Yoğun bakım odalarını bilirsiniz. Görmüşlüğünüz olmasa da duymuşluğunuz, anlatılanları dinlemişliğiniz vardır. Burası İstanbulun en büyük hastanelerinden birisinin kardiyoloji yoğun bakım odası. Odadaki tüm yatakların yanı sıra sedyelerde yatan hastalar da var. Herkes bir yandan kendi acısı ile boğuşurken bir diğer yandan da yanındaki yöresindeki hastalara acımakla meşgul. Birçoğunda oksijen tüpü bağlı. Hemen hemen herkese irili ufaklı şişelerle sıvılar enjekte edilmekte. Her birisinin uygunlu uygunsuz yerlerinden inceli kalınlı hortumlar sarkmakta.
Yan yatağa yeni gelen hastanın durumu da bu anlattığımdan pek farklı değil. Oksijen maskesinin altındaki dudakları ile hiç durmadan hemşirelere yalvarışını duyunca başınızı ona çevirip dikkatle kulak kabarttığınız anda kendi derdinizi unutmanız çok doğal.
Bu yeni hasta öyle içten öyle telaşlı yalvarıyor ki. “Lütfen” diyor. “Lütfen sadece bir tek dakika… Hatta dakika bile sürmeyecek söz veriyorum. Sadece birkaç saniye. Lütfen… lütfen…”
“Aman beyefendi yoğun bakım odası burası, burada kesinlikle yasak” diyor hemşire ama adamcağızın hemşireyi ikna etmesi şart. “Bakın” diyor. “Bakın, bana başka hiçbir şey yapmayın. Burada başıma ne gelecekse gelsin. Ama lütfen... Lütfen... Sadece birkaç saniye için bana bir telefon verin.”
“Beyefendi lütfen, bakın kriz geçiriyorsunuz. Telefonla konuşamazsınız.”
“Geçireyim önemli değil. Siz telefonu vermezseniz ben zaten iyileşmem. Lütfen... Lütfen sadece bir tek yeri arayacağım ve sadece birkaç saniye.”
Zavallı hemşire çaresiz, soluna sağına bakıp başına bir felaket gelmemesine dua ederek cep telefonunu hastaya uzatır uzatmaz yakalanma riskini göze alamamış olacak ki hemen odadan dışarı çıkıyor. Onun çıkması ile kriz haklindeki atmışlık hastanın yaşından hiç de beklenmeyecek bir marifetle tuşlara dokunması bir oluyor ve hiç nefes almadan “BEN KALP KRİZİ GEÇİRDİM. MERAK ETME. DURURMUM GAYET İYİ BENİ SAKIN BENİM TELEFONUMDAN ARAMA” diyerek telefonu kapatışını odadaki tanık hastalar ağızları açık dinlerlerken katıla katıla gülmek istiyorlar ama her birinin bir yerinden sarkan hortumlar bu kahkahalara izin vermiyor.
Bizim zampara hasta artık rahatlıkla anjiyo masasına yatmaya hazır olduğunu güzel hemşireye söylemeye hazırlanırken belki de bekleme salonunda bir kadın aldatılmayı es geçip “ALDATMAK” isimli bir kitabın sayfalarını çeviriyor.
Kayıt Tarihi : 14.10.2011 23:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Birebir yaşanmış bir anıdır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!