Yine yüreğime yerleştirdiği hüzünle birlikteyim sabahın. Sessiz bir çığlıkla beraber ama duymuyorum, yüreğimi acıtıyor. Karanlık dehlizlerde gecelemiş gibi korkum avurtlarıma kadar şişmiş…
Tel tel olmuş kıllar fışkırıyor tenimden, terimden boncuklar dizilip şapır şapır dökülüyor, yine de sorum cevapsız:
-Niyedir ki, gökyüzünün esmer teninde ben ben olmuş yıldızların hışmı hep üzerimdedir? Bilemiyorum…
Dokunaklı türküler yakıp cıgaramla birlikte boğabilir miyim sabahı? Bunu da…
Ama denemek gerek, bir kez daha…
Bu sayıklamalar, bu sabuklamalar Nietzsche’nin ayıplarından bana kalan çığırtkanlıklar mıdır, yoksa saklambaçla körebenin oyunu muydu beni şaşı bırakan, ahizelerin yamuğu mu yoksa?
Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Devamını Oku
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,