01.01.1980 yılında dünyaya gönderilmiş;
Kendinde kendinden habersiz kendini yaşayan gözünden yaş olup kalbine akacak bir aşk arayan ismine Yılmaz Öztürk denilen dünyadan gölgesi geçen sıradan basit biri
Soylular bellidir saygısı sonsuz
Adalet terazimiz tamdır hilesiz
Şanlı tarih şereli ordusu korkusuz
Ata dan kan aldık merhamettir yolumuz
Cihanda ağlamasın diye gözler
Yıl bindokuzyüz doksan yedi ve kainat durdu
İnsan olmayı kavga sanan bir ömür duruldu
Başladı herşey yeniden insan kendini okudu
Minnetarım sana sevgili Abdullah babam
Bana İkrayı öğrettin kendimi okumayı
Sana sevgiyi aşkı anlatsam aşk nedir anlarmısın
Kendimi sana feda ettmemin kıymetini bilirmisin
Senin yalan sözlerinle aldatmaktan mutlumusun
Aşka insana olan güvenimi seninle kaybettim
Sevda çiçekleri yetiştirdim sende kuruyup soldu
Anne der durur herkes ya annesini 20 yaşında
Tanıyanlar ne yapsınlar anneyi babayı bu çağında
Annelik biyolojikmi yoksa manevimi olmalı aslında
Anne tanımıyorum iki anne Havva ve Amine'den başka
Ağladığımda başımı koyacağım bir sine bulamamışım ki
Yollar gider yamuk yumuk sağa sola
İnsan yürür düşe kalka para uğruna
Kimi satar malını verir şanını para uğruna
Sen dik dur adam gibi insanlık adına
Yılmaz samimi ol isteklerinde
Ayrılık vakti geldiğinde
Yollar ayrılık olduğunda bize
Söyle zalim sevgili sevgime
Ölüm çaremidir ayrılığa
Güller kuruyup solduğunda
Sözlerim değişmez aynıdır kalbim
İhanet etmem dostluğa delikanlı değilim
Baktığını gören sevgi ile bakar gözlerim
Sizin gibi olamam hayata tutunan biriyim
Kalemim sivri keskin yazar
İçeçek bir bardak çayın varmı paylaşmaya
Dostta dost olup dost aşkına yanmaya
Allah için sevip dostunla Allah`a varmaya
Varmısın Hay`da yanıp Hu`da yok olmaya
İçip dostluk çayını varalım dost kapısına
Ummanlarda yunup ta geldim kapına
Yinede bizde kaldıysa kir pas aff ola
Nice sultanlar boyun büktü bu dergaha
Teslim olmaya geldim gönül dergahına
Nenrut'un ateşinde güller derleyen
Yoktur Ferhat ile Şirini Leylası Mecnunu da
Öyle bir yer ki açılan kapısı dünyanın dünyaya
Namını duyan İstanbul’un yol bulmuş Sakarya’da
Eyyub el Ensari amcası yatar erenler dağında
Bir müjde uğruna canını terk etti horasan erenleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!