Kapadokya!
Nazlı Gelin!
Sen yaşmağını çek, yüzünde dursun
Ben gözlerine bakıp iç çekeyim
Yıllanmış özlemimle yine gelip
Kapından huzur dileneyim…
Gözlerinle gül yine
Sözlerin kalsın yüreğinde
Gelinim!
Kapadokya!
Daha dün gibidir tanışıklığımız
Ve eline dokunamadan ayrılığımız…
Çocuklara anlatamadığımız
Hazin bir hikâyemiz var
Yılların gölgesiyle dindiriyorum hislerimi,
Bir göz kırpımlık mesafelerimi
Tutup dağların ardına koyuyorum
Kapadokya!
Yokluğuna dayanabilmenin
Türlü türlü yollarını arıyorum…
Kuşlar yolluyorum evinin çatısına konan…
Bu uğurda tüm göçmen kuşları
İnan ki
Ben besliyorum!
Zorunlu olarak dâhil olamadığım kaderinin
Zorunlu olarak, hüngürtüler içinde, kenarından
Sıyrılıp
Düşüyorum…
Ellerimle yokluyorum her gün hislerimi
Sular seller gibi akıp çağlıyorum hasretinden
Bir umut olsaydı bir kez görebilmek adına
Seni görebilmek adına
Keşke bir ümidimim olsaydı
Bir kez daha
Kapadokya!
Nazlı Gelin!
Ayıplarımı örtmek için
Açtığın o kapıda
Yüreğimi bırakıp geldim…
Damarlarımı sana açık bırakıp geldim!
Her rüzgâr estiğinde nasıl üşüdüğümü bilemezsin…
Her rüzgârda aldığım kokunu ciğerime nasıl çektiğimi…
Bilemezsin Nazlı Gelin!
Kaç asır doldurdum zaman tünelinde
Kaç kez tırnaklarımdan oldum!
Kaç kez yutkundum adını tam da söyleyecekken
Kaç kez öldüm, kaç kez dirildim!
Kapadokya!
Nasıl dirilttim tek tek hislerimi
Bilmem artık hangi cehennemin dibi
Bu saatten sonra paklar beni?
Nazlı Gelin!
Bir ümidim olsaydı keşke
Seni bulabilmek adına
Ve senin adına
Kesilecek kurbanlarım var…
Ayıplarsın diye korkuyorum hislerimi
Gömüyorum her Allah’ın günü tutup her birini
Her sabah arsız bir yaban otu gibi
Tırpanlıyorum enselerinden yine bir bir
Savuruyorum köksüz kalan yerlerimi
Sen rahat uyuyasın diye
Susturuyorum çakal çakal öten yerlerimi
Kapadokya!
Huzurundan dileniyorum gün ve gecelerimi…
Şimdi sevecek olsan, cennetle müjdelenmiş gibi,
Melekler gibi kanatlanıp
Yedi kat yerin dibini
Yedi kat göğün şeridini
Aşıp gelirim yemin olsun!
Gel gör ki bordoya durmuş hüznümün rengini
Hangi cehennemin dibine soksam, bilmiyorum…
Hangi şeytanla çarpışsam da rahatlasam
Kapadokya!
Hiç bilmiyorum…
Bahçelere ekip biçtiğim şu öksüz hislerimi
Hangi bahçıvana teslim edip
Yollarına düşsem…
Gelsem…
Bir kez daha o yaşmağın üzerinden
Gözlerinle bana gülsen
Nazlı Gelin…
Gelinlerin Nazlısı,
Beyaz Çiçek…
Öfkelendikçe öfkeleniyorum kendime
Ve kaderin olabilecek tüm dönemeçlerine
Haricinde kaldığım tüm zaman dilimlerine
Öfkeleniyorum Kapadokya!
Öfkem, uzanıyor dilsiz bir köle gibi dizlerime
Yüzüm akıyor, tutamıyorum, yaşlarımla birlikte
Hangi akıla hizmet bulmuşken bıraktım seni?
Hangi akıla hizmet çekip de almadım ondan seni?
Nevşehir kızı!
Duvağı yaşmaktan kalbimdeki sızı!
Kapadokya!
Gelinlerin nazlısı beyaz çiçek!
Benim kadar sevebilseydi şayet
Yokluğunda Tanrı bile ağlardı…
Kayıt Tarihi : 15.10.2009 23:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Elçin Öztürkoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/10/15/yoklugun-209.jpg)
Yokluğunda Tanrı bile ağlardı…
Bu okunası dizelerden dolayı tebrik ederim Elçin hanım saygılar selam ile
Yaşamınızda mutluluklar diliyorum
Ve 'Şair Ahmet Ayaz' grubuna üye olmanızı bekliyorum.
Ahmet Ayaz
TÜM YORUMLAR (2)