Bilinmiyor.
Kesik parmaklar tutuyor kurşundan kalemi
Ve yazıyor, yalın ayaklarla kaltroplar ekilmiş bir tarlada yürüyen,
Sırtında omuzlarını parçalayan hayatın yükü,
Namutenahi kederi taşıyan birini yazıyor kesik parmaklar.
Kasvetle yoğrulmuş bu dünyaya inat,
Omuzlarında bacaklarını titreten yüküne inat hâlâ ayakta.
Zifiri karanlığını aydınlatan şey, keşke...
Deklanşör ışıkları olsa.
Yıldırımlar çakıyor ardı ardına.
Ve tan yeri ağarıp, güneş dağların arasından,
Sırma saçlarını gencecik bir delikanlının yüzünde şehvetle gezdiriyormuş edasıyla, kadim tepeler üstünde yükseliyor.
Kupkuru ölüm kokan geceler yetmezmişcesine,
Toprak evvelki gibi bereketli değil,
Sular katran gibi kapkara akıyor.
Çünkü, nefretle sürülüyor toprağımız
Ve suyumuz umutsuzluk yatağından akarken kara katrana boyanıyor
Ellerinde bakırdan baltalarıyla cellatlar
Hayallerimizi doğruyor ve yırtık ceplerimizdeki son inanç zerrelerini bizden çekip alıyorlar.
Oysa keskin bakışlı delikanlılarımız,
İnci gülüşleriyle güzel kızlarımız
Bereketli toprakların, taptaze suların
Sarı güneşin, MAVİ gökyüzünün
Yegâne sahipleri olarak ferah sabahlara uyanmayı hak ediyor.
İşte alıkonulan haklar içindir
cırtlak sesle okunan,
kesik parmaklarla yazılmış bu şiir.
Kayıt Tarihi : 12.1.2025 21:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!