Usulca bir telaştır
Her yolculuğun ilk adımı
Aralanırken kapılar karanlığa
Ne ay ışığı zerdalinin
Ne de başıboş ışıklar,yok
Bir tren sesi,bir vapur düdüğü
Çınlayıp sabahın alacasında; Hadi
Bir kısa yollukla hazır edilen
Ve birkaç damlayla gözlerden süzülen
Tarifsiz bir fırtına koparken
Yüreklerin uçurumlarında
Bir acele; bir soğuk vedayla sonra
Bir buruk bakış düşürüpte ardına
Kaybolana dek kentin ücra kaldırımlarında
Bakılakalan
Bir ışık olmalıydı aralı kapılardan
Karanlığı yırtıpta sızan
Gün gibi,güneş gibi tanıdık,bildik
Bir el olmalıydı uzanıpta;
Kan gibi kardeş gibi tutuveren;
Düşerken
Aynı yüzüyle çocuklar
Ve aynı üstleriyle dünden kalan
Köşe başlarını beklerken
Erkenden
Ne kırılıp düşen uçurtmaların mavilikten
Ne de kaybolan misketlerin hüznü geçer
Tepside kalan birkaç simidin
Ya da eve eli boş dönmenin hüznünü
Yokluk;
Yüreğimden çektiğiniz hançerin
Damlayan kanı
Ve çocukların delik ceplerinden
Dökülen kum taneleri
Kimin içi sızlıyor şimdi
Şimdi kimde titriyor iki damla
Baksanıza onlara
Yürekleri de yüzleri gibi kapkara
Vurulur kapılar
Vurulur boş kazanlar ateşe
Vurulur masum yürekler kadere
Vurulur yolcuları,gurbetin
Kokusu tüten ekmeğin
Tükeneceksin sende dünya;
Yalansın
Yolların,yolculukların kadar yalan
Yoklukların kadar acı dolusun.
Kayıt Tarihi : 7.4.2007 16:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selamlar.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
TÜM YORUMLAR (1)