Toprak kokusu yükselir,
Taşların arasından
Nem siner duvarlara,
Çocukların çıplak ayak sesleri
Deler sessizliği.
Arnavut kaldırımlarında
Yağmurdan kalma sular,
Kirli bir gökyüzü
Neşeyi ve gülen yüzü
Küçük çukurlara yansıtır.
Kahkahalarıyla çocuklar
Sıvası dökülmüş,
Omuz omuza evler,
Tuğlalar açıkta,
Eksik kiremitler.
Meydan okurlar zamana
Ve yorgun çehreleriyle
Susarak direnirler.
Kapılar eğridir,
Menteşeler pas içinde,
Pencerede naylon örtüler
Yamalarla kaplıdır perdeler.
Plastik şişe saksılarında
Suskun fesleğenler,
Ve kurumuş sardunyalar.
Arapsaçı teller
Göklerde dolanır,
Ve rüzgârla hışırdar eski afişler.
Direklerin gölgeleridir
Taşların üzerindeki çizgiler
Gece olunca,
Yarım yamalak ışıklarıyla
Sarı lambalar yanar,
Sokağın yorgun yüzünü
Örtmeye çalışırlar.
Çay bardaklarında çınlar,
Sokağın sesleri
Teneke sobalardan
Odun kokuları yayılır.
Çamaşır ipinde giysiler,
Ellerinde örgü,
Kapı önlerinde kadınlar,
Yoksulluğu bir anlığına unutturur.
Nereden geldiği bilinmeyen
Anlamsız şuh kahkahalar.
Ağırdır fakirlik,
Gölgesi uzundur.
Borçlu ve eksik sofralarda
Hayatlar örülmüştür.
Kapı önlerinde
Sökülmüş eski ayakkabılar
Yırtık lastikler,
Sıraya dizilmişler.
Ama dayanışma
Ot gibi fışkırır taş aralarından.
Bir ekmek bölünür,
Bir bardak çay dolaşır aralarda,
Her eve uğrayan
Çocukların gülüşleri daima.
Oyuncak yoktur çoğu kez,
Ama bir teneke kutu
Arabaya dönüşür,
Bir eski top
Sokağın sevinci olur.
Bu sokak
Yoksulluğu gösterir ilk bakışta,
Acımasızca, çıplakça.
Bakmasını bilirsen eğer
Bir sıcaklık çöker kalbine.
Yıkık duvarların ardında
Paylaşılan umutlar yanar,
Bir gün daha direnilecek
Dayanılacak, bir gün daha
İnancıyla yaşarlar.
Ve işte bu yüzden
Yoksul sokaklar,
Hem zorludur hem ağır
Ama hep de sımsıcaktır
Kayıt Tarihi : 2.9.2025 17:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
YOKSUL SOKAKLAR Dar, kıvrılarak uzanan fakir mahalle sokağına adım attığınızda, önce taşların arasına sıkışmış toprak ve nem kokusu karşılar sizi. Arnavut kaldırımlarının bazıları kırık, bazıları yerinden oynamış; yağmurdan kalma küçük çukurlarda kirli su birikintileri parıldar. Çocukların çıplak ayaklarıyla bu taşların üzerinde koştururken çıkardığı tok ses, sokaktaki sessizliğe hayat katar. Sokağın iki yanına yaslanmış evler birbirine benzer: çoğu sıvası dökülmüş, bazı yerlerde tuğlaları çıplakça ortaya çıkmış, kiremitleri eksilmiş damlarla zamana meydan okumaya çalışır. Tahta kapılar eskimiş, kimi eğilmiş, kimi paslı menteşelerinden zorla tutunuyor. Pencerelerde kimi yerde naylon örtüler, kimi yerde yamalı perdeler göze çarpar. Demir parmaklıkların arasından, çiçek yerine plastik şişelerden yapılmış saksılarda sararmış fesleğenler ya da kurumuş sardunyalar boy verir. Elektrik telleri karmakarışık bir ağ gibi sokak boyunca birbirine dolanmış. Direklerin gölgeleri, gün batımında sokak taşlarına ince çizgiler bırakır. Bazı direklerde eski afişlerin solmuş kâğıtları rüzgârla hışırdar. Sokak lambaları gündüz gözüyle cansız görünür ama gece olduğunda sarımtırak ışıklarıyla sokak taşlarını loş bir örtüye bürür, köşe başlarını yarım yamalak aydınlatır. Sokağın en belirgin sesi, köşedeki teneke sobadan çıkan odun kokusuyla birleşen çay bardaklarının şıngırtısıdır. Evlerin önünde oturan kadınlar, ellerinde örgü ya da çamaşır ipine serilecek giysilerle meşgulken, gözleri bir yandan da yaramazlık yapan çocuklarındadır. Çocukların kahkahaları, mahallenin yoksulluğunu bir anlığına unutturur gibi olur. Ama yine de sokağa sinmiş ağır bir duygu vardır: yorgunluk. Çalışmaktan yıpranmış ellerin, borç içinde yaşanan günlerin, eksik sofraların izleri… Her evin kapısında ayrı bir hikâye gizlenir. Kapı önlerinde ayakkabılar değil, çoğu zaman yırtık lastikler ya da yer yer dikiş atılmış eski ayakkabılar dizilir. Fakirliğin gölgesi ağırdır burada, ama dayanışma da sokak taşlarının arasından filizlenen otlar gibi inatçıdır. Birinin evine ekmek geldiğinde, komşuya da bir dilim ayrılır. Çay, tek bardak olsa bile sırayla içilir. Çocukların oyuncakları ya yoktur ya da çöplerden yapılmıştır; teneke kutular araba olur, eski bir top bütün sokak çocuklarının ortak sevincidir. Bu sokak, ilk bakışta yoksulluğun izlerini acımasızca gösterse de biraz daha dikkatle bakıldığında insanın içinde tarifsiz bir sıcaklık bırakır. Çünkü burada, yıkık dökük duvarların ardında, paylaşılan umutların ışığı vardır. Bir gün daha yaşanacak, bir gün daha direnilecek umudun.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!