Her gün gayet süratle, Yaşlanıyor bedenim,
Giden gençlik dönmüyor, yok mu çare ey hekim?
Sen uzmansın de hele; Niye dönmez gidenim?
Varsa şayet bir ilaç; ver naçar’a ey hekim?
Ruhumda benim ağrım, vurma iğne koluma!
Kalbim; ”ebed, ebed! ”der. Koyma engel yoluma!
Çare değil o, haplar, yığma sağım, soluma!
Sonsuzluğu kazanmak; bil tek çare ey hekim!
Sevdiklerim göçüyor, beşer, onar bu ilden!
Her dostumun ardından, ah, vah akar hep dilden!
Madem uzman kişisin; kurtar beni şu halden!
Binler türlü emlerin, olmaz çare ey hekim!
Neyle aşsam bilmem ki, gamdan mamul dağları!
Nasıl koysam geride; çağ atlayan(!) çağları?
Emellerim amale, olur ayak bağları!
Versen özel bir tılsım, gitsem yâre ey hekim!
Sunma bana dünyayı, ilaç diye durmadan!
Verme sakın zehir’i, bir lokmana sormadan!
Hubb-u dünya beşeri; eder yalnız bir nadan!
Nur isteyen şu kalbi, atma nar’a ey hekim!
Asla sende olamaz, onca derdin dermanı!
Tek tiryakım var benim, oda; Hakkın fermanı.
Onaylamaz baştabip, ona lakayt durmanı!
Uy fermanda ne varsa, düşme dara ey hekim!
Cihat ŞAHİN
16.07.2010-İZMİR
Kayıt Tarihi : 16.7.2010 16:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!