Sabah yatağımdan kalktım oruç olduğum için hiçbir işe bakmadan abdest alıp zamanında kılamadığım namazı kıldıktan sonra kur’ân okumaya başladım.Biraz sonra bir ağırlık bastı “hele bir dolaşayım geri gelir devam ederim” deyip kalktım odaları dolaşırken,giden akşam iftara davet ettiğimiz misafirler incelik etmiş bir buket (bir çift gonca) yaptırmışlar teşekkür ederiz kardeşlerimize.Gözüm ona takıldı,çiçekler geldiğinde canlıydılar,buketin üzerine pırıltılar serpiştirilmişti.Kıyamadığımızdan,buketi bozup çiçekleri suya koymadık bu yüzden sabaha kadar çiçekler canlılıklarını yitirmiş boyunlarını bükmüşler ama pırıltıları hala onları süslüyordu.İşte tam bu safhada bende gözyaşları faaliyete geçti,ruhum sıkıldı,gönlüm daraldı.
Böyle değil mi; kimi zaman o güzelim goncalar gibi hayatının baharında,birilerinin hayallerinin gerçekleşmesi için onların tabi güzellikleri ile yetinmeyip yapay güzelliklerde eklenip sunulan filizler,tomurcuklar,goncalar(İNSANLAR) kısa bir zaman sonra yapay güzelliklerin gizlediği tabi güzelliklerin yitirildiğini fark edince bunalımlar,stresler,davranış bozuklukları,aile ortamından uzak ve kendilerini olumlu biçimde yönlendirecek bilinçleri/önderleri olmadığından tabi ki o ruh halinden kurtulmak,kendilerini unutmak için kalan sermaye(güzellik) lerini de harcamak üzere kötü alışkanlıklara sevk edilirler.
İzbe,köhne,gün ışığından/temiz havadan uzak,sigara dumanı ve alkol kokuları içinde (başka kim bilir ne alışkınlıklar) gürültülü o disko müzikleri arasında; ……
Aynı solduktan sonra çöpe atılan buketler/çiçekler gibi …..
ALLAH tüm çiçeklere dallarında,temiz,huzurlu sonlar nasip etsin.
AMİN!
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış