YOKSUL VE YOKSUN KÖYLÜ
Zamansız gelen yalancı baharlarda
Buluta benzeyen dallarda
Küçük toprağın
Küçük toprak evi
Umutluydu yaşamaktan.
Yaşamaktı yüzyıllar
Bu yüzyıllık ailenin
Toprak gibi çatlaktı elleri.
Günün ateşi yaklaşıyor toprağa
Toprağın terini
Islak havlu gibi sarmaladı yoksulluk
Ekinlerin boynu bükük
Yağmur ve suya hasret
Geceler düğümlenirken
Gökyüzünü kana bulayanlar
Dikildiler yoksul köylünün karşısına
Su ile yoksul köyünün arasına girdi ağa
Dünyada nasıl tüm ezenlerin yüzleri aynıysa
Ezilenlerin yüzleride aynıdır.
Nedir bu mal ve mülkün öfkeli çıkışları,
Yetmedimi sana yedi köyün tapusu.?
Mezarınamı getireceksin tapusunu
Bu ne kibir böyle..
Mal ve mülk sevgisi kadar
Birini sevdinmi veya sevildinmi
Birileri hiçmi bağışlamadı seni
Senmi birinlerini bağışlamadın
Kul hakkından ne haber.
Yücelerden yüce hiçmi tökezlemedi
Hiç düşen birini ayağa kaldırdınmı.?
En son kime hariçten kardeşim dedin.
Hiçmi gözyaşındaki tuzu,
Ekmeğin tuzu ile katık ettin.
Sen alaca karanlıkta
Gözlerini yeterince dinlendirdin.
Kendi yarattığın kör zindanında
Eti kemikten ayıran sendin.
Aklın ve kalbin,
Arasındaki mesafeler artıkça
Çorak topraklara benzeyende sendin
Bu çorak topraklardan hiçmi insanlık yeşermedi.
Sencileyeni bir döl yatağını kazır gibi attın hayatından
Senin cennettinde
Yoksul köylü cehennemi yaşadı..
Cennetinde;
Günahkarların ve itlerin varken
Öyleyse cehennemi ödünç alsak
İteklenmeden ve kakılmadan
İnsanca yaşasak biraz
belki kurtlar hep yiyecekler kuzuları
Ve hiç bir ana
Oğlunun kanlı mintanını yıkamak zorunda kalmasın.
Ey zincirler ve ezilenler..!
Efendilerin için var olmayı deneme
Kendin için yaşamayı denemeli
19 Şubat 1979
Ayancık
01 Aralık 2017
Sinop Güncelleme
Bülent Karaalioğlu
Kayıt Tarihi : 4.5.2019 02:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!