Her birimiz yitirdiklerimizden yakınıp durmaktayız. Ne çok şey vardır yitirdiğimiz. Bizden bir kuşak önce dünyaya merhaba diyenleri dinleyelim bir. “Ah evladım ah! .. bizim zamanımızda böyle miydi? Biz büyüğümüzün yanında ayağımızı uzatamazdık. Bırak ayak uzatmayı, çocuklarımızı bile kucaklayamaz, öpüp okşayamazdık. Ne edep kaldı ne haya! Ah ki ah! ”
Demek ki edep, haya, saygı kavramlarının uygulaması sosyal hayatımızda artık görülmediğine göre bu güzel değerlerimizi yitirmişiz. Başka? ?
Modern çağ anlayışının yıldırım hızıyla yükselişi birçok getirisi yanında, bizim olan, bize ait olan çok fazla şeyimizi de götürmüş gibi görünüyor. Saygı, edep, haya… Bunlar belki basit birer sözcük sadece. Ama içerdiği kavram, bir hayatı üstüne kurabilecek nitelikte ve önemde. Gençlerimiz bu tür değerlerimizden yoksun. Manevi değerlerimizin yanında örfi adetlerimizin, bize ait olan her şeyin olabildiğince uzağındalar. Ve biz üzülüyoruz. Vah vah çekiyoruz. Başka? ?
Başka ne olsun ki? Başka ne yapabiliriz ki? Elimizden gelmiyor “eyvah” demekten, dövünüp hayıflanmaktan farklı bir şey. Çocuklarımızı kaybettik (hadi daha iyimser olalım) kaybetmek üzereyiz diyelim. Kurtarılabilir mi? Neden olmasın? Ben ümitvarım doğrusu.
Bir şartla yalnız! Nedir o?
Önce kaybettiğimiz kendimizi bulmak mümkün olduktan sonra. Dediğim anlaşılıyor mu? Sanmam! Peki açalım o zaman.
Mü’minler bir vücudun organları gibidirler. Herhangi birine sıkıntı isabet edecek olsa diğerinin hissetmemesi mümkün değildir elbette. Dünyanın bir ucunda kolumuz acıyor, başka bir yerinde kafamız koparılmaya çalışılıyor, başa bir coğrafyada kalbimize hançer saplanıyor. Ve vücudumuz sinyaller vererek ağrımaya, sızlamaya başlıyor. Gelin çare bulalım. İlaç tedarik edelim. Tek başımıza gücümüz yetmiyor. Birkaç kişi olalım. Birkaç kalabalık (!) olalım. Belki birimizin bulunduğu yerde derde derman olacak eczayı bulmak mümkün olabilir?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta