Yokluğun yüreğimde bir bıçak yarası gibi,
yokluğun hazin. Yokluğun hüzün ,
ve yokluğun hasret Yokluğun hicran,
gözlerim apansız gelen bir vuslat demi bekliyor.
Karanlık bir oda ve dört duvar ,
bir ben varım savunmasız,
silahsız, çaresiz ve ürkek
yokluğun yüreğimde bir kurşun yarası gibi.
Hiç bu kadar sensiz kalmamıştım,
sensizliği hiç bu kadar yakından tanımamıştım,
hiç bu kadar kendi kendime sorup cevaplamamıştım.
Yokluğun akla ziyan,
yokluğun kap kara penceresiz bir zindan.
Hıçkırıklar diziliyor boğazıma,
sitem, isyan, ah dolu sözler doluyor azıma.
Çiğneyip tükürüyorum sonra.
Gözlerimden damla damla sen süzülüyorsun. Yanaklarım ıslak,
düşüncelerim hep sende sana tutsak.
Yokluğun bir zehirli hançer gibi.
Şimdi çıkıp gelsen. Şimdi çıkıp gelsen. Bitse bu acımasız azap.
Yokluğun. Yokluğun içimi kanatıyor.
Yüreğimi yakıyor.
Ve yokluğun beni çarelerin içinde çaresiz bırakıyor
Kayıt Tarihi : 2.3.2024 14:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!