Erken iner köylere akşamın külden rengi
Karanlığa karışan köpek sesleriyle örselenir ahengi
Kuşlar toprak damların is ve dumanlı çatılarına tünerler
En huzurlu sessizliktir iğde kokulu evlerdeki uykuların hazzı
Devrilmiş kütükler yanar ocakta
Ve umutlara sarılır aşk kanamalı düşlerin koynunda…
Dağ rüzgârları doldurdum özlemin heybelerine
Seni düşünüşlerin terli mintanlarıyla
Bedenimin yamaçlarına ağan özgür kuşlar gibiydim
Kekre sevinçlerimin eskitilememiş günleriydi dolaştığım
Anların yelesine sarılan sahipsiz bir yılkıydım
Yankıma tutunup geçmişe götürdü beni kuşlar
Ve ben o anlarda aşkın asasıydım…
Kök sarılmış ayaza, gövde yoldaş olmuş nicedir buzla
Toprakta tedirgin bir sarılış öznesi, rüzgâr oynaşıyor yaprakla
Çok uzaklarda bir kadının bakışları var ruhumda
Dolaşırken yürek yangınlarımın raylarında
Hıçkırık travmasıymış aşk nicedir karabasan rüyalarımda…
Güneşin şefkatiyle çiçeğe durmuş can erik
Dalda arılar polen avında
Kılı kırk yararak meyveye duracak hayat
Dudakta aşk, ruhta sevda, an mevsimleri soymakta
Bulut yangın çeviriyor toprağın özüne
Yasal sarılışlarla özlemin tohumlarını avuçlarken aşk yatakta…
Dağlar aşarak, yollar aşırarak sana gelmek
Yorgun döşekler atmak istiyorum yufka kokulu köylerde gönlüme
Rüzgâr yaşam sevinçleri sunuyor tüm canlılara
Ruhlarda muhteşem bir açlık
Aşkın kırık ışıklarını dolduruyorum heybeme
Ömrümün ışıklı ovalarında yokluğun kaygılı bir yalnızlık…
(9/14/2013)
Selahattin YetginKayıt Tarihi : 14.9.2013 17:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)