tutkun a...
Kanımı tersine akıtan gurur
Eğince başımı seni görmedim
Çileye yatırdı nazlı canımı
Sormadım yâr seni, gel istersen vur
Sen yüce gönüllüm sen ki hep sustun
Bükerek boynunu kendine estin
Postun içindeki ipleri kestin
Sökülen ömrüne yama dikerek...
Siyah bir geceye dikilen güldün
Yaprağında giz aşk, kim der ki hata
Günahın şahıdır sevda, etme âh
Hayata tebessüm, özüme nurdun
Yitirdim desen de,gözlerime bak
Gözünden gözüme akanı gördüm
Dudak titrer, dilin sırrına erdim
Kusurum olsa da, sevdin özünden
Refika Doğan-Antalya 2010
Refika DoğanKayıt Tarihi : 28.2.2010 07:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gülce Çaprazlama: 1-Hece şiirimizde kafiyenin yönlendirici, çoğu kere kısıtlayıcı etkisinin azaltılmasını amaçlayan bir şiir türüdür. Kafiyelerin bir dörtlük içinde ÇAPRAZLAMA olarak yerleştirilmesi ile meydana gelen bir şiir türüdür. 2-Kafiye dizilişi şöyledir. a-------- (mısranın başında) --------b (mısranın sonunda) --------a (mısranın sonunda) b-------- (mısranın başında) x --------c (mısranın sonunda) d-------- (mısranın başında) c-------- (mısranın başında) --------d (mısranın sonunda) Diğer kıtalar bunların(bu iki kıtanın) tekrarı şeklindedir. 3-Şiir tarihimizde çok önceleri kafiye mısra başında idi, sonra mısra ortasına alındı; İslâmiyet'i kabulümüzden sonra mısra sonlarına alınmıştır. Şairin, kafiye kıskacında sığ - verimsiz duruma düşmemesi için çaprazlama olarak kafiyeler yerleştirilmiştir. Yukarıdaki kafiye dizilişinin dışında kafiyeler değişik şekilde de çapraz olarak yerleştirilebilirler, bu, tamamen şairin isteğine kalmıştır. 4-Genellikle 7+7=14 Heceli-kalıplı şiirlerde kullanılırsa da, 6+5=11 dahil diğer ölçü-kalıplarda da kullanılarak veya beşlik, altılık mısralardan oluşan şiirlerde ve de gene 'çaprazına yerleştirilmiş' kafiyelerle değişik ÇAPRAZLAMA örnekleri verilebilir, şiirler yazılabilir. Önemli olan kafiye kıskacından şairin ve şiirin kurtarılarak, yeni nefes alanı ve şekli ortaya konulmasıdır.Serbest şiirde yapılan 'Çaprazına Serbest' adı ile anılır. Öneren Mustafa CEYLAN'dır. Saygılarımızla... GÜLCE EDEBÎ TOPLULUĞU

Zıtlıklarında bile öylesine ihtişamlı bir uyum var ki…
Bu noktada önemli olan gören gözlerle bakabilmek, huzurlu, mutlu yaşamanın ön şartı belki…
*Taze yeşilbiberin zerrelerinde saklı bir enzim misali, koparılmaya, kırılmaya çalışıldığı zaman acılığını bütün gücüyle hissettirmesi gibi, gurur da kendini savunma duygusunun en belirgin özelliklerinden olmalı, benlikli, kişilikli insanlar için.
Gururlu olmak var ama mağrur olmaya ne demeli bilmem…
Kırgınlıklarının büyüttüğü mağrurlu bir anına denk gelmiş olmalı, kanını tersine akıtan gururun. Bu yüzden gayri ihtiyari görmemek için bakışlar toprağın derinliklerine akıp gider. Bakışın aktığı yerde pişmanlık ülkesinin yalnızlar şehrinde çileye mahkûm kılar, insanı gurur. Görmezlikten gelinen o geçişte, bir selamın dahi çok görüldüğü o anda, mağrur olmanın bedelidir çileye gark olmak.
Ey sevgili!.. Aşk daha büyükmüş, muhtacım sevgine. Yeter ki gel!.. Gel, istersen vur!..
*Sen hep alçakgönüllüydün… Ilık rüzgârlar gibi ferahlık, bahar ayları gibi ılımandın. Kırmamak için susandın. İçindeki fırtınaları, ırmak ırmak kanamaları kendine saklayandın. Açılan yürek yaralarını yamayandın.
*Sen, siyah geceye dikilen bir güldün… Gülün her bir yaprağında gurup güneşinin en nadide kızıllıklarını andıran hayat verici aşkın her renginin esrarını çözerken yaşanmışlıklar, kim diyebilir ki, hataymış bunlar… Hissedilerek, içtenlikle ve istenilerek, huşuya kapılarak yaşanılanların ne âhı olur, ne günahı… Duygu şahlanmalarının en safiyane tebessümü; canların kaynaştığı, vücutların tekleştiği, ruhların bütünleştiği ânın çizilebilecek en harika resmidir yaşanılan.
*Bazen dilin söyledikleri değildir, doğru olan. Kaybettim denildiği anda bile, insan o kadar kendi olarak hisseder ki sevdiğini… duymaz bile dilinin söylediğini… Gözler, ruhun şahlanan kıratları, sevdaya uçan gönüllerin nurdan kanatları. Dudaklar depremin habercisi, diller yürek sıcaklığı…
Her insanın bir doğası, yaradılışı vardır bilirsin. Gül rengi aşkımın, dikenleri gurur. Ruhum çimen tazeliği, çağlamalarım yürek güzelliği, seni de, beni de vurur.
Beni böyle gör, ey sevgili! Ben hayatım, ben doğayım… Hem Güneş’im, hem Ay’ım. Ölümsüz bir sevdayım… Çünkü ben sen’im, sen de ben… Tek yüreğiz, karşılıksız seven…
Ben bu şiirinizle ilgili sadece bir tahlil yaptım. Eleştirel gözle bakmadın. Şekil yönüne girmedim. Sadece verilen anlam üzerine yoğunlaştım. Anladıklarımı ve algıladıklarımı, benim üzerimde bıraktıklarını yazmaya çalıştım. Algılamaların abartısı olmaz zannımca.
Anlamca güzel bir şiir.
Tebrik ve takdirlerim sizlere.
“NUTUK” manzumelerinizin bir kısmını okudum. Sonuçta bu manzumeler manzum bir eser oluşturacak. Kolaylıklar diliyorum. Zor ama zevkli ve anlamlı bir işe soyunmuşsunuz. Başlangıç güzel, güzel devam edecek ve sonu da güzel gelecek kanaatindeyim.
Değerli Refika Hanım,
Öncelikle benim için yazdığınız güzel duygu ve düşüncelerinizden dolayı gönülden teşekkür ederim.
Bilmiyorum, o kadarını hak ediyor muyum?
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz, şiirlerimizde göz iziniz bulunsun efendim.
Dostça kalın.
Tebrik ediyor,saygılar sunuyorum...
+10 puan
Kanımı tersine akıtan gurur
Eğince başımı seni görmedim
Çileye yatırdı nazlı canımı
Sormadım yâr seni, gel istersen vur
--------
çok anlamlı duyarlı yüreğinden yansımış mısralara ellerine sağlık
tam puanla
TÜM YORUMLAR (8)