‘’…gece’nin gündüz’ü, gündüz’ün geceyi terk ettiği bir kainata gömüyorum, yamaları kanla ölçümlenmiş giysilerimi… dizlerimi çözüyorum, kırılgan adımlarının ortasında…’’
‘’…sözcükler dolup taşıyor ceplerimden, sorguların kısık sesli devranını döndürmeye sonsuzlukla içlenmiş bir ‘aman’ yetmiyor… kısa şiirler, yalın vecizeler, anlam izdihamları… kırılma noktasıyla kucaklaşana kadar hiçbir düş mazisini kaybetmiyor… şimdi… göz bebeklerimin minikliğine aldırmadan, geçerken gideceksin, öylesine ağır, öylesine aksak… tüm evreni kapladığına dair köşebaşı hikayeleri anlatan devasa yokluğunun zamansız uyandırdığı, karanlık bir uyku ve yandaşları olacak…’’
‘’…gökyüzünü ellerimle sakladım… bildiğim tüm bulutların eksikti, şehirlerin ise yarım…’’
‘’…birbirimizin ışığını gölgesinden, tel tel ayıklayacak kadar şanslı değiliz biz… çünkü, yalnızlık tohumlu ve doğumlu bir yolculuk bu…’’
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
ironi tadinda icime isledi yagmur damlalari gibi satirlar...Tebrikler duyarli duygulu yüreginize...
tebrik ederim şiirsel bir düz yazıydı hüzünle sayfana dökülen kaleminden. ellerine sağlık.
tam puanı gerçekten hakkeden bir şiir.
kaleminize ve emeğinize sağlık,tebrik ederim...
‘’…'anlamak; affetmektir' diyordu… nefesi dize/m/erdivenlerinin sonuna yeten herhangi birisi… anlamaktan vazgeçiyorum; küçük bir çocuğun, ucuz şekerlemeler uğruna, gözyaşlarını satılığa çıkarması misali…’’
ANLAMAK YAŞAMIN IRMAĞINDA SALINAN NİLÜFERİN SÜZÜLÜŞÜ GİBİ...
ANLADIĞIMIZDA BİZDEN EKSİLENLERE RAĞMEN YÜRÜMEK YAŞAMIN YARINA GİDEN YAMAÇLARINDA....
SEVGİLER ....
hüzün; en çok bu şehri terk edenleri bilir… bu şehri terk edenler ise…’’
yazı bütün olarak harikaydı ve emin olun amaç hasıl oldu...açıklamalardaki nezaket içinse ayrıca teşekkür...
saygılar...
hüznü; en çok bu şehri terk edenler bilir… kırık dokunuşların başını göğsüne yaslayanlar… yağmur sancağını kirpiklerinde salındıranlar… kül ve tül’ün rüzgarla ortaklığına şahit olanlar… kelimelerin pusulasız tekrarından, anlamların omzuna apolet yapanlar… hüzün; en çok bu şehri terk edenleri bilir…
Duygu yüklü güzel bir yazı...Yüreğinize sağlık sn Sönmez.
Çok güzel kalemine sağlık.
Yanılmıyorsam bu şiirinizi daha önce siyah kahve diye bir sitedede yayınlamıştınız bu ve buna benzer şiir türündeki düz yazılarınızı takma isim kulnıyordunuz sordum nedeniniz geçerli buldum.
Antoloji sayfalarında Levent Arkadaşımın yaptığı yorumda rastladım tekrar size.
Tekrar okuduğumda şu (nefesi dize/m/erdivenlerinin ) bölüme takıldım o zamanda sizi eleştirmiştim cevap vememiştiniz, burada açıklamanızı yapmışsınız
Size hak verdim bu açıklamayı okuyunca evet başka eşdeğer kelime bulanmadığı zaman yazında bu tür lere rastlanır ve uygunda düşmüş
Ertuğrul bey sizi kutlarım gene dergimde çalışmaya buyurmazmısınız
…hüznü; en çok bu şehri terk edenler bilir… kırık dokunuşların başını göğsüne yaslayanlar… yağmur sancağını kirpiklerinde salındıranlar… kül ve tül’ün rüzgarla ortaklığına şahit olanlar… kelimelerin pusulasız tekrarından, anlamların omzuna apolet yapanlar… hüzün; en çok bu şehri terk edenleri bilir… bu şehri terk edenler ise…’’
Deneme yazını okuyan herkes kendisinden bir şeyler buluyor sevgili Ertuğrul. Kalemini utlarım.
İnsanlar açığa vursnlar ya da vurmasınlar, kişisel benliklerinin özünde yankılanan birer çığlık gibidirler. Başkalarının duyumsamasına gerek kalmaz bu çığlığı. Kişinin kendine özgü yaşamının kendine özgü çerçevesine oturmuştur ve evrenin tümünden soyutlamıştır kendisini. Bunun adı bireyselliğin kutsal dokunulmazlığı da olabilir.
Güzel betimlenmiş şiirselin şiire açılan geniş atmosferi kolayca algılanabiliyor. Güzel betimlenmiş çalışmanızı kutluyor, başarılar diliyorum.
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta