Jandarmalar henüz geçti
ağlayan çocuklar dönemi
kahvehanelerin önü
dışarısı buz
intihar bir tür kader
ellerim kömür iklimi
ve sensiz tüm kitapevleri
uzadı sakallarım sen gidince
tütün ucuzladı
yüzüm sarardı
yüzüm kayboldu
ve eskidi
bıraktığın bu düşman kalabalıkta
yüzüm kokuna değdi
yüzüm yokluğuna
yokluğun içime bir mermi gibi girdi
mayınlı köyler düğünsüz kaldı… kalpsiz
çocuklar gıdasız
çocuklar gıdasız ve inan dağlarda öyle çok silahsız
herkes kendi göğsüne çekildi
kendi kuytusuna
herkes kendi piminde şimdi
kendi gizinde
öyle gölgesiz
ve öyle ritimsiz
artık hayallerini ötele
onlar çok sessiz
dilini durdur
ellerini tut
içine dön hemen
için matem
için trajedi ezelden
belki sus, muhtemelen ağla yeniden
ve kapan artık derinden
teni kavruk aşklar dönemiydi
sadık gürbüzlü yıllar
gecelerin iğfal
çocukların ihmal edildiği
bir salgın zulümdü zaman
kangren her ayakta yaygındı
kürt hareketi birbirine dargın
o yollarda ve o yıllarda
durmadan dövünüyordu anneler
sesi çıkmıyordu çocukluğumun
sessizlikten sesim düşüyordu
dizlerim çürüyordu ellerimden
ellerim kopuyordu
kederinden
ve kendinden
biliyorum… bu kışta erimeyecek
dağlarda kar
okuduğum dualar
baktırdığım fallar boşuna biliyorum
biliyorum… bu kışta su yüzlü
su gözlü insanlar
gözlerimin buzulunda yar
kaldığım yer öyle dar
öyle çok kâr
artık beni formüle etme diyorum
yeter… tahlil etme yine
sözlerin çığ gibi üstümde
üstüm kan
başım kar
kan kar içinde akar
akar yüz
dökülür fırtına
düşer düş
beni amcamın evine giden yoldan alın
postanenin önünden kaçırın
kızım uykusundan uyanmasın
kimse beni aramasın
beni kaçırın ve muş’ta öldürün
emniyet telefonlara çıkmasın
savcı hiçbir şey bilmesin
beni öldürün ve rayların üzerine atın
üzerine de faili meçhul deyin
adli tıp istemem
zan altında kalmam
zaman aşımına uğramam
ben sizi gördüm
elleriniz boğazımdaydı
beni sürüklediniz
ve dövdünüz
karanlıktı,
sanırım dört kişiydiniz
ben sizi gördüm
ve beni gözlerimden vurdunuz
şimdi nereye gittiniz?
beni ilk bulan
ilk unutandı
ben üşüdüm
oğlumu özledim
bunu da bir kenara yazsın
norşinli karlar
ve tatvan’a giden raylar
III
beni hükümet konağının önünde vurun
şehirlerden Diyarbakır
günlerden newroz
aylardan aralık olsun
eş zamanlı işlenen cinayetlerde
bütün çocukların adı Vedat olsun
devlet bana uzak
failim belli olmasın
vangölü dalgalandığında
kardeşim tutuklandığında
ilk çığlığını atsada her ne kadar bebeler
bunu kimse duymasın
bak Koçerler ovaya indi
sırtlarında sıtmaları
ve kıl çadırlarıyla
ellerinde ikametgahları
yüzlerinde yanık bir mevsimin izleri ile
ve çocukları
çocukları ki sanki dağ yeli
ellerinde ekmekleri
ve şehirli dilleriyle
ne kadar da çok ağlamaklı gözleri
bak bu mevsim dağlarda karlar eridi
bak artık benim acılarımda dindi
solculuk dönemi de bitti
martılar sabaha konmadan
gün aydın olmadan
saçlarım ağarmadan
annem ölmeden
sen beni terk etmeden
gel beni ilk sen vur!
bu mümkünse ellerinden olsun
ve nüfustan da bir sayı düşsün
beni dilinden çıkar ve at!
Kayıt Tarihi : 20.7.2004 11:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!