Yıpranış Şiiri - Nuh Yıldız

Nuh Yıldız
233

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yıpranış

Terminalde bir ihtiyar
Çuvalı atıverdi yere ağırlığından
Arka cebinden mendilini çıkardı
Bir güzel siliverdi terini anlından

Oturdu yanımdaki sandalyeye
Çile dökülüyordu granit tenli suratından
Zaman öyle yontmuş ki garibimi
Dünyanın kahrını kederini atamamış
Hala omuzundan

Köstekli saatini çıkardı yeleğin cebinden
Namaz vaktine daha var dedi
Bu yaşına kadar hiç kalmamış abdestinden namazından

Gözünde fer, cevher kalmamış
Saçı sakalı ağarmış
Derin bir nefes aldı neden sonra
Kanayan çatlak elleriyle
Bir tütün sardı tabakasından
Bir nefes çekti sigaradan, üfledi ağzından burnundan
İçine çok duman çekiyor
Burnundan çıkan duman, nerdeyse yere değiyor

Nedir seni bu denli yıpratan
Feleğin kini garezi yalnız sanamıydı sanki
Ağlayarak anlattı garibim
Bir oğlundan başka kimsesi olmamış
Kara bahtına hiç gün doğmamış
Okusun diye oğlunu Ankara’ya yollamış
Çuvaldakiler mahsulden, kışlık yiyeceklermiş
Oğluna götürüyormuş
Okulu bitirirse diye
Garibim bütün umudunu oğluna bağlamış
Tarla, bağ, bahçe işlerinde çok yıpranmış
Ah ne yıpranış

Nuh Yıldız
Kayıt Tarihi : 14.4.2008 02:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nuh Yıldız