Yaşamanın eziyetini görmüş insanın günü doğar mı hiç,
güneşin aydınlanmasında
Hep yeniden başlar eziyetler her güneşin bakışında
Nedir,
bu acılarla bağlanmış insanın vaadi o zaman?
Bir mızrak gibi ansızın deler beyinleri yokluk fikri
Akıllar şehir meydanında darmadağın
Gündüzleri düşer insanın içine var olmanın kaygısı
geceleri taşır, yüreklere rüzgarın soluk nefesi ölümün fısıldamalarını...
Korkularla büyümüş çocukların içlerinde bir çığlık doğar
Inletir evdeki babalarının yalnızlıklarını
Pazar meydanlarında dolaşır ölümün siyah gölgesi
Çaresi nedir,
Siz söyleyin ey ölü ustalar?
Kaçmak mı lazım yoksa çok uzaklara,
Yeni şehirler,
ülkeler görünüyordur belki ufukta...
Kaçışmalarımızda aslında ya kaderin bir parçasıysa
Ölüm avcısı beklemiyormuydu
bütün kaçakları zaten Samarra kentinde usulca?
Aşkın tüccarı da olsan
Tüccarın körpe çırağı da
Bağdat hepimizin hayata ayak basmamız
Ölümlerin yeri ise yine masalların son şehri,
Samarra...
Kaderin son üzgün bakışı o unutulmuş yüzlere;
Bineriz en diri atların üzerlerine
Ve kaçarız,
Ölmekten ölüme,
Samarra ülkelerine
Ve kusarız ölmüş bilincimizin kalıntılarını söze bürünmüş haliyle:
"Samarra,
Aldı götürdü hepimizi..."
Kayıt Tarihi : 3.11.2019 19:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!