Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Üzerlik tohumundan örülmüş nazarlıkta takılı kaldı umutlarım
Kahrını fistanının eteklerine çıkınlarken anam
Canını yakarken ayağındaki yarılmış nasırı
Bilirim acısından sıkardı dişlerini
Hafta sonu eve yorgun gelen demiryolu işçisi babam…
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Zemheri akşamları yanan sobanın üzerine soyulmuş
Portakal kabuğunun kokusu odayı kaplarken
Islatırdı
Yanağından, yanağıma düşen Muhacir Ninemin gözyaşları
Ermeni zulmü ile başlayan göç hikâyesini bana anlatırken…
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Gaz lambasının titreyen ürkek ışığında
Kanaviçeye göz nuru dökerken sabırla ablam
Koskoca kırmızı bir gül işlerdi, bülbülüyle beraber
Bazen gün ortasında, bazen gün batımında
Çıkar gelirdi komşu köyden ansızın halam
Cebime koyduğu kirli, halka şekerler şu anki gibi hatırımda…
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Resim defterime çizdiğim şehirli çocuklar
Toplarken gökyüzünden yatağıma dökülen yıldızları
Kovalardım düşlerimden
Kovalardım, hayallerimi benden çalan hırsızları…
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım düşlerimi
Ben
Yoksul evlerin sıcak odalarında bıraktım gülüşlerimi…
Ereğli, 13 Eylül 2011
Yüksel Erentürk YılmazKayıt Tarihi : 22.1.2012 20:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Şiir mi, sanat mı...pöh..kimin umurunda..ben bu tasvirlerin ''emzirdiği çocuğum''
TÜM YORUMLAR (1)