Yılmaz abi bir şiirdi,
Yazı gider, sözü kalırdı havada,
Konuşurken duramaz dökülürdü dizeleri ağzından bir bir,
Kızardım göz göze gelince,
Havaya gitti yine güzel bir şiir,
Yılmaz abi bir kitaptı,
Köy mü kaldı diyenlere inat,
İnadından vazgeçmeyen bir kitaptı,
Kitaptı inandığı anadolu insanına ağlayan,
Köyde kütüphane kurmuş bir adamın hikayesini anlatan,
Yılmaz abi bir oyundu,
Ateşin başına vardık mı,
Yağmur sonrası ıslakta yanmaya direnen bir ateş ile başlardı oyunun sahnesi,
Ateş sonrası yağmur başlarken sönmeye direnen bir ateş ile biterdi,
Saatlerce seyrederdik ateşte yaktığımız dalları,
Tahmin ederdik her yanışın sonunda kırılacak olanları,
Oyundu yaşadığımız o anları tek anlayan,
Yazılmış ama sahnelenememiş tüm oyunları anlatan,
Yılmaz abi bir nesildi,
İnsana rağmen insana inanan,
Emperyalizmin önüne hep kalkan kesildi,
İnanmadığı yollara koşmadı,
Küstürülmüş bir neslin son türüydü,
Vazgeçmedi siyasi yolundan şaşmadı,
Aldı mı bir kere sözü eline,
Ne kulaklar kesilirdi devrim sözüne,
Açtı mı ağzını, yumdu mu gözünü,
Eksik etmedi ağzından devrim sözünü,
Yılmaz abi bir fikirdi,
Doğa ve tanımadığı insanlar için,
Akıllara gelmemiş nice fikirler biriktirdi,
Bir gün ateşi söndürmek için,
Doğayı yok eden insanlara inat,
Su olup yağardı ormanlara,
Bir gün denizin üstüne bir tesis kurardı,
Çare olurdu tükettiğimiz tatlı sulara,
Yılmaz abi bir duruştu,
Hak yemedi ama hakkından olmadı,
Kimilerine insanın değeri üç kuruştu,
O durdu ama kimsenin hakkına konmadı,
Borcunu veremeyen dostlara hesap sormadı,
Aç kaldı, sustu, kendinden başkasını yormadı,
Yılmaz abi yalnız bir ağaçtı,
Saldı mı köklerini bir kere toprağa,
Baharı getirirdi gölgesindeki dostlara,
O dostlar ki yılmamayı öğrenirler,
Vazgeçmemeyi öğretirdi onlara,
Yilmaz abi bir karadeniz yağmuruydu,
İçimde demlenen bir çaydı,
İçtiğim bi sigara,
Rizeydi,
Hazavit’te yağmurun sesiydi,
Gezdiğim yaylaların sessizliğiydi,
Vardığım yollarını hatırlatır bana,
Yilmaz abi gözümde bir damla yaştı,
Güneysu’da nadir bir ova,
O yaş özlediği derelere doldu taştı,
Son iki yıl en yakın arkadaştı bana,
Çok düşündüğü hep kızları,
Eşi resim öğretmeni Filiz abla,
Kızları Irmak ve Asya,
Hayatı çizdikleri o tabloda,
İkinci aile oldu bana,
Yılmaz abi özgür bir kuştu,
Kafeslerde tutulamadı,
Hep yalnız ve hür uçtu,
Zincirlere vurulamadı,
Yönünü bulmaya ihtiyaç duymadı bir yulara,
Sonunda vardı, uçmak istediği o son yuvaya,
Ah be Yılmaz abi, seni ne çok özledim,
Sen gittin gideli mezarına gelemedim,
Rizedeki anıları bir çırpıda silemedim,
Ah be Yılmaz abi, seni ne çok özledim,
Duyar mısın beni oradan bilemedim,
Sana yazdığım dizeleri mezarına diyemedim,
Ah be Yılmaz abi, seni ne çok özledim…
Kayıt Tarihi : 28.12.2025 22:04:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yılmaz abi şiiri, 70 ve 80’lerde küstürülmüş bir nesli temsil eden duygusal bir portre şiiridir. Hayatını ilkelerinden ödün vermeyerek tamamlamış Yılmaz Kenanoğlu’nu konu alır. Yazar yakınlık kurduğu karakterin vefatı sonrası yaşadığı duygusal durumu da gözler önüne serer. Bir şiir yazdım sana, Komşuyduk biz seninle, Dağların arasina, Senle ben oturmuştuk, Sırt sırta yamacina, Bir şiir yazdım sana, Gagera’nın soyina, Kuçini torunina, Kelimeler sığmadi, İki satır arasina, Hayatını adayan, İnsanlar anisina,




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!