Saat gece yarısı.
Herkes derin bir bir uykuda.
Her taraf karanlık ve ıssız.
Bir ben uyanığım, bir de yanan soba.
Yanan odunların ışığı tavana yansıyor.
Tavandaki ışıklar koşar gibi hiç durmadan hareket ediyor.
Bu hareketler odunların ateşten kaçışını mı,
Yoksa onların dansını mı anlatıyor?
Belki de odunlar dans ediyor.
Danslarının adı ''yok oluş'' dansı.
Sessizliği bozan sobadan gelen çıtırtılar.
Bu çıtırtılar, odunların yanarken ağladıklarını mı
yoksa şarkılarını mı anlatıyor?
Çünkü ateş onları yakalamış.
Belki de odunların çıtırtısı
Onların söyledikleri bir çeşit şarkıdır.
Şarkılarının adı ''yok oluş'' şarkısı...
Bu şarkı ve dansın sonunda
Onlardan geriye bir avuç kül kalıyor.
Vakti ne zamandır bilinmez ama
Bir gün mutlaka her insan
''yok oluş'' dansını edip şarkısını mırıldanacak.
Ateşten kaçışları onların dansı,
Ağlamaları onların şarkıları olacak.
Boşlukta kaybolan çığlıkları,
Ateşle tutuşan saçlarının sesine karışacak.
Onlardan da geriye bir avuç kül mü kalacak? ! ...
Kayıt Tarihi : 11.5.2015 14:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!