Yokluğun;
Onu, Sen bana sor! Anlatayım,
Anlatayım; En asi cümlelerle...
Anlatayım; En yaralı sözlerle...
Şairin kalemi kırık,
Zihni boş olsa da bu sevdadan yana,
Anlatayım; Haykırarak sonsuz boşluklara...
Anlatayım; Bir an bile aldırmadan gözyaşlarıma...
Yokluğun;
Onu sen bilmezsin, bilemezsin.
Anlayamaz, yaşayamazsın.
Sen, ona bir an bile dayanamazsın!
Sen, Ben olamazsın.
Yokluğun;
Son sözünle herşeyi bitirdiğin gün.
Aşk dolu gözlerini yitirdiğin gün.
Kan kokan ellerinle öldürdüğün gün.
Hiç dokunamadığım,
Göğsüme alıp ısıtamadığım,
Buz kesen ellerini alıp gittiğin gün
Senin gittiğin, benim bittiğim gün.
Yokluğun;
Bir başlangıç ve bir son.
O günden sonradır;
Bahçemde yetim bir kedinin hazin ağlayışları.
Çatımda deli rüzgarın nefretli haykırışları.
Penceremde aşık yağmurun gözümden akışları...
Meğer hiç kimse ölmüyormuş,
Güneş batmıyor, kış uğramıyormuş bu şehre
Sen buradayken, yanımdayken.
O günden sonradır;
Kerem'in Aslı'sını Çölde kaybedişi,
Mecnu'un Leyla'sına ölüp ölüp dirilişi,
Aşkın ve sevginin gurura yenilişi...
O güne denk gelir;
Kardelenlerin çiçeklerini kar altında bırakışı,
Ağaçların yaz ortasında çırılçıplak kalışı,
Güneşin utanarak karanlığa kaçışı...
O güne denk gelir;
Çaresizliğin ümitsiz çırpınışı,
Yalnızlığın hüzünlü soğuk kışı,
Bir erkeğin ilk gözyaşı...
Yokluğun;
Sonbaharda dalından düşen yaprak,
Çöl güneşi altında kavrulan toprak...
Yokluğun;
Bir trenin cam kenarında ağlayan yürek,
Bir annenin kucağında can veren bebek...
Yokluğun;
Kanlı bir savaşın katledilmiş malup çocuğu,
Kör kılıcın ucunda merhametin yokluğu...
Yokluğun;
Onu, Sen bilmezsin, bilemezsin.
Anlayamaz, yaşayamazsın.
Sen, ona bir an bile dayanamazsın.
Sen, Ben olamazsın.
Yokluğun;
Karabasan gecelerin korkunç kabusu,
Dipsiz uçurumların dikenli yokuşu...
Yokluğun;
Sabrın sınandığı, tahammülün harcandığı,
Ölümün kız kardeşi, yaşamın sonlandığı...
Yokluğun;
Terkedilmiş, yıkık dökük, harabe bir şehir,
Günah kusan yatakları kana bulayan nehir...
Yokluğun! ... Yokluğun! ...
Bir Şizofren, Bir Veba, Bir Tümör...
Şifasız zehir.
Yokluğun;
Onu, sen bana sor! Anlatayım,
Anlatayım;
İdam sehpasında bir mahkumun sözüyle.
Anlatayım;
Yokluğunla yok olan bir ölünün diliyle.
Yokluğun;
Onu, Sen bilmezsin, bilemezsin.
Anlayamaz, yaşayamazsın.
Sen, ona bir an bile dayanamazsın!
Sen, Ben olamazsın.
Yokluğun! ... Yokluğun! ...
Bir başlangıç ve bir son.
Kayıt Tarihi : 6.1.2010 00:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!