/ iki unsur; biri ateş, diğeri su!
kalbin derununda biri diğerine baş kaldırır.
halbuki, her ikisini aynı yere koymak imkansızdır.
birbirine karışan iki şey; su ve ateş, biri diğerini yok eder. /
- Firdevsî -
/ unutulmuş aşklar mı vardı zamanın kaygan zemininde?
sokakların sessiz yanlarına özgü birer yitiriş miydi gidenler?
hayatın dört kollu merdivenlerinde, değil midir her yaşam
ölümün sonsuzluk ekseninde? /
-sevgili!
adınla başlıyor yitirişler, kazançlar sana mal oluyor ve hep aynı nakaratta devam ediyor şarkımız… özlemlemenin ve gidişe mal olan öznelerin nakaratında sesin… geceye hür bir haykırıştan, olası abartıdan, inşa edilmiş aşklardan ve haybeden yitirilmiş senlerden ibaret bir gülümseyişin nesnesi gözlerin.
/ ne çok iç çekişler vardı yara ve kan kokan,
karşısında durduğum onca insandan arda kalanlardan.
bir fire daha verildi bu akşam hayatlardan,
umulmaz sancılarmış meğer insanı insan olmaktan alıkoyan. /
şarkısında yitirilmiş bilinen aşklar, en onulmaz hayat birikintisinde kaybolmuş suretler tanıdım… anlatılmaz ne çok güzelliğe şahit oldum, terk edişlerle harcanan. - orantısız güç kullanımı misali, bir ego tatmininden öteye değilse de terk etmeler, şehitliğe yeter elbet yitirilen güzellikler…-
(güne seslendim bugün, sensizlikle gelen güne
hürriyet istedim tanrıdan, sana ulaşmak adına ölümle
gün misali yitip gittiler dileklerim, hep aynı türkünün sesinde
seninle başlayan o umut iklimi, artık yok gözlerinde de.)
/ bir aynanın başında pusuna gömülen can çekişmeler tanıdım,
elleriyle boğazlanan yaşamların kuytu bir köşesinde ölüme merhaba diyen hayatlar.
ne çok arbedede ayakta kalmış sevdalılar tanıdım,
(kendinin) yalnızlığında kendine yenilmekten kurtulamayanlar. /
ayrılığın meskenine lal diller eşlik eder olmuş, aşkın suretine itirazını haykıramayan, fırtınanın göbeğinde esinlenmiş bir şarkıyı mırıldanamayan diller… oradaydım, ayrılığa koşanların sonsuz iç çekişlere gömüldükleri ayrılık meskenindeydim bu akşam… hatırlanmalar mıdır insanı sarsan, hatıralar mı, ve soysuz aşklara meyil vermiş âşıklar mıdır sakıncalılar listesinde, en üstlerde yer edinenler?
(hangi dervişe musallat şimdi,
kim bilir,
yıpratacak aşklar?)
/ uzaklığın sesine hükmeder, konukseverliğine ne denir,
umut kıvılcımlarına gebe her akşam, bilinmez midir?
oraya ne derlerdi sahi, yalnızlık mıydı orası?
ey yalnızlık, artık ben de sana varım, zira sensin
artık bir yarım! /
uykuya hasret gözlerden, ölümüne yanamayanlar tanıdım, babasının… hayata pür dikkat odaklanmış, babasız piçler misali hayat eksenine salınmış hayatlar. - hoyrat bir gücenmişlik, tanrıya yalvarmak için kaldırmış ellerini, orada bir yerlerde ölümü dilemekte belli, o kaypak sensizlik… -
(çaresizlik zerk eden dillerden ve usun ediminden yoksun beyinlerden, incinmiş yağmur taneleri misali akan gözyaşları ve hep aynı sesin yitirilen halkaları akıp gidiyor, hayatın çıkar sokaklarına…)
/ bu akşam da sonların senli hali sarmışken sol yanımı
ve halkların kardeşliğine olan özlemlerim parçalamaya meyilliyken,
tüm umutlarımı
kınına küskün kılıcın edası var el değmiş küskün yarınlarımda… /
Kayıt Tarihi : 1.1.2010 14:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Teşekkürler şair, sağ olasın...
tam puan + ant.
kutluyorum güçlü kalemi..
namık cem
Çok güzeldi yüreğinize sağlık
Saygılar kaleminize
Yeni yılınız kutlu olsun, nice nice mutlu yıllara...'
Karamanlı Âşık Çağlari
TÜM YORUMLAR (10)