya”) olmaktadır. Bu durumda, kelime sonlarındaki (te – ya) redif, (vav – ra – vav – te) harfleriyle ise zengin uyak oluşmaktadır. Kafiye (uyak ve ayak) ve redif kullanımı, ozan geleneğinde halen bu yapıyı muhafaza etmektedir.
Bu nedenle şiir, kafiye ve redif yönünden incelenirken ozan geleneğindeki ayak ve uyak yapı özelliği dikkate alınmıştır. Ancak bu bir yarışma olduğundan, yine de kullanılan kafiye ve rediflerin, kullanılan yazım diline göre durumu da puanlamada dikkate alınmıştır.
ŞİİRİN TAMAMINDA HEM KAFİYE, HEM DE REDİF KULLANILMIŞTIR.
Şiirin ayağını HAZAN, DÜZEN, BOZAN, SIZAN, KAZAN ve YAZAN kelimeleri oluşturmuştur. Kelimelerin sonundaki –ı ve –i harfleri rediftir.
Ayak olarak kullanılan HAZAN ve KAZAN kelimeleri kök isimdir. DÜZEN kelimesi de sistem manasında kök isim sayılabilir. Ozan geleneğinde ayağı oluşturan harfler Z ve N olarak tam kafiye olarak düşünülse de, güncel edebiyat yönünden yarım kafiye durumundadır. Zira A ve E farklı iki sestir.
Ayağı oluşturan BOZAN, SIZAN ve YAZAN kelimeleri ise kafiye yapısını tümüyle bozmaktadır. Çünkü kelimeler, eylemi yapanı göstermek için fiil kökünden türetilmiştir. Yani sonlardaki –AN sesleri kafiyeye dahil edilemez, rediftir. Ayağı oluşturan isim kök isimlere, bunlardan yalnızca biri dahil edilseydi, kafiye bozulmamış olacaktı, üçü birden kullanıldığından AYAK uyumsuz duruma düşürülmüştür.
Dörtlüklerdeki diğer uyaklara gelince;
İlk dörtlükteki ÇÜRÜTTÜ ve KURUTTU kelimeleri, ozan geleneğine göre kafiye sayılabilirse de, güncel edebiyatta kafiye olarak kabul edilemez. Zira, (t) harflerinin yarım kafiye sayılabilmesi için redifi oluşturan seslerin aynı olması gerekir. Eski alfabeyi kullanıyor olsaydık, yazılış itibariyle zengin kafiye kullanılmıştır, diyecektik ama diyemiyoruz.
İkinci dörtlükteki ÖTEYE, SİTEYE, KITAYA kelimelerinin kökü, ÖTE, SİTE, KITA’dır. KITA kelimesi, hem bugün kullandığımız alfabeye, hem de önceden kullandığımız alfabeye göre kafiyeyi bozmaktadır. Doğal olarak aynı aksaklık rediflerde de devam etmektedir.
Üçüncü dörtlükte kafiyeyi oluşturan kelimeler DİL, GÖL ve BAL kelimeleridir. Yarım kafiye durumundadır. Ancak redifi oluşturan seslerde uyum bulunmadığından, günümüz edebiyatında kafiye de bozulmuş sayılır. Ozan geleneği irticali söyleyişe dayandığından ve irticali söyleyişte de bu hal normal karşılandığından kafiye var kabul edilse bile, yarışma ortamında iricali söyleyiş aksaklığı kabul edilemez.
Dördüncü dörtlükte de aynı durum söz konusudur. PEŞ, İŞ, KIŞ kelimeleri arasındaki yarım kafiye, rediflerdeki aksaklık nedeniyle bozulmaktadır.
Beşinci dörtlükteki aksaklık biraz daha derindir. Zira ilk iki dizedeki kafiye KÜS ve ES fiil kökleriyle yapıldığı halde, üçüncü dizede fiil kökü DE’dir. Ayrıca “ne deyim” ifadesinin aslı “ne diyeyim” şeklindedir. Hem ölçüye, hem de kafiyeye uydurmak için şiirdeki haline getirilmiştir.
(40)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin temasında belli belirsiz şekilde yoksulluk varsa da, asıl tema zengin olamayış nedeniyle sitemdir. Yoksulluğun getirdiği zorluklara ve çileye ilişkin temel vurgular da yapılmamıştır. Zengin olamayış ile yoksulluk arasında ise önemli farklar bulunmaktadır. Ancak, vurgu yokluğu veya azlığı, yarışmada değerlendirmeye engel teşkil etmemektedir.
Temel tema, zenginlikten uzak oluşa sitem olarak kabul edildiğinde, hem şiirin bütününde, hem de dörtlüklerin kendi içinde bütünlük sağlanmıştır.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
Sonuç olarak yoksulluğun işlenişi, şiirde aşırı basit kalmıştır.
(40)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmamıştır. Şiir, ozan geleneğini yansıttığından, noktalama işaretlerinin kullanılıp kullanılmaması, anlam kaymalarına veya anlam bozulmalarına sebep olmamaktadır.
Şiirde, aşağıdaki imla kuralı ihlalleri yapılmıştır:
“Anlaşıpda kuramadık düzeni” dizesinde “da” ayrı yazılmalıydı. Çünkü hal eki değildir.
“Ben koştukca kendi kaçtı öteye” dizesinde, “koşdukca” kelimesi “koştukça” şeklinde yazılmalıydı.
“Sığındı zenginde ambar siteye” dizesi düz yazıyla yazılmış olsaydı “Sığındı zengindeki ambara, siteye” şeklinde olacaktı. Ölçü nedeniyle, iyelik eki olan –ki ve hal eki –a kelimelerden kaldırılmıştır. Bu nedenle de dize, söylenmesi zor, anlaşılması güç bir hale gelmiştir.
“kime ne deyim” ifadesinde de aynı nedenle kısaltma ve aksaklık bulunmaktadır. Sözün doğrusu “kime ne diyeyim” şeklindedir. Halk ağzı dikkate alınsa bile, halk ağzında da ifade “kime ne diyem” şeklindedir. Ölçü ve kafiyeye uydurma çabası, ifadeyi bozmuştur.
(70)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Genel değerlendirmeyle üslup akıcıdır. Ancak bazı dizeler (altı çizili) bu akıcılığı bozmakta, zorlamayla yazılmış dizeler düşüncesini çağrıştırmaktadır.
Dil anlaşılır durumdadır.
Şiir basit bir tarzda yazılmıştır. Okuyanı cezbeden, duygulanma oluşturan, özellikle konu dikkate alındığında yoksullara karşı merhamet ve şefkat duygusu meydana getiren bir üslup söz konusu değildir. (40)
(75)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 310 / 5 = 62

2 NUMARALI ŞİİR
FAKİRİN HÂLİ

Eşi dostu çıkagelmiş evine
Ekmeği yok, katığı yok fakirin.
Yama vurmuş eski yama üstüne
Gömleği yok, atleti yok fakirin.

El işinde köle gibi çalıştı
O erirken zengin daha gelişti
Soğuk evde yaşamaya alıştı
Odunu yok, kömürü yok fakirin.

Sanki suçlu her kesimde yerilir
Gözü dolar sinirleri gerilir
Akşam olur hasırlara sarılır
Döşeği yok, yorganı yok fakirin.

Alacaklı kapısına dizildi
Görür görmez rengi soldu, büzüldü
Tâ derinden bir of çekti üzüldü!
Cüzdanı yok, parası yok fakirin.

Öz anası gözyaşını silmiyor
Çok dert çekmiş bu nedenle gülmüyor
Hasta olmuş tabip nedir bilmiyor
İlacı yok, şifâsı yok fakirin.

Seçim gelir vurur ya da vurulur
El kazanır o beyhûde yorulur
O’nun hâli “rey”i için sorulur
Oy’u vardır, kendi yoktur fakirin…
Kendi vardır, kendi yoktur fakirin! ! !

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır ve hece sayısı tüm mısralarda 11’dir. Ölçüye uygunluk sağlamak için tahrif edilen kelime de bulunmamaktadır.
11’li hece ölçüsüyle yazılan şiirlerin durak sistemi (4 + 4 + 3) veya (6 + 5) şeklinde düzenlenebilir. Şiirin tamamında (4 + 4 + 3) durak sistemi başarıyla kullanılmıştır.
Ancak yazılışı bakımından dizelerin uzunlukları arasında büyük farklar vardır.
(90)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin ayağı “YOK FAKİRİN” redifiyle oluşturulmuş, kafiye kullanılmamıştır. Son dörtlükte redif de bozulmuştur. Oysa halk şiirinde ayak çok önemlidir.
Dörtlüklerdeki diğer uyaklara gelince;
İlk dörtlükteki EVİNE ve ÜSTÜNE kelimelerinde kafiye bulunmamaktadır. Zira kelime kökleri EV ve ÜST’tür.
İkinci dörtlükteki ÇALIŞTI, GELİŞTİ, ALIŞTI kelimelerinin kökü, ÇALIŞ, GELİŞ, ALIŞ ’tır. Ozan geleneğine göre L ve Ş harfleriyle tam kafiye yapılmış gibi görünse de, güncel edebiyata göre GELİŞTİ kelimesi ham kafiyeyi, hem de redifi uyumsuz hale getirmektedir. Ozan geleneği irticalen söyleyişe dayandığından ve irticalen söyleyişte de bu hal normal karşılandığından kafiye var kabul edilse bile, yarışma ortamında irticalen söyleyiş aksaklığı kabul edilemez.
Üçüncü dörtlükte de aynı aksaklık söz konusudur.
Dördüncü dörtlükte de aynı aksaklık söz konusudur.
Beşinci dörtlükte de aynı aksaklık söz konusudur.
Altıncı dörtlükte kafiye ve redif VURULUR, YORULUR, SORULUR kelimeleriyle oluşturulmuştur. –ULUR redif, köklerin sonundaki –R harfleri de yarım kafiyedir.
(20)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Yoksulluk, çeşitli görünümleriyle, şiirin tamamında vurgulanmıştır.
Yarışmanın konusu olarak belirlenen tema yönünden, hem şiirin bütününde, hem de dörtlüklerin kendi içinde bütünlük sağlanmıştır.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(90)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmıştır. Kullanılan işaretler yerli yerindedir. Ancak, birbirini takip eden benzer cümleler arasına (,) konulmamıştır. Bu bir eksiklik olarak kabul edilebilir.
Şiirde, imla kuralı ihlali bulunmamaktadır.
(80)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Genel değerlendirmeyle üslup akıcıdır. Akıcılığı bozan önemli bir aksaklık da bulunmamaktadır.
Ancak son dörtlüğün ilk dizesinde “vurur ya da vurulur” ifadesinin niçin kullanıldığı anlaşılamamıştır. Seçimle vurmak ve vurulmak fiilleri arasında bağlantı yoktur. Kanaatimce, kafiye kaygısıyla dizeye konulmuş kelimelerdir.
Dil anlaşılır durumdadır.
Şiir basit bir tarzda yazılmıştır. Okuyanda, yoksullara karşı merhamet ve şefkat duygusu oluştursa da, okuyucuyu cezbeden bir şiir zevki yaşatmamaktadır.
(70)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 350 / 5 = 70

3 NUMARALI ŞİİR
'ONBEŞÇE –1*

'ONBEŞÇE –1*

Yollar..Upuzun yollar,üstünde izler! (12) - A
Adımlar sıra sıra öper toprağı... (12) - B
Önce düzgün bir zemin sonra patika (12) - C
Hep ümitle aşılır,çok çetin gedik (12) - D
Birkaç tepecik amma; aratmaz dağı (12) - B
Bir iki değil; her gün,doksan dakika (12) - C
Palto,parke yoksa da var kara lastik (12) - D
Sen ülküsün! Peşinde taze filizler! .. (12) - A

Xxxxxxxxxx***********xxxxxxxxx

Minicik yoksul köylüm artık yol açık (12) - E
İnşallah tükenmez lambanın gazı (11) - F
Unutma! Hayat yolu,yokuş ve iniş (12) - G
Gönüllerin ümidi haydi yola çık! (12) - E
Mutlu sonla birlikte karşıla yazı (12) - F
Sıcak-soğuk,kar-çamur! Okumak zor iş (12) - G
Uyuşur eller-ayaklar,titreşir dizler... (13) - A

Xxxxxxxxx*********xxxxxxxx

*ONBEŞÇE –2*

Dayan Osman’ım dayan! İyi piş ve ezil (13) - H
Her şeye göğüs gerip, oku-yaz sabret (12) - I
Ancak böyle mümkün...Zoru başarmak (11) - İ
Dünya gizli bir saray, anahtar tahsil (12) - H
Alış,çalış ve kazan! Emek ibadet... (12) - I
Gözden uzak olan,gönülden ırak; (11) - İ
Uçsuz yollar ve izler,ne sırlar gizler! (12) - A
Yokuşlar inişleri,gün günü izler... (12) - A

Xxxxxxxxx*********xxxxxxxx

Korkma! Bıkma! Üzülme...Gülümse çocuk (12) - J
Sana şarkı besteler; dereler,kuşlar (12) - K
Kim bilir sana söyler sırrını güneş? (12) - L
Çiçekler senin için açar tomurcuk! (12) - J
Tenhada sever seni sımsıcak bahar; (12) - M
Seni öylece sevdim,ey küçük kardeş! (12) - L
Kaç yüreği sızlatır? Çaresiz gizler. (12) - A

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 12’li hece ölçüsüyle yazılmaya çalışılsa da bazı dizelerde 13 ve bazı dizelerde 11 hece kullanılmıştır.
Şiirde belirli bir durak sistemi kurulmamıştır. Birçok dizede kelimeler 7 + 5 şeklinde tamamlanmakla birlikte, bu duraklar belirgin bir vurgu oluşturmamaktadır.
(60)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, kendine has bir kafiye sistemi kullanılmıştır. Redif yalnızca (A) harfiyle işaretlediğim dizelerde kullanılmıştır: - LER. B harfiyle işaretli dize sonlarında da –I hal eki rediftir.
A harfiyle işaretli dizelerde kafiye olarak İZ (İsim) , FİLİZ (İsim) , DİZ (İsim) , GİZ /LE (İsimden fiil) , İZ / LE (İsimden fiil) , GİZ (İsim) kelimeleri kullanılmıştır. Bazen bu kelimelerle cinas yapılmıştır.
Son dörtlüğün 2. ve 5. dizeleri hariç tutulursa, tüm dizelerde tam veya zengin kafiye kullanılmıştır.
A harfiyle işaretli dizelerin belirli bir sistemde kullanılmayışı da hata olara değerlendirilmiştir.
(90)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, yoksulluktan ziyade modernizmden uzak bir hayat süren köylülerimizin çektiği zorluklar anlatılmıştır. Hem de yalnızca ilk iki kıtada. Son iki bölümde (kıtada) ise, çalışıp çabalamanın ve ümidin daha zengin ve zorluklardan daha uzak bir hayata ulaşmanın anahtarı olduğu vurgulanmıştır.
Yoksulluğun getirdiği zorluklara ve çileye ilişkin temel vurgular da yapılmamıştır. Zengin olamayış ile yoksulluk arasında ise önemli farklar bulunmaktadır. Ancak, vurgu yokluğu veya azlığı, şiirin yarışmada değerlendirilmesine engel teşkil etmemektedir.
İlk iki bölümle, son iki bölüm arasındaki anlam ve tema bütünlüğü belli belirsizdir.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(50)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmış ve yerli yerinde kullanılmıştır. Ancak, üç nokta ve virgül işaretlerinden sonra boşluk bırakılmamış, bu da şiirin okunuşunda ve vurguların yapılmasında aksaklık oluşturmuştur.
Şiirde, imla kuralı ihlali veya ölçüye uydurmak maksadıyla kelimelerin yapısının değiştirilmesi hatası bulunmamaktadır.
Ancak bölümler arasına konulan ve uzayıp giden simgeler, şiirin görünümünü bozmuştur.
(75)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
(Ve) bağlacının kullanıldığı yerlerde bir tutukluk oluşmuş olsa da, genel değerlendirmeyle üslup akıcıdır. Akıcılığı bozan önemli bir aksaklık da bulunmamaktadır. Ancak yine de rüzgarın esişi gibi, suyun akışı gibi, kartalın atılışı veya turnaların süzülüşü gibi bir akıcılık söz konusu değildir.
Dil anlaşılır durumdadır.
Şiirde belirgin şekilde sanatkârane şiir yazma çabası ve havası bulunmaktadır. Oldukça da başarılıdır. İmgeler, tasvirler, gizemli anlatım, varlıkların şiire yansıtılması hususunda da başarı sağlanmıştır.
(80)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 355 / 5 = 71

4 NUMARALI ŞİİR
FAKİRLİK

Fakirlik baba mirasım, söyle seni ne yapayım, (A)
Kolun bacağın kırayım, dağlar ardına atayım. (A)
Acar yiğidi göçüren, taze yüreği çürüten, (X)
Yetmiş bohçaya sarayım, ateşe atıp yakayım. (A)

Kapının önüne koyup, vursam tekmeyi atılmaz, (B)
Çeksem yularından tutup, varsam pazara satılmaz. (B)
Hayatımı zindan eden, evimden uzak olası, (Y)
Kış ayazında sarılıp, alsam koynuma yatılmaz. (B)

Babam gideli yıl oldu, çöreklendin ocağıma, (C)
Gül benzim sararıp soldu, takat gitmez bacağıma. (C)
Püsküllü belamısın be, çık git gayrı hayatımdan, (Z)
Yedi yıllıkk süren doldu, sığmaz oldun kucağıma. (C)

………….. söyler sözünü, fakirim düz yolda şaşar, (D)
Cin,peri görsün yüzünü, fakirlik dağları aşar. (D)
Yalan dünyanın tadına bakmak yazılı degilse, (Q)
Toprak doyurur gözünü, yalandan bir insan yaşar. (D)

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 16’lı hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Şiirde duraklar, 8 + 8 şeklindedir.
(100)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, her dörtlüğün 1, 2 ve 4. dizeleri arasında kafiye sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak ilk dörtlükte kafiye yoktur. Dizelerin sonundaki (AYIM) sesleri rediftir. Kelime kökleri olan YAP, AT ve YAK arasında kafiye oluşturacak ses bulunmamaktadır.
İkinci dörtlüğün B işaretli dizeleri arasında tam kafiye vardır (AT, SAT, YAT) . (ILMAZ) sesleri ise rediftir.
Üçüncü dörtlüğün C işaretli dizeleri arasında zengin kafiye vardır (OCAK, BACAK, KUCAK) . (IMA) sesleri ise rediftir.
Dördüncü dörtlüğün D işaretli dizeleri arasında tam kafiye vardır (ŞAŞ, AŞ, YAŞA) . YAŞA nedeniyle zengin kafiye düşünülse de diğer iki dize tam kafiye sayılmasına neden olmaktadır. Geniş zaman eki olan (AR, R) sesleri ise rediftir.
(70)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, yoksulluk anlatılmamış, yoksulluk hicvedilmiştir. Ancak hicvedilen yoksulluk nedeniyle oluşabilecek durumlar şiirde yoktur. Şair, aç mı kalmıştır, giyecek elbisesi mi yoktur, bedelini ödeyemediği için elektriği, suyu mu kesilmiştir, ayakkabısı delik olup yeni ayakkabı alamadığı için ayağı mı ıslanmaktadır, hayatını devam ettirebilmek için nelere katlanmaktadır, hiçbir şey belli değildir. Şiir, mevhum bir fakirliğe fantezi olarak söylenmiş gibidir.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü bulunmakla birlikte, bir önceki paragrafta belirttiğim gibi, ortada bir konu yoktur.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(30)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmış ve yerli yerinde kullanılmıştır. Ancak “cin” kelimesi sonundaki virgülden sonra boşluk bırakılmamıştır.
Hece ölçüsüne uyum sağlayabilmek için “Kolun bacağın” kelimelerinde ekler kaldırılmıştır. İrticalen söyleyişte veya ozan geleneğinde bu normal sayılsa da, burada her ikisi de söz konusu değildir.
Şiirde, üç yerde imla kuralı ihlali yapılmıştır: İlk olarak soru eki ayrı yazılması gerekirken “belamısın” kelimesi birleşik yazılmıştır. “değilse” kelimesinin “degilse” şeklinde ve “yıllık” kelimesinin “yıllıkk” şeklinde yazılması, anlaşıldığı kadarıyla acele etmekten ve yazdıktan sonra şiirin yeniden okunmamasından kaynaklanmıştır. Bu ise, yarışmaya sunum yapan birisinin yapmaması gerek bir hatadır.
(50)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
8 + 8 = 16’lı hece sisteminin kullanılması, şiirin akıcı olmasını engellemiştir.
Bazı seslerin belirli bir sistem ve akış içinde çokça kullanılması aliterasyon sanatını oluşturup şiirde belirtilen olayı sesle de duyurmayı sağlar. Ancak bu şiirde bazı seslerin sıklıkla kullanımı tam tersi bir etki oluşturmakta, okumayı zorlaştırmakta, akışı boğmaktadır. “Yetmiş bohçaya sarayım, ateşe atıp yakayım”, “taze yüreği çürüten”, “Çeksem yularından tutup, varsam pazara satılmaz”, “Püsküllü belamısın be, çık git gayrı hayatımdan”, “Cin,peri görsün yüzünü, fakirlik dağları aşar” bunlardan bazılarıdır.
Dil anlaşılır durumdadır.
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır.
(50)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 300 / 5 = 60

5 NUMARALI ŞİİR
HANİ NERDE YARADAN?

Evin barkın bir de varsa araban,
Yeter sanır insanoğlu sıradan,
Kız beğendin hem de çayda çıradan,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Evvel alfa, sonra kalfa, öğrendin? ..
Muhtaç sorsa para sana, iğrendin…
Varsa yoksa egon için davrandın,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Para-pula geldi miydi duraman,
İşten güçten, eşi dostu araman,
Borç istese babaannen veremen,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

Görüyom da hayli zengin olmuşsun? ...
Kalça basen yağlı her yer, dolmuşsun,
Fakir-fukarayı da sen yolmuşsun,
Peki kardeş hani nerde Yaradan?

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’lİ hece ölçüsüyle yazılmıştır. Ancak bu hece ölçüsünü oluşturabilmek için o kadar çok kelime tahrif edilmiştir ki hece ölçüsünün 11’li olması şeklendir, gerçekte oluşturulamamıştır.
Şiirde, 4 + 4 + 3 şeklinde durak sistemi oluşturulmaya çalışılmış ama başarılı olunamamıştır.
(10)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, son dörtlükteki OLMUŞSUN, DOLMUŞSUN, YOLMUŞSUN kelimeleri arasındaki tam kafiye dışında, düzgün şekilde kafiye yapılamamıştır.
(10)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, yoksulluk anlatılmamış, zenginler, başkalarına yardım etmeyen zenginler hicvedilmiştir. Bir de YARADAN.
İçerisinde “fakir – fukara”, “muhtaç” kelimelerinin kullanılması dışında, şiirin yoksullukla herhangi bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu üç kelimenin de içi doldurulamamıştır.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü bulunmakla birlikte, bir önceki paragrafta belirttiğim gibi, ortada bir konu yoktur.
Dörtlüklerin sonunda tekrarlanan ve sonuna soru işareti konulan “Peki kardeş hani nerde Yaradan? ” sözü, Allah’a isyan şeklinde anlaşılmaya müsaittir.
(20)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmış olsa da yerli yerinde değildir.
Hece ölçüsüne uyum sağlayabilmek için kelimeler tahrif edilmiş veya olması gereken ekler kaldırılmıştır: nerde (nerede) , peki (pekiyi) , evvel (evvela) , Para-pula (Paraya-pula) , duraman (duramazsın) , araman (aramazsın) , veremen (veremezsin) , görüyom (görüyorum)
(10)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde belirli bir üslup yoktur. Dizelerde kelimeler gelişigüzel ve acemice sıralanmıştır. Kelimelerin tahrif edilmesi şiiri edebi olmaktan çıkarmıştır. Yapılan tahrifat, ağız farklılığından da kaynaklanmamaktadır. Yalnızca hece sayısının 11’e uydurulmasına yöneliktir.
Dil anlaşılır durumdadır, ancak kullanımı hatalıdır.
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır.
(20)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 70 / 5 = 14

6 NUMARALI ŞİİR
YOKSUL KİM?

Para pulun yoksulluğu geçici (11) (A)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)
Hariçten sürülen ıtır uçucu (11) (A)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Fakir odur bakar ama göremez (11) (C)
Fakir odur çeker aklı eremez (11) (C)
Fakir odur kokar suya giremez (11) (C)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Yolumuz muhabbet ehline düşse (11) (.)
Dergâhta cemlerde pişseydim keşke (11) (.)
Neyleyim muhtaçlık sevgiye aşka (11) (.)
Gönüller sevgiye muhtaç olmasın (11) (.)

Yoksulluk ilime uzak kalmaktır (11) (.)
Yoksulluk doğruya tuzak kurmaktır (11) (.)
Yoksulluk yürekten sevgi silmekti (11) (.)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Nice saraylarda baykuş ötüyor (11) (D)
Bakılmayan bağda otlar bitiyor (11) (D)
Kibir Yusuf'uda hiçe satıyor (11) (D)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Fakir odur güvenemez aklına (11) (.)
Fakir odur uzanmıyor salkıma (11) (.)
Fakir odur değer vermez talkıma (11) (.)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Mala düşen odu ateş söndürür (11) (E)
Mal vardır kişiyi yâda döndürür (11) (E)
Mal gönüle korkuları kondurur (11) (E)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Yoksulluk midenin boşluğu mudur (11) (F)
Yoksulluk gözlerin yaşlığı mıdır (11) (F)
Yoksulluk yüreğin taşlığı mıdır (11) (F)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Gün güneşten yoksulsa geceleşir (11) (G)
Cümle kelimesizse heceleşir (11) (G)
Ciciler bir çırpıda öcüleşir (11) (.)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

Fakir odur ataleti iş eder (11) (H)
Fakir odur uyanıkken düş eder (11) (H)
Fakir odur yaz günün kış eder (10) (H)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

……….; yoksulluk; adil olmamak (.) (İ)
Hakkı gözetmeyip hakkı bulmamak (11) (İ)
Kini intikamı atıp silmemek (11) (İ)
Gönüller sevgiye yoksul olmasın (11) (B)

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’lİ hece ölçüsüyle yazılmıştır. Yalnızca “Fakir odur yaz günün kış eder” dizesi 10 hecelidir. Bu durum da, imla hatasından kaynaklanmış, “günün” kelimesinin sonuna hal eki konulması unutulmuştur.
Hece ölçüsünü sağlamak için, bazı kelimeler olması gereken şekilde değil, imla kurallarına aykırı şekilde kullanılmıştır: ilime (ilme) , sevgi (sevgiyi) ,
Şiirde, bazen 4 + 4 + 3 şeklinde, bazen 6 + 5 şeklinde durak sistemi oluşturulmuş, ancak bazı dizelerde her iki durak sistemi de oluşturulamamıştır. (Mal vardır kişiyi yâda döndürür - Cümle kelimesizse heceleşir - Ciciler bir çırpıda öcüleşir) dizeleri bunlardandır.
(70)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, ozan geleneğine göre yazılmış, ayak olarak kafiye değil, aynı dize “Gönüller sevgiye yoksul olmasın” tekrarlanarak redif kullanılmıştır.
Geçici – uçucu kelimeleri arasında irticalen söylenen ozan şiirinde yarım kafiye olduğu kabul edilse de, yarışma için yazılmış bir şiirde kafiye olarak değerlendirilememiştir.
İkinci dörtlükte (emez) sesleri rediftir, (gör, er, gir) kökleri arasında ise yarım kafiye kullanılmıştır.
(düşse, keşke, aşka) kelimeleri arasında kafiye bulunmamaktadır.
(kalmaktır, kurmaktır, silmekti) kelimeleri arasında da kafiye yoktur.
Ötüyor, bitiyor, satıyor kelimeleri arasında zorlamayla da olsa yarım kafiye kullanıldığı kabul edilmiştir.
Aklına, salkıma, talkıma kelimeleri arasında da kafiye kabul edilmemiştir. Kaldı ki Türkçede talkım diye bir kelime bulunmamaktadır, kelimenin doğru kullanılışı telkin şeklindedir.
Söndürür, döndürür, kondurur kelimeleri arasında zorlamayla da olsa yarım kafiye kullanıldığı kabul edilmiştir.
Boş, yaş, taş kelimeleri arasında yarım kafiye vardır.
Gece, hece, öcü arasında kafiye yoktur, dizeler arasında redifle uyum sağlanmaya çalışılmıştır.
İş, düş, kış arasında da yarım kafiye kullanılmıştır.
Olmamak, bulmamak, silmemek kelimeleri arasında zorlamayla da olsa yarım kafiye kullanıldığı kabul edilmiştir.
(40)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, farklı bir yoksulluk anlatılmıştır. Şiire göre yoksulluk, insanın sevgiden, özgüvenden, vicdandan, hoşgörüden, merhametten … yoksun olmasıdır. Asıl yoksulluk paranın, pulun, yiyeceğin, giyeceğin olmaması değil, yürekte sevginin, merhametin … olmamasıdır. Maldan, mülkten yoksunluk geçici olduğu halde, bunlardan yoksunluk kalıcıdır.
Buna rağmen, pratik anlamlı yoksulluktan da satır aralarında söz edilmiştir. Parası pulu olmayanlar, midesi boş olup gözü yaşlı olanlar gibi.
Şiiri oluşan dörtlüklerde, esas alınan tema doğrultusunda anlam ve tema bütünlüğü bulunmaktadır.
(50)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmamıştır.
Dördüncü dörtlükteki “silmekti” kelimesinin sonuna (r) harfinin konulması unutulmuştur. İlme şeklinde yazılması gereken kelime hece sayısını tutturmak için ilime şeklinde yazılmış, silmektir kelimesi unutkanlık sonucu silmekti şeklinde bırakılmıştır.
“Para pulun yoksulluğu” sözünün doğrusu “Paranın pulun yoksulluğu” şeklindedir.
Yusuf’u da şeklinde yazılması gerekirken, dahi anlamındaki da bitişik yazılmıştır.
Altıncı dörtlükte kullanılan talkım kelimesi telkin yerine kullanılmıştır ki yanlıştır. Türkçede talkım, dallardaki filizlerin uzaması anlamındadır.
(50)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde irticalen söylenmiş halk ozanı üslubu vardır. Şairine has bir özgünlük bulunmamaktadır.
Ölçü veya kafiyeye uydurmak için kelimelerde aşırı tahrifat yapılmamıştır ama buna karşılık kafiye siteminde bozulmalar oluşmuştur. Ayrıca dizeleri oluşturan cümlelerde, çoğu kez anlam ve söz dizilişi bakımından bir anlaşılmazlık, kulağa hoş gelmeyen bir aksaklık mevcuttur.
Örneğin şiirin ayağını ve temel felsefesini oluşturan “Gönüller sevgiye yoksul olmasın” cümlesinin söylenişinde tanımlanması zor bir hata görülmektedir. “Gönüller sevgiden yoksun olmasın” denilebilir, “Gönüller sevgi yoksulu olmasın” denilebilir ama mevcut söyleyiş anlam bakımından da kulağı tırmalamaktadır.
Yine “Fakir odur çeker aklı eremez”, “Fakir odur kokar suya giremez”, “Neyleyim muhtaçlık sevgiye aşka”, “Kibir Yusuf'uda hiçe satıyor”, “Mala düşen odu ateş söndürür”, “Gün güneşten yoksulsa geceleşir”, “Cümle kelimesizse heceleşir”, “Fakir odur uyanıkken düş eder” dizeleri aynı şekilde kulak tırmalamaktadır.
Dil anlaşılır durumdadır, ancak yukarıda belirtildiği gibi kullanımı hatalıdır. Bu da söyleneni anlaşılmaz kılabilmektedir.
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır.
(40)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 250 / 5 = 50

7 NUMARALI ŞİİR
YOKSULLUK

Varlık içerisinde, yokluk çekenlerdeniz, (14) /A
aç yatanları görüp, şükür edenlerdeniz, (14) /A
gönül bahçelerine, güller dikenlerdeniz, (14) /A
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk. (14) /B

Onurumuzu kırıp, ele avuç açtıran, (14) /C
mutlulukları bozup, akşam sabah içtiren, (14) /C
köyümüzü terkedip, şehirlere göçtüren, (14) /C
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk. (14) /B

Vatanını bırakıp, diyar diyar gezdiren, (14) /D
aileyi unutup, hayatından bezdiren, (14) /D
köleliğe iterek, zalimlere ezdiren, (14) /D
merhameti olmayan,acımasız yoksulluk. (14) /B

Kimi sevgiden yoksun, kimi hakkaniyetten, (14) /E
belki sıra ondadır, uyanmazsa gafletten, (14) /E
aklı başında değil, sarhoş olmuş servetten, (14) /E
merhameti olmayan, acımasız yoksulluk. (14) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 14’lü hece ölçüsüyle yazılmıştır. Hece sayısında hata olmadığı gibi, heceye uydurmak için kelime tahrifi de bulunmamaktadır.
Şiirde durak sistemi, istisnasız biçimde 7 + 7 şeklindedir.
(100)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, ozan geleneğinden farklı, daha serbest bir tarzda düzenlenmiştir. Dörtlüklerin, ayak olarak kabul edilebilecek son dizeleri redif biçiminde aynen tekrarlanmıştır ki bu hatadır.
İlk dörtlüğün ilk üç dizesi arasında kafiye oluşturulamamış, ses uyumu rediflerle sağlanabilmiştir. Kelime (fiil) kökleri (çek – et – dik) arasında ses uyumu yoktur.
İkinci dörtlükteki (açtıran, içtiren, göçtüren) kelimeleri arasında zorlama ile yarım kafiye bulunduğu söylenebilir. Ancak, irticalen söylenen bir şiir olmadığına, yazılı eser olarak yarışmaya sunulduğuna göre, (aç, iç, göç) köklerini kafiye olarak kabul edebilmek için sonuna gelen eklerin (rediflerin) de ses uyumuna sahip olması gerekirdi. Bu uyum yoktur.
Üçüncü dörtlükte (gez – bez – ez) fiil kökleri ile tam kafiye ve (-diren) redifi kullanılmıştır.
Dördüncü dörtlükte de (hakkaniyet – gaflet – servet) isimleriyle tam kafiye yapılmıştır. Sonlardaki (-ten) eki rediftir.
(40)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Muhteva bakımından şiir, iki farklı bölümden oluşmuş gibidir. İkinci ve üçüncü dörtlüklerde yoksulluktan söz edilmiştir. Ancak bu yoksulluğun ne olduğuna değil, yoksulluğun nelere sebep olduğuna ilişkindir. Yani şiirde “Yoksulluk nedir, nasıl bir şeydir” sorusunun cevabı yoktur.
Birinci ve dördüncü dörtlükte ise zenginlerin halinden söz edilmiştir ama bu anlatımda da tutarsızlıklar bulunmaktadır.
Örneğin ilk dizede “Varlık içerisinde, yokluk çekenlerdeniz” sözüyle anlatılmak istenenin şiirde cevabı yoktur. Hemen ikinci dizede, birinci dizeyle hiçbir ilgisi olmayan “aç yatanları görüp, şükür edenlerdeniz” dizesi yazılmıştır. Ancak burada da aç yatanları görüp şükredenlerin kim olduğu ve niçin şükrettiği anlaşılamamaktadır. Durum böyleyken, üçüncü dizede, konuyla hiçbir ilgisi olmayan “gönül bahçelerine, güller dikenlerdeniz” cümlesi kullanılmış ve tutarsızlık artmıştır. Zira gönül bahçelerine güller diken birisinin aç yatanları görüp şükretmesi mümkün olamaz. Bu üç dize ile “Merhameti olmayan, acımasız yoksulluk” dizesi arasında da herhangi bir bağlantı görülmemektedir.
Şiiri oluşan dörtlüklerde, esas alınan tema doğrultusunda anlam ve tema bütünlüğü bulunmamaktadır.
(40)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmıştır. Doğru kullanıldığı da kabul edilebilir.
Ancak hem noktalama işareti kullanıp, hem de dizelerin ilk harflerinin büyük yazılmaması şiir tekniğine aykırıdır. Zira şiir, serbest tarzda değil hece ölçüsüyle yazılmıştır.
“Terk edip” kelimelerinin birleşik yazılması bir yazım hatasıdır.
(50)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır.
Şiirde, rüzgârın esişi veya suyun akışı gibi ahenkli bir akıcılık yoktur. Kullanılan sesler nedeniyle okuma sırasında kekemelik oluşturmaktadır.
İkinci ve üçüncü dörtlüklerde de, sıra cümleler arasında anlatım bozukluğu bulunmaktadır. Örneğin, cümlelerin akışına göre “köyümüzü terk edip” denilemez, “köyümü/zü terk ettirip” denilebilir. Yine “Vatanını bırakıp” denilemez, “vatanından ayırıp” denilebilir, “aileyi unutup” denilemez, “dostları unutturup, evladı unutturup, aileden ayırıp” denilebilir. Çünkü bunlar kendiliğinden olmamış, yoksulluğun sonucu olarak meydana gelmiştir.
Dörtlüklerin son dizesinde eşanlamlı sözcüklerin (merhameti olmayan – acımasız) farklı bir anlamı varmış gibi kullanılması da şairin dile hâkim olmadığını göstermektedir.
Dil anlaşılır durumdadır, ancak yukarıda belirtildiği gibi kullanımı hatalıdır.
(40)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 270 / 5 = 54

8 NUMARALI ŞİİR
YOK YOK YOK

Dağ başı dumanlı; kar boran, tipi, (11) /A
Tütmüyor ocağı, odun yok, gaz yok. (11) /B
Çocuklar sararmış tıpkı gül gibi, (11) /A
Ayakları çıplak, sırtta esvap yok. (11) /B

Bir iplik çekilse kırk yama düşer, (11) /X
Artık yamayacak bir yer bile yok. (11) /B
Ninecik, kurumuş bir ağaç gibi, (11) /Y
Çorap örmek ister, bir çile yün yok. (11) /B

İki çocuk bir kalemi üleşir, (11) /C
Ne çanta, ne önlük, ne de defter yok. (11) /B
Bir ekmeği altı çocuk bölüşür, (11) /C
Yanında bir kuru soğan bile yok, (11) /B

Bahçelerde yeşil otlar tükendi, (11) /D
Kar bürüdü artık, alabilen yok, (11) /B
Garibin nafakası da kesildi, (11) /D
Suya katmak için bulgur bile yok. (11) /B

Sarı kız bu kışı atlatamadı, (11) /E
Tarlayı sürmeye koca öküz yok. (11) /B
Bu iş galiba Gül Bacı’ ya kaldı (11) /E
Öküzün yerine, başka çare yok. (11) /B

Borç için satıldı emektar inek, (11) /F
Faize zor yetti, elde para yok. (11) /B
Gurbette çalışmak farz olsa gerek, (11) /F
Gayrı yapılacak başka bir şey yok. (11) /B

İşsizlik diz boyu, kimin derdine? (11) /G
Toklar yiyor, açlara bir lokma yok. (11) /B
Vay benim Türkiye’min ahvaline (11) /G
Satın beyler satın, biteceği yok! ? ... (11) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’lü hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Şiirde durak sistemi, genel olarak 6 + 5 şeklindedir. Ancak, İki çocuk bir kalemi üleşir - Garibin nafakası da kesildi - Toklar yiyor, açlara bir lokma yok - Vay benim Türkiye’min ahvaline dizelerinde durak sistemi bozulmuştur. Bu da dizelerin okunuşunu zorlaştırmaktadır.
(70)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şekil bakımından şiirin, halk şiiriyle ilgisi bulunmamaktadır. Dörtlüklerde, ayak olarak kullanılan dizeler (B) , dörtlüklerin ikinci ve dördüncü mısralarıdır. Bu yönüyle ozan geleneğinden farklıdır. Ayrıca ayak oluşturmak için yazılan dizelerde kafiye bulunmamaktadır. Bağlantı (YOK) redifiyle sağlanmaya çalışılmış ama kulak tırmalayıcı bir hal almıştır.
Dörtlüklerin 1. ve 3. dizeleri arasında olmak üzere, ilk dörtlükte zorlamayla da olsa yarım kafiye (tipi – gibi) yapılmıştır. İkinci dörtlükte kafiye ve redif bulunmamaktadır (düşer – gibi) . Üçüncü dörtlükte yarım kafiye bulunmakla birlikte (üleş – bölüş) , redif sesleri uyumsuzdur. Dördüncü dörtlükte kafiye yoktur (tüken – kesil) , uyum redifle sağlanmaya çalışılmıştır (di) . Beşinci dörtlükte kafiye oluşturulamamış, ses uyumu rediflerle sağlanmaya çalışılmıştır (dı) . Altıncı dörtlükte tam kafiye kullanılmıştır (inek – gerek) . Son dörtlükte yine kafiye yoktur, ses uyumu (ine) redifiyle sağlanmaya çalışılmıştır.
Dolayısıyla şiirde belirgin bir ahenk oluşturulamamıştır.
(30)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin tamamına hakim olan yoksulluk temasıdır. Her dörtlükte, her dizede, yoksul insanların farklı bir hali ayrıntılarla incelenmiştir.
(100)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmış ve oldukça da doğru kullanılmıştır.
“Ne çanta, ne önlük, ne de defter yok” cümlesinin imlası yanlıştır. Zira “ne… ne…” olumsuzluk bildirir, “yok” da. İki olumsuzluk cümlenin anlamını olumlu yapar. Bu durumda cümle “Çantaları da var, önlükleri de, defterleri de” anlamına gelir. Cümlenin doğrusu “Ne çanta, ne önlük, ne de defter var” biçimindedir. Ancak bu durumda da ayağın bozulması durumu oluşmaktadır.
“Gül Bacı’ ya” kelimelerinin yazılışı, eğer kadının ismi Gül Bacı ise doğrudur, Gül ise ve bacı kelimesi sevgi - saygı ifadesi olarak kullanılmışsa imla hatası söz konusudur.
(80)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır. Yoksulluğun ayrıntılarının verilmesi ve anlaşılır bir dil ve cümle yapısı kullanılması olumlu bir durum olmakla birlikte, kafiye düzeninin anlamı duraksatması ve kafiye kullanımında başarılı olunamaması, şiirin değerini düşürmektedir. Hiç kafiye kullanılmasaydı, belki de şiir daha akıcı ve daha cezp edici olabilirdi.
(50)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 330 / 5 = 66

9 NUMARALI ŞİİR
ZALİM YOKSULLUK

Doğuştan bu yana gurbet elleri (11) /A
Gezdimde bitmedi zalim yoksulluk (11) /B
Çileyle doldurdum geçen günleri (11) /A
Bezdimde bitmedi zalim yoksulluk (11) /B

Bu feleğin bilmem bize kastı ne (11) /C
Göz yaşımı döktüm aldı desti ne (11) /C
Derdimi topladım üstü üstü ne (11) /C
Dizdimde bitmedi zalim yoksulluk (11) /B

Arı çiçekten bal yapar kova na (11) /D
Garip kuş sığınır yıkık tava na (11) /D
Fakir yüreğimi attım hava na (11) /D
Ezdimde bitmedi zalim yoksulluk (11) /B

Bilmem ………………….. nasıl edecek (.) /E
Zalim bey olacak insan güdecek (11) /E
Belki böyle geldi böyle gidecek (11) /E
Sezdimde bitmedi zalim yoksulluk (11) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 11’lü hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Durak sistemi, şiirin tamamında 6 + 5 şeklindedir. Yalnızca “Arı çiçekten bal yapar kova na” dizesinde zorlama vardır.
(90)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, ozan geleneğine göre ve basitçe yazılmıştır. Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , yarım kafiye kullanılmıştır (GEZ – BEZ – DİZ – EZ – SEZ fiil kökleri) . Aynı dizelerde (- dim de bitmedi zalim yoksulluk) ek ve kelimeleri redifi oluşturmaktadır.
İlk dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri arasında kafiye yoktur, uyum redifle sağlanmaya çalışılmıştır.
İkinci dörtlükteki kafiye yapısı hatalıdır. Zira üçüncü ve dördüncü dizelerde (dest ve üst kelimeleri kök (yarım kafiye) , (ine, üne) ise rediftir. (kastı ne) ibaresinde ise (kast) kök, (ı) ek, ne ise yine kök isimdir. İki kök isimle bir ek (redif) arasında kafiye oluşturulabilir amaiki ekle bir kök arasında kafiye oluşturulamaz.
Üçüncü dörtlükte (kovan – tavan – havan) kökleri arasında zengin kafiye vardır. 8a) ekleri rediftir.
Dördüncü dörtlükteki (et – güt – git) kökleri arasında yarım kafiye oluşturulmuştur. (ecek) sesleri ise rediftir.
(80)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, yoksulluk anlatılmamış, yoksulluk hicvedilmiştir. Ancak hicvedilen yoksulluk nedeniyle oluşabilecek durumlar (Gurbete düşmek sonucu dışında) şiirde yoktur. Şair, aç mı kalmıştır, giyecek elbisesi mi yoktur, bedelini ödeyemediği için elektriği, suyu mu kesilmiştir, ayakkabısı delik olup yeni ayakkabı alamadığı için ayağı mı ıslanmaktadır, hayatını devam ettirebilmek için nelere katlanmaktadır, hiçbir şey belli değildir. Şiir, mevhum bir fakirliğe fantezi olarak söylenmiş gibidir.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü bulunmakla birlikte, bir önceki paragrafta belirttiğim gibi, ortada bir konu yoktur.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(40)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmamıştır. Ozan geleneği olduğundan eksiklik olarak değerlendirilmemiştir.
Ayağı oluşturan dizelerin ilk kelimelerinin sonundaki (de) , amma, dahi anlamına gelen bir kelimedir. Ayrı yazılması gerekirken birleştirilmiştir.
(desti ne, üstü ne, kova na, tava na, hava na) kelimeleri ise bitişik yazılması gerekirken hatalı olarak bölünmüştür.
Yine (Göz yaşımı) kelimesi birleşik kelimedir, hatalı olarak bölünmüştür.
(30)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır.
Yoksulluğun ayrıntılarının verilmemesi de, ifadelerin somutlaşmasını önlemekte, ne olduğu belli olmayan mevhum bir durum haline düşürmektedir.
İfadelerde de belirgin bir tutarsızlık ve aksaklık gözlenmektedir. Örneğin, gezmekle, bezmekle, dizmekle, ezmekle, sezmekle yoksulluğun bitmesi arasında herhangi bir sebep sonuç ilişkisi kurulamamaktadır. Yine örneğin, “Doğuştan bu yana” ifadesinde belirgin bir aksaklık söz konusudur, belki “Doğduğumdan beri” şeklinde kullanılmalıydı.
(50)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 290 / 5 = 58

10 NUMARALI ŞİİR
GARİBİM, YOKSULUM

Bir duvarın gölgesinde. (8) /A
İten garibim, yoksulum. (8) /B
Azığı yok heybesinde. (8) /A
Biten garibim, yoksulum. (8) /B

Yarım kuru ekmek payı. (8) /C
Islatır, bulursa suyu. (8) /C
Unutmuş sıcak uykuyu. (8) /C
Zaten garibim, yoksulum. (8) /B

Gece soğuk gece ayaz. (8) /D
O sıcak nedir tanımaz. (8) /D
Üstüne bir yırtık palaz. (8) /D
Atan garibim,yoksulum. (8) /B

El vursan kanar yarası. (8) /E
Cebinde yok beş parası. (8) /E
Soba diye sigarası. (8) /E
Tüten garibim,yoksulum (8) /B

Halin sordum şükür dedi. (8) /F
Fazla bir şey söylemedi. (8) /F
Etrafında köpek.kedi. (8) /F
Yatan garibim, yoksulum. (8) /B

Sormasam dert,sorsam ayıp. (8) /G
Herhalde ailesi kayıp. (9) /G
Çöplükten kâğıt toplatıp. (8) /G
Satan garibim,yoksulum. (8) /B

..... der es rüzgâr es. (.) /H
Harıl harıl uyur herkes. (8) /H
Kış gününde bir tek nefes. (8) /H
Yeten garibim, yoksulum. (8) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, 8’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Fakat altıncı dörtlükteki “Herhalde ailesi kayıp” dizesi 9 hecelidir.
Durak sistemi, genel olarak 4 + 4 olmakla birlikte, başta ayağı oluşturan dizeler olmak üzere bir çok dizede durak bulunmamaktadır.
(80)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, ozan geleneğine göre yazılmıştır. Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , yarım kafiye kullanılmıştır (İT – BİT – (ZATEN) – AT – TÜT – YAT – SAT - YET) . Aynı dizelerde (- an, - en garibim, yoksulum) ek ve kelimeleri redifi oluşturmaktadır. Redifi oluşturan eklerin ses olarak birbirine uyumsuzluğu, irticalen söyleyişte hoş karşılanırsa da, yazılı edebiyatta hata olarak kabul edilebilir.
İlk dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri arasında yarım kafiye (gölge – heybe) vardır.
İkinci dörtlükteki kafiye yapısı hatalıdır. Zira üçüncü ve dördüncü dizelerde (su ve uyku kelimeleri kök (yarım kafiye) , (yu) ise rediftir. İlk dizedeki kök ise (pay) kelimesidir, sondaki ek (ı) ses bakımından diğer eklerle de uyumsuzdur. Ekler uyumlu olsaydı yarım kafiye diyebilecektik, uyumsuzluk nedeniyle kafiye de hatalı hale gelmektedir.
Üçüncü dörtlükte tam kafiye, dördüncü dörtlükte zengin kafiye yapılmıştır.
Beşinci dörtlükte kafiye hatalıdır. (dedi, söylemedi, kedi) kelimeleri arasında, ilk iki (di) ek olduğundan kafiye oluşturulamamıştır.
Altıncı ve yedinci dörtlükte tam kafiye vardır.
(75)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin tamamına hâkim olan yoksulluk temasıdır. Her dörtlükte, her dizede, yoksul insanların farklı bir hali ayrıntılarla incelenmiştir.
(100)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmış olmakla birlikte, doğru kullanımı başarılı değildir. Bir – iki yerde nokta unutulmuş, birçok yerde virgül konulması gerekirken nokta konulmuş, bazen virgü veya noktadan sonra boşluk bırakılmamıştır.
(30)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, basit halk şiiri üslubuyla yazılmıştır. Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır. Ancak meram (bir sokak çocuğunun yaşantısı) , başarılı bir şekilde anlatılmıştır.
Dil anlaşılır biçimde kullanılmıştır.
(80)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 365 / 5 = 73

11 NUMARALI ŞİİR
TÜKENDİM

Boşaldı kadehim hayale daldım (11) /A
Bezgin dudaklara mühürdar oldum (11) /A
Yağmalandı kalbim şiryanda soldum (11) /A
Çoğaldı küllerim közde tükendim (11) /B

Doymadım seyrana pervane döndüm (11) /C
Gam vurdu bağrıma yıkıldı bendim (11) /C
Aradım ummanı divane dendim (11) /C
Aşıldı dağlarım düzde tükendim (11) /B

Efkâr yağdı bulut tütmedi ocak (11) /D
Susuz kaldı mevsim kurudu göcek (11) /D
Kararsız dalıma konmadı çiçek (11) /D
Soyuldu baharım yazda tükendim (11) /B

Eğdirdim kaşımı gülmedi yüzüm (11) /E
Sam değdi saçıma karardı gözüm (11) /E
Kurudu yaprağım dövündü özüm (11) /E
Sayıldı aylarım güzde tükendim (11) /B

Titredi mızrabım tellerim sustu (11) /F
Bozuldu düzenim makama küstü (11) /F
Yoksul günlerimin kalmadı dostu (11) /F
Yoruldu kavalım sazda tükendim (11) /B

Dağıldım dört yana yuva kurmadım (11) /G
Göçebe kuşlara adres sormadım (11) /G
Oynaştım serapla düşü yormadım (11) /G
Uzadı yollarım dizde tükendim (11) /B

Gönül sarayımda dem süremedim (11) /H
Yıkıldı dergâhım cem kuramadım (11) /H
Tavlı taylarıma gem vuramadım (11) /H
Sürüldü kervanım tozda tükendim (11) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, hatasız biçimde 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Durak sistemi, tüm dizelerde 6 + 5 olarak uygulanmıştır.
(100)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, ozan geleneğine göre yazılmıştır. Ancak, ilk dörtlüğü ile son dörtlüğü eksik gibidir. Zira ayağın, ilk dörtlükte ikinci dizede de kullanılması gerekirdi.
Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , yarım kafiye kullanılmıştır (KÖZ – DÜZ – YAZ – GÜZ – SAZ – DİZ - TOZ) . Aynı dizelerde (- DE, - DA TÜKENDİM) ek ve kelimeleri redifi oluşturmaktadır. Redifi oluşturan eklerin ses olarak birbirine uyumsuzluğu, irticalen söyleyişte hoş karşılanırsa da, yazılı edebiyatta hata olarak kabul edilebilir.
Ayağı oluşturan dizelerin başında rediflerle de olsa ses ve söyleyiş uyumu oluşturulması, söyleyişe güzellik katmıştır.
İlk dörtlükte rediflerdeki ses uyumu bozulmakla birlikte yarım kafiye vardır (DAL – OL – SOL) .
İkinci dörtlükteki kafiye yapısı hatalıdır. Zira BEND (BENT) kelimesi isim, -im iyelik ekidir. Diğer dizelerdeki DÖN fiil kökü, DE/N fiil gövdesi, -DİM ise geçmiş zaman ve şahıs ekidir.
Üçüncü dörtlükte yarım kafiye varmış gibi görünüyorsa da, Türkçede “göcek” diye bir kelime bulunmadığından kafiye yapısı hatalı gibi durmaktadır. Göcek adlı bir beldemiz olmakla birlikte, dizede anlatılan göl veya gölet benzeri bir alandır.
Dördüncü dörtlükte yarım kafiye kullanılmıştır (YÜZ – GÖZ – ÖZ) .
Beşinci dörtlükte de, ikinci dörtlükte olduğu gibi kafiye hatalıdır.
Altıncı ve yedinci dörtlüklerde yarım kafiye vardır. Ancak son dörtlükteki redif uyumsuzluğu ahenkte bozulma oluşturmaktadır.
(40)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiire, yoksulluktan ziyade genel bir hoşnutsuzluk, serzeniş duygusu, doyumsuzluk hâkimdir. Şair, aç mı kalmıştır, giyecek elbisesi mi yoktur, bedelini ödeyemediği için elektriği, suyu mu kesilmiştir, ayakkabısı delik olup yeni ayakkabı alamadığı için ayağı mı ıslanmaktadır, hayatını devam ettirebilmek için nelere katlanmaktadır, hiçbir şey belli değildir. Şiir, mevhum bir olumsuzluğa fantezi olarak söylenmiş gibidir.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü bulunmakla birlikte, bir önceki paragrafta belirttiğim gibi, ortada somut bir yoksulluk yoktur.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(30)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmamıştır. Şiir Ozan geleneğine uygun olarak da düzenlenmediği için, doğrudan hata olarak kabul edilmiştir.
Şiirde, göcek ve şiryan kelimeleri hatalıdır. Göcek kelimesinden ahenk bölümünde söz edilmiştir. Şiryan kelimesi, atardamar anlamına gelir ki, şiirde kullanılışıyla atardamar arasında herhangi bir ilgi bulunmamaktadır.
(50)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, basit halk şiiri üslubuyla yazılmıştır. Şiirde okuyucuyu cezbeden bir ifade tarzı veya imgeleme bulunmamaktadır. Kullanılan imgeler, duygularla bütünleşmiş değildir, yalnızca söz olarak şiire girmiştir.
Anlatımda, mantıksal sonuçları yanlış gelen bir şeyler hissedilmektedir. Bezgin dudaklara mühür vurulmasının anlaşılır bir nedeni olamaz, zira zaten konuşmamaktadır; küllerin çoğalması mümkün değildir; ummanı aramanın bir gayesi bulunmamaktadır, bulut efkar yağmışsa mevsim susuz kalmaz… gibi.
Dil, genel anlamıyla anlaşılır biçimde kullanılmıştır.
(55)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 275 / 5 = 55

12 NUMARALI ŞİİR
YOKSULUN ÖLÜMÜ

Dar gününde elinden tutmayacak sa devlet, (14) /A
Vicdan firar etmesin, insaf hiç şaşırmasın.. (14) /B
Bir de sahip çıkmaz sa, bel bağladığın evlat (14) /A
Allah elden ayaktan, kimseyi düşürmesin... (14) /B

Kulak veren olmadı, yoksulun avazına.. (14) /C
İki damla yaş aktı gözlerinden ağzına, (14) /C
Yutkundu, çıkmadı söz, dolandı boğazına.. (14) /C
Allah kimseyi evlat eline düşürmesin... (14) /B

Yoktu, yoksuldu, naçar, ele güne muhtaçtı.. (14) /D
Adam düşünce çaptan, karı da ele kaçtı. (14) /D
Oğlu var, kızı vardı, ama onlar da açtı, (14) /D
Allah gördüklerinden kimseyi düşürmesin... (14) /B

Adam, olan aklını sonunda yitirmişti, (14) /E
Onu öyle sahipsiz koyanlar bitirmişti.. (14) /E
Kader onu yoksullar evinde yatırmıştı (14) /E
Allah kimseyi sıcak yuvadan düşürmesin... (14) /B

Birgün köprüde yattı, birgün çıkmaz sokakta, (14) /F
Dondu yorgun bedeni, kaldığı soğuk parkta.. (14) /F
-Yoksulun biri- dendi, şimdi cesedi morgta, (14) /F
Allah vicdansızlara kimseyi düşürmesin... (14) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, hatasız biçimde 14’lü hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Durak sistemi, tüm dizelerde 7 + 7 olarak uygulanmıştır.
(100)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, halk şiiri tarzında yazılmakla birlikte daha serbest formdadır.
Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , kafiye bulunmamaktadır. Uyum (düşürmesin) redifiyle sağlanmaya çalışılmıştır. Üstelik ilk dörtlüğün ikinci dizesinde de farklı bir kelime (şaşırmasın) kullanılmıştır. Ayağın bu şekilde kullanılması hata üstüne hatadır.
İlk dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri arasında yarım kafiye kullanılmıştır (DEVLET – EVLAT)
İkinci dörtlükte de yarım kafiye vardır (avaz, ağız, boğaz) . (ına) ekleri rediftir.
Üçüncü dörtlükte (muhtaç, kaç, aç) kelimeleri arsında tam kafiye vardır. (tı) ekleri rediftir.
Dördüncü dörtlükte yarım kafiye kullanılmıştır (YİT – BİT - YAT) . Redifteki ses uyumunda eksiklik vardır.
Beşinci dörtlükte, kafiye bozulmuştur. (Morg, park, sokak) kelimeleri arasındaki uyum kulağa yöneliktir.
(30)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin tamamına hâkim olan yoksulluk temasıdır. Her dörtlükte, her dizede, yoksul insanların farklı bir hali olmasa da, yoksulluğun farklı bir sonucu anlatılmıştır.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü vardır.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(90)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kısmi hatalar olsa da, doğru biçimde kullanılmıştır. Belki aceleyle, üç nokta konulması düşünülen yerlere iki nokta konulduğu olmuştur. “Kader onu yoksullar evinde yatırmıştı” dizesinin sonuna işaret konulmaması da bir başka hatadır.
“tutmayacak sa”, “çıkmaz sa” kelimelerinde imla hatası vardır, zira şart ekleri ayrı değil birleşik yazılır.
“morgta” kelimesinin doğru yazımı da “morgda” şeklindedir.
(70)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, halk söyleyişiyle edebi söyleyiş arasında, kendine has bir üslup bulunmaktadır. İmgeler ve deyimler oldukça başarılı bir biçimde kullanılmıştır ve okuyanı ruhsal olarak etkileyecek niteliktedir.
Ancak, şöyle olsaydı daha güzel olurdu denilebilecek ifadeler de bulunmaktadır. Örneğin “Allah elden ayaktan, kimseyi düşürmesin” ifadesi “Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin” şeklinde, aslına uygun olarak kullanılabilirdi ve duraklarda herhangi bir bozulma da söz konusu olmazdı. Yahut “Allah kimseyi sıcak yuvadan düşürmesin” sözünde “düşürmesin” sözü, öncesindeki kelimelerle mütenasip değildir.
Bir başka yönden, devam eden olaylara bakıp, “bu da nasıl oldu? ” denilebilecek olaylar anlatılmakta, tutarsızlık ortaya çıkmaktadır. Örneğin adam, çocukları bakmadığı için huzurevine düşmüşken, birdenbire sokakta donarak ölmektedir. Yoksullar evinden nasıl ve niçin çıktığı belirtilmediği için, olaylar arasında kopukluk oluşmaktadır.
Dil, genel anlamıyla anlaşılır biçimde kullanılmıştır.
(80)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 370 / 5 = 74

13 NUMARALI ŞİİR
YORAR YOKSULLUK

Mademki insandır saygı duyalım (11) /A
Garibin gönlünü yorar yoksulluk (11) /B
Gelin bu soruna çare bulalım (11) /A
Fakirin belini kırar yoksulluk (11) /B

Tok açın halinden anlamıyorsa (11) /C
Yetimin hakkını çalıp yiyorsa (11) /C
Fakirlik doğuştan kader diyorsa (11) /C
Beşikten mezara sürer yoksulluk (11) /B

Kaynağımız boldur herkese yeter (11) /D
Toprağın altında servetler yatar (11) /D
Adil bölünmezse çok çabuk biter (11) /D
Ansızın kapıyı vurur yoksulluk (11) /B

Yoksulun umudu tükenir ise (11) /E
Devlete güveni hiç kalmaz ise (11) /E
Toprak yabancıya satılır ise (11) /E
Gözü olanlara yarar yoksulluk (11) /B

Gaflet uykusundan uyanmak gerek (11) /F
Yatırım istihdam en büyük erek (11) /F
Bu gidişle bir bir, boşalır terek (11) /F
Ülkemde her yanı sarar yoksulluk (11) /B

Beş şarttan biridir zekat islamda (11) /G
Böyle emredilmiş yüce kelamda (11) /G
En kolay vergidir maddi anlamda (11) /G
Hakkıyla verilse kurur yoksulluk… (11) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, hatasız biçimde 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Ölçüyü sağlamak için kelimelerde herhangi bir tahrifat yapılmamıştır.
Durak sistemi, tüm dizelerde 6 + 5 olarak uygulanmıştır.
(100)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, halk şiiri tarzında yazılmıştır. Genel değerlendirmeyle kafiye kullanımı başarısızdır.
Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , ozan geleneğine göre yarım kafiye uygulanmıştır (YOR – KIR – SÜR – VUR – YAR – SAR – KUR) . Halk şiiri dışında, kafiye ile birlikte rediflerde de ses uyumu olması şarttır. Halk şiirindeki aksine durum, şiirlerin irticalen söylenmesinden kaynaklanan bir hoşgörüdür. Yazılarak oluşturulan şiirde ise bu durum hatadır. Ayağı oluşturan rediflerde, (YOKSULLUK) kelimesi dışındaki ekler ses uyumuna sahip değildir.
İlk ve ikinci dörtlüklerde ayak dışında kafiye bulunmamaktadır. Uyum, rediflerle sağlanmaya çalışılmıştır.
Üçüncü dörtlükte (YET, YAT, BİT) kelimeleri arasında yarım kafiye vardır. Ancak redifi oluşturan eklerde ses uyumu bozulmaktadır.
Dördüncü dörtlükte de kafiye yoktur. Uyum redifle sağlanmaya çalışılmıştır.
Beşinci dörtlükte, zengin kafiye (GEREK, EREK, TEREK) , son dörtlükte de yine zengin kafiye (İSLAM, KELAM, ANLAM) kullanılmıştır.
(30)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, yoksulluktan ziyade yoksulluğun sebepleri ve yoksulluğun nasıl ortadan kaldırılabileceği anlatılmıştır. Yoksulluk nedeniyle oluşabilecek durumlar şiirde yoktur.
Şiiri oluşan dörtlüklerde anlam ve tema bütünlüğü bulunmaktadır.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(60)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, (bir adet virgül dışında) noktalama işareti kullanılmamıştır. Son dörtlükte şairin isminin geçmemesi dışında şiir Ozan geleneğine uygun olarak düzenlenmiştir. Eğer o virgül kullanılmasaydı, noktalama işareti kullanmamak şairin tarzı da olabilirdi. Bu nedenle noktalama işareti kullanılmaması, hata olarak kabul edilmiştir.
Yazım bakımından “islamda”, kelimesinin kullanımı hatalıdır, “İslam’da” şeklinde yazılması gerekirdi.
(50)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, tümüyle halk şiiri söyleyişi hâkimdir. İfadeler tümüyle düşüncelere dayanmakta, duygular işe karışmamaktadır. Bu nedenle de okuyanda, yoksullara karşı duygusal bir yakınlık veya acıma duygusu oluşturamamaktadır.
Dil, genel anlamıyla anlaşılır biçimde kullanılmıştır.
(60)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 300 / 5 = 60

14 NUMARALI ŞİİR
YOKSULLUK

Nereye gittimse hep ardım sıra, (11) / A
Yük oldu sırtıma geldi yoksulluk. (11) /B
Uğraştım didindim geçeyim kâra, (11) /A
Her yerde aradı buldu yoksulluk. (11) /B

Sıladan gurbete olmuşum sürgün, (11) /C
Gece uykum bölük gündüz tedirgin, (11) /C
Dur durak bilmedim üzgün ve yorgun, (11) /C
Rahatımı elden aldı yoksulluk. (11) /B

Ne deyim dostlarım halim sırlaştı, (11) /D
Hesap soram dedim bana hırlaştı, (11) /D
Ayrılmaz hanemde durdu yerleşti, (11) /D
Sanki ebedi kök saldı yoksulluk. (11) /B

Hem garibim hem de boynum büküldü, (11) /E
Saçlarım ağardı dişim döküldü, (11) /E
Gurbet illerinde ömrüm söküldü, (11) /E
Yıllarımı bir,bir çaldı yoksulluk. (11) /B

ŞİİRİN ÖLÇÜ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, hatasız biçimde 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Ölçüyü sağlamak maksadıyla bazı kelimelerde tahrifat yapılmıştır: NE DEYİM, SORAM.
Durak sistemi, tüm dizelerde 6 + 5 olarak uygulanmıştır.
(90)

ŞİİRİN AHENK YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiir, halk şiiri tarzında yazılmıştır. Genel değerlendirmeyle kafiye kullanımındaki başarı zayıftır.
Dörtlüklerde ayak olarak kullanılan dizelerde (B) , ozan geleneğine göre yarım kafiye uygulanmıştır (GEL – BUL – AL – SAL - ÇAL) . Halk şiiri dışında, kafiye ile birlikte rediflerde de ses uyumu olması şarttır. Halk şiirindeki aksine durum, şiirlerin irticalen söylenmesinden kaynaklanan bir hoşgörüdür. Yazılarak oluşturulan şiirde ise bu durum hatadır. Ayağı oluşturan rediflerde, (YOKSULLUK) kelimesi dışındaki ekler ses uyumuna sahip değildir.
İlk dörtlüğün birinci ve üçüncü dizeleri arasında tam, ikinci ve üçüncü dörtlükte yarım, dördüncü dörtlükte ise tam kafiye yapılmıştır. Ancak 1., 2. ve 3. dörtlüklerde şeklen kafiye bulunuyor olsa da, kullanılan kelimelerin ses yapısı nedeniyle ahenk oluşamamıştır: (ARDIM SIRA – GEÇEYİM KÂRA) , (SÜRGÜN – TEDİRGİN – YORGUN) , (SIR/LAŞTI – HIR/LAŞTI – YER/LEŞTİ)
(45)

ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirin teması, yoksulluk değil, ne olduğu belli olmayan (mevhum) bir yoksulluktan şikâyettir. Yoksulluk nedeniyle oluşabilecek durumlar şiirde yoktur.
Şiiri oluşan dörtlüklerde, işlenen (işlenmesi gereken değil) konu bakımından anlam ve tema bütünlüğü bulunmaktadır.
Şiirde, ahlaka aykırı, siyasi maksatlar güden, kişileri hedef alan bir husus bulunmamaktadır.
(40)

ŞİİRİN NOKTALAMA VE İMLA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, noktalama işareti kullanılmıştır ama yeterli şekilde kullanılmamıştır. Örneğin sıra cümleleri arasında virgül bulunmamaktadır.
Dize içinde kullanılan tek noktalama işareti (Yıllarımı bir,bir çaldı yoksulluk) de hatalıdır. Zira tekrarlanan kelimeler arasına virgül konulmaz. Konulan virgülden sonra boşluk da bırakılmamıştır.
Yazım bakımından “Ne deyim” ve “soram” kelimelerinin kullanımı hatalıdır, “soram” kelimesinin ölçüye uydurmak için kısaltıldığı kabul edilebilirse de, “Ne diyeyim” ifadesinin halk dilinde kısaltılmış hali “ne deyim” değil” “ne diyem” şeklindedir.
(40)

ŞİİRİN DİL ve ÜSLUP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Şiirde, tümüyle halk şiiri söyleyişi hâkimdir, yani özgün bir üslup oluşturulamamıştır. İfadeler olabildiğince içtendir. Ancak suyun akışı gibi bir akıcılık bulunmamaktadır.
Dil, genel anlamıyla anlaşılır biçimde kullanılmıştır.
(60)

SONUÇ OLARAK VERDİĞİM PUAN: 275 / 5 = 55

Saygılarımla
Hasan KOCABAŞ (M.KAYRA)

Esma Özan
Kayıt Tarihi : 6.3.2008 21:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


YARIŞMAYA KATILAN BÜTÜN ŞİİR YÜREKLİ DOSTLARA TEŞEKKÜR EDİYOR, KENDİLERİNİ KUTLUYORUM. SAYGILARIMLA. ESMA ÖZAN

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Muhiddin Ateş
    Muhiddin Ateş

    GÜZEL

    Cevap Yaz
  • Ali Şahin
    Ali Şahin

    'ŞİİRİN MUHTEVA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ:
    Şiirde, yoksulluk anlatılmamış, zenginler, başkalarına yardım etmeyen zenginler hicvedilmiştir. Bir de YARADAN.'

    5 NUMARALI ŞİİR için yazılan bu değerlendirme, çok zorlama bir değerlendirmedir, mazallah.

    'Dörtlüklerin sonunda tekrarlanan ve sonuna soru işareti konulan “Peki kardeş hani nerde Yaradan? ” sözü, Allah’a isyan şeklinde anlaşılmaya müsaittir.' değerlendirmesi belki kabul edilebilir.

    Peki kardeş hani nerde Yaradan?(!) şeklinde belki bir de ünlem konulmalıydı.

    Bu mısralarda Yaradandan yoksunluğun vurgusu oldukça açıktır, şiirin bütünlüğünde. En büyük yoksulluk da budur.

    Bir şair adayı olarak, diğer eleştirilerin tamamını memnuniyetle kabul edebilirken belirttiğim hususu hayli zorlama buldum.

    Teşekkür ederim.
    A.Ş.

    Cevap Yaz
  • İsmail Hakkı Naganlu
    İsmail Hakkı Naganlu

    Başarılı çalışmalar. Kutlarım.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Esma Özan