Yokluğun ve gidişin ağır geliyor. Fildişinden bir tarağı, içinde ben yaprakları sergili, su dolu gümüş bir tasa batırır ve saçlarını tararım. Beyaz tenini tinlerimi örterim Örtünmemelidir çaput parçalarıyla aşk beyazların .Boynundan parmak uçlarına kadar misk ve aşk kokularıyla ovarım bedenini.. Kıyamam. Bazen bir ipek yığınında, bazen kadife üzerinde uzanmıştır, özlemlerin gözlerini yummuştur, gitmeler.İzlerim… izlerim…. Neyi izlediğimi bilmez ki bilmeler.
Sensizliğe alıştırmalar yapıyorum aşk hocam çok ödev verdi. Örüşçük toplamalarımdan seni toplarım.Zaten neyim var ki sensiz. Senli yanlar isli ve isyana silinmez.Nasıl olsa bir gün çekip gitmenin alıştırmasını yapamadım. Aşk hocam çok kızdı… Bu kadar basit bir gitme problemi çözülemez mi ki.
Evet, bir kere bir sen güzelsin bir…Evet, iki kere iki hiçbir şeye değmez dünyanın dört günü için. Üç kere üç sen de dokuz aylıksın..Artık sorgulamıyorum sorgulanması gereken şeyleri bile. Gidilmesi gerekirse gidilecektir elbet. Kalınması gerektiğinde de kalacağını ezber etmelerdeyim. Camus, Veba adlı kitabında, Oran şehri kadın ve erkeklerinin aşk hayatlarını; ‘’Kadınlarla erkekler, ya kendilerini bir aşka kaptırıp mahvederler, ya da uzun süren ikili bir alışkanlığa kendilerini bırakırlar. Bu iki aşırılığın çoğu defa ortası yoktur. Bu da o kadar görülmedik şey değil. Başka taraflarda nasılsa Oran’da da zaman ve düşünce kıtlığından, insanlar nedenini bilmeksizin sevişmek zorundadırlar’’
Camus , haklılığımı gıdıklıyor.Kendimi yer bitirirdim öncelerine ve sonralarına Kabullenemez gidişleri dolu olmuş aşkın meyvelerini yaralıyordum. Anlam veremezdim sessiz sedasız hatta çoğu kez bir elvedadan uzak bu kaçışlara. Kabulleniyorum galiba. Belki de kabullenmelere biçare olmam gerekirdi. Zincire vurulmuş, kalbinde bir delik olan susmalar kadar susuyorum upuzun.
Alışmalı insan alıştırılmalı da.Belki alışamadığımdan belki de alışmak istemediğimden hep gitmelerde tekririm Ama alışmalısın diyor, özlem ve deha. Sen yeni gelmelere yaz,sen yeni bulmalara yaz.
Yüreğimde pır pır eden bütün duyguların fişini çekiyorum..Onsuzluğa,olasılıksız boşluklara bırakıyorum. Bırak beni diyorum bırakılmış bırakmalara …
Bu kalbimin foyasını getirsin ürkek bir ceylan.Bahar desin ki… bu gitmelerin nadasını hep yaşatma bana.Irak bir kış geçir,sıcak bir yaza Leyla ek.Ki hasat vermeli büyük yüreğin.
Bir isteğim de sana dair hayallerim kurusun biraz. Aldığım her nefesi bencilce kendim için çekeyim istiyorum iliklerime kadar.
Bölmesin kimse ah’ıyla,vahıyla, şanıyla nefeslerimi. Sonra gözlerim hep görmesin istiyorum. Yakıyorum foto- graflarını. Senin dışındaki güzellikleri –varsa- göreyim ki yeni güzelliğe anıtsal akışlar hazırlamalıyım.
Sesin melodik bir haza oruç tutuyor.İftar vakti geldi aşk bülbülü ezan okudu,iftar topu patladı,herkes açtı orucunu bense senin tokluğunda mı yokluğundan mı bir şeyler yemek ve de yaşamak istemiyorum.
Nimettensin, nimettensin! İnan bana sevgilim inan,Baharıma har, kışıma ışı,yazıma yaz, sazıma söz.Ve soframda en eski yemiş.Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Ya da alışmalıyım sensizliğe. Evet,artık gidebilirsin çözdüm sensizliğin şifrelerini.Hatta kısa bir deneme bile yaptım şimdi sensiz ve de mutlu ile mutsuzun arasında ne mutlu bana. Bekliyor seni.Bitip tükenmeyen uykular ve rüyalar gibi.Arkandaki o ürkek çocuk hayaleti
Ne olur usulca göğsüme bıraksan sıcak halini, ya da gel de öle bir resim çekelim onu koyayım her gece yatarken.
Dönmeme ihtimalin aklıma ihtilal getirmeler getirdi.. Geldiğinde hiç üzmeyecektim,serzenişte bulunmayacaktım, terk edilme kalıplarını çözecektim.Failatün failatün failatün ne olur gelin.... ''ısıt beni, ısıt nefesinle... bak nemlendikçe liflerim senin ısınla, sana ne masallar anlatacağım,binbir ünlem sevilerimde.''Hû'' diye inledi ney... ve bekledi vakur bir edayla... Kamışlıktan ve sensizlikten bir pınar aktı yarama.Yaram yare ıslaktır her dem. Ki seni unutamamak adına toparlanıyorum bilesin gayrı.
Gözlerimi sımsıkı kapattım.Göğü kapattım, yıldızları kovdum aydınlık ve güzellerle dolu dünyamdam.Zifiri karanlık olmalıyım ki sensizlik o kadar kara mı, ara mı bileyim.
Kulaklarımı duymayacak kadar sağır edebilirsem ki kalbimi söküp mendiline sararsam, nefesimi ah nefesimi sonsuza kadar kesebilirsem, ezberlediğim tek senli türküyle ve dinlediğim bütün şarkıları ve sana dair bütün görüntüleri zihnimle birlikte sonsuzluğa sırra kadem eylersem bir de seni arzulayan benbeyaz tenini de bu bedenden çıkartıp atabilirsem seni de gidişini de belki gelişini; hatta benden yeninden dirilişine de unutabilirim.
Tabi ben diye bir şey kalırsa geriye,beriye senden bir öte aşkın seferine…
Kayıt Tarihi : 8.1.2009 10:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Üstat, kalemini konuşturmuş, geriye aşk ödevlerini zamanında yapmak kalmış.
Kaleminize sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)