Yitmiş Erginliğimden Bana Ne?

Cumali Cumalioğlu
81

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yitmiş Erginliğimden Bana Ne?

-Eski polis, yeni emekçi İSKENDER ÖZER'e-

En kurak damarından kıraç bozkırın
ağrılı özsuyla besledim fidelerimi
ömrün ilkyazını aştım çoktandır
yapraklarıma tırmanan özsuyla

uyumak bir çocukla
uyumak kucak kucağa
uyumak nefes nefese, tentene
şöyle dursun
kanayan yüreğimin ninnisiyle
uyutamadım, sevemedim doyasıya
ağladığında emziğini koyamadım ağzına.

Orta yaşlı bir çınar değilim ama
ağrıdan acıdan neyse payıma düşen
değil, üç-dört kat fazlasını aldımsa da
ekmeğimden, erkekliğimden geçemem

yürümek bir kızla
yürümek yanyana
yürümek elele, kolkola
şöyle dursun
gözlerimden dökülen misketlerle
oynamadım doyasıya
topaç çevirmedim.

Bana ne yitmiş erginliğimden
oynamadığım misketlerden
serenadlı aşklardan, ayla güneşten
gençlikten, gözyaşından bana ne

kucaklamak
koklamak
sevmek bebemi
şöyle dursun
zincire vurulmuş cinselliğim
sevme gücüm gaspedilmiş
çürütülmüş tomurcuklarım

yıllardır acım ve özlem doluyum
ekmeğe, yar koynuna, çocuk sevgisine
susamışım, tutuşmuş yüreğim
doğmamış bebelerime yanarım.

Cumali CUMALİOĞLU
17.10.1984-İST.

Cumali Cumalioğlu
Kayıt Tarihi : 16.1.2008 01:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ŞİMDİ KİM DAHA ONURLU ya da YİTMİŞ ERGİNLİĞİMDEN BANA NE? üzerine; Dün gece biraz şiir okumak için şiir sitelerine baktım. Bir dostuma,saygıdeğer bir ağabeyime yazdığım Yitmiş erginliğimden bana ne? Şiirimi okuyayım dedim.Okuyup sonuna geldiğimde “1 yorum” ibaresi gördüm. Açtım. Yorum değil, hakaret! Sözcüklerin anlamını bile bilmeyen bir arkadaştan hoş olmayan bir eleştiri yazılmış. Bunun üzerine kendimi bu açıklamayı yapmaya zorunlu gördüm. Her yazdığım şiirdeki sözcüklerin anlamını tek tek veremem. Bu mümkün değil. Böyle okurlar lütfen yanlarında bir Türk Dil Kurumu sözlüğü veya öztürkçe bir sözlük bulundursunlar. Hasan Ali takma adlı, sözcükleri pervasızca sarf eden bu arkadaş, öyle sanıyorum ki on yaşlarında bir çocuktur. Yani oğlum yaşında bir çocuk. Dinle çocuğum “benlik” kişiliğin en baskın yanıdır ki, bu anlamda benliği reddederim. Bence önemli olan benlikten kurtulup “biz” diyebilmektir. Eğer ahlak anlamında kullanmışsan o zaten sende yok. Saygısız birinde ahlak olur mu? “ergenlik” ise insanın çocukluktan kurtulup gençliğe geçme dönemidir. Yani benlikle ergenliğin birbirleriyle hiçbir ilişkisi yoktur. Ergenlik dönemindeki kıza ergen, erkeğe ergin denir. Dinle çocuğum, o şiirde kullanılan her sözcüğün anlamının düşünüldüğünden hiç şüphen olmasın. Sen sözcüklerin anlamını bile bilmezken neden insanlara hakaret boyutunda sözler sarf ediyorsun? Evet çocuğum o benlik dediğin şey eğer kişilikle ilgiliyse o henüz sende oluşmamış! Sen sözcüklerin anlamını bile bilmezken o şiirde söylenmek isteneni nasıl anlayabilirsin ki, neden bu beni aşar deyip bir kenarda oturmadın ki? Evet çocuğum o sözcüklerin anlamını bilmediğin gibi o şiirin kime, ne için, hangi koşullarda yazıldığını da bilemezsin. Bu kadarcık dil bilginle o şiiri zaten, asla çözemezsin. Saygısızlık yapmaktaki çabayı biraz Türk dili öğrenmekte harcamış olsaydın, saygısızlık da yapmazdın, bu şiiri de çözerdin. Bir profesörün iki şiirim için sayfalar dolusu bir makale yazdığını biliyor musun? Bu şiirlerim “Akarsuya Tutku” ve senin adını bile beğenmediğin “Yitmiş Erginliğimden Bana Ne? ” şiiriydi. Şimdi sana biraz şiiri anlatayım. Kim, henüz aşk, sevda gibi güzel duygular için geç denmeyecek bir yaşta, hangi sebeple; bir anda, birdenbire bu güzel duyguları reddeder? Tabii ki bu sebebi düşünmek çocukların değil, ancak akıllı kişilerin işidir. Bu şiir çok sevdiğim, saygıdeğer bir arkadaşımın yaşamındaki çok önemli bir kesiti anlatıyor. Önemli bir karar verme aşamasındaki ruh halini, üzüntüsünü, bir anda isyancı bir tavırla aşkı, sevdayı reddedişini (serenadlı aşklardan, ayla güneşten gençlikten, gözyaşından bana ne) anlatıyor. Çocuklarının olmayacağının acısını (kucaklamak koklamak sevmek bebemi şöyle dursun gözlerimden dökülen misketlerle oynamadım) anlatıyor. Yirmisekiz yaşlarında olduğunu düşün. Bir kızı çok seviyorsun. Kız evlilik hazırlıkları yapıyor. Ama senin kimseye söyleyemediğin bir sorunun var. Gördüğün işkence sonucu çocuğun olmayacağını bildiren bir rapor veriyorlar eline (çürütülmüş tomurcuklarım) . Sen bu aşamada ne yapardın? Sevdiğin kişinin seni terk edeceği acısı bir yana, asla evlenemeyecek misin? Ömrünce çocuk özlemini, başkalarının çocuklarını severek mi gidereceksin? İşte bu aşamada oturup geçmiş yıllarına mı üzülürdün (Yitmiş Erginliğimden Bana Ne?) yoksa doğmayacak, sevemeyeceğin çocuklarına mı üzülürdün? (doğmamış bebelerime yanarım) . Bu şiir böyle bir gerçekliği yaşamış olan bir arkadaşıma yazılmıştır. Çok şey biliyorsan anlat da öğrenelim. Yıkıcı olma, yapıcı ol çocuğum! Ve bu şiiri bir kez daha oku. Beyefendi(!) şimdi söyle, ben mi herşeyimi kaybettim? Onurunu namusunu kaybetmek gibi bir söz sarf etmişsin. Şimdi hangimiz daha onurluyuz, anladın mı çocuğum? Baba olamayacak bir kişinin acısını anlatan ozan mı, sözcüklerin anlamını bilmeyen, onları uluorta kullanan, belki de çocukça bir tavırla, bilmeden insanlara hakaret eden bir densiz mi daha onurlu? Senin dilinde ya da çevrende benlik: ahlak, cibiliyet, nefis, namus anlamında kullanılıyor ise bu günden sonra bir daha hiç kimseye benliğini yitirmek sözünü kullanmayacağını umuyorum. Şimdi, sana hakaret davası açmak yerine, çok okumanı, Türkçe öğrenmeni tavsiye ederek, ozanca bir hoşgörüyle gözlerinden öpüyorum. Cumali Cumalioğlu 27.11.2007-MLT. Şiirin tamamı aşağıdadır. YİTMİŞ ERGİNLİĞİMDEN BANA NE? -Eski polis, yeni emekçi İSKENDER ÖZER'e- En kurak damarından kıraç bozkırın ağrılı özsuyla besledim fidelerimi ömrün ilkyazını aştım çoktandır yapraklarıma tırmanan özsuyla uyumak bir çocukla uyumak kucak kucağa uyumak nefes nefese, tentene şöyle dursun kanayan yüreğimin ninnisiyle uyutamadım, sevemedim doyasıya ağladığında emziğini koyamadım ağzına. Orta yaşlı bir çınar değilim ama ağrıdan acıdan neyse payıma düşen değil, üç-dört kat fazlasını aldımsa da ekmeğimden, erkekliğimden geçemem yürümek bir kızla yürümek yanyana yürümek elele, kolkola şöyle dursun gözlerimden dökülen misketlerle oynamadım doyasıya topaç çevirmedim. Bana ne yitmiş erginliğimden oynamadığım misketlerden serenadlı aşklardan, ayla güneşten gençlikten, gözyaşından bana ne kucaklamak koklamak sevmek bebemi şöyle dursun zincire vurulmuş cinselliğim sevme gücüm gasp edilmiş çürütülmüş tomurcuklarım yıllardır acım ve özlem doluyum ekmeğe, yar koynuna, çocuk sevgisine susamışım, tutuşmuş yüreğim doğmamış bebelerime yanarım. Cumali Cumalioğlu 17.10.1984-İST.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cumali Cumalioğlu