Yine yollardayım. Kendi içime aktığım zamanların yolculuğundayım.
Sabırsız ve tedirgin bir yalnızlığım. Uçurtulmamış uçurtmalar yapıyorum rengarenk. Uçurtmalar kanatıyor yüzümü. Kanamalı bir hastayım ve kan arıyorum. Solmuş çiçekler avutuyor geceyi, çakal ulumalarını işitiyorum uzaklardan. Yüzümü yollara döndüm, yine yollardayım.
Sıkışmış trafikte bir korna sesi çarpıyor duvarlara, renkleri unutan çocuğum bu güz mevsiminde. Bağbozumundan aşırttığım üzüm salkımları süslüyor sevinçlerimi, bozgun sonrası üzüntülerimi gizliyor ve düşüyorum yollara. Yine yollardayım.
Bitirilmemiş bir şiir eksikliğinde adımı unuttum dersem, inanır mısınız? Unutulan (unutturulan) belleğimizdir belki; ihanetleri, katliamları, yangınları bir pembe dizi gibi unuttuk. Adımızı, adlarımızı da unuttuk. Ne çabuk unuttuk birlikte ısırılan bir elmanın tadını. Unuttuk işte, yüzümü yollara döndüm. Yine yollardayım.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman