Çok ızdıraplar çektim,
Dağlarda çobanlık ettim,
Ekmek için kapılara vardım,
Yine daldım uzaklara.
Yırtık ayakkabılar giydim,
Uçuk evleri bildim,
Yavan ekmekler yedim,
Yine daldım uzaklara.
Gömleklerimiz olunca sevinirdik,
Düğün derneklerde giyerdik,
Komşudan geldiğini bilirdik,
Yine daldım uzaklara.
Sırtımızla çuvallar taşıdık,
Değirmene una vardık,
Dağı taşı yardık,
Yine daldım uzaklara.
Damdaki mertek çürüktü,
Hazındamının üstü çöküktü,
Kapıdaki sürgü büküktü,
Yine daldım uzaklara.
Odamızda yanar idareler,
Kilim dokurdu ebeler,
Yün tepelerdi dedeler,
Yine daldım uzaklara.
Yamalı yorganda yattım,
Üstüme örtü attım,
Oçakları çok yaktım,
Yine daldım uzaklara.
Bakır kaplar olurdu,
Sele altına konurdu,
Hazınlıkta pisik uyurdu,
Yine daldım uzaklara.
Mustafa eskiyi yazar,
Yağmur içeriye akar,
İçindeki ateşi yakar,
Yine daldım uzaklara.
Kayıt Tarihi : 11.5.2012 19:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!