Çocuktuk seninle, anımsıyor musun?
Aynı mahallenin, aynı sokağında,
Otururduk seninle, anımsar mısın?
Hatta evlerimizde karşı karşıya idi.
Daima, oynadığımız oyunlara
Beni, çağırmaya gelirdin, bizim kapımıza,
Yağ satarım, bal satarım oynardık.
Söbe, Halili’li, kovalamacalarla,
Koşuşarak günlerimizi akşam yapardık.
Bazı gün üzerimizde çamurlarla,
Bazı günde gözlerimizde yaşlarla,
Bizim sokağın çocuklarıyla dönerdik.
O pembe boyalı evlerimize,
O günler büyüttü bizleri,
Bir yağmur bulutu gibi sürükleyerek.
Bu günlere getirdi bizleri.
Şimdi sen büyümüşsün, yetilmişsin.
Gonca güller gibi, açılıp serpilmişsin.
Tıpkı bir prensessin, bir kraliçesin.
Sen yer yüzünün en güzelisin.
Ben şimdi sana ne diyeceğim.
Seni sevdiğimi nasıl söyleyeceğim.
Sen benimsin, benim kalbimsin.
Sen, benim neşem, sevincimsin.
Senden başka hiçbirşey görmez gözüm.
Senden başkasını anlatmaz dilim.
Yalnız, yine senin ellerini,
Sarılıp, sıkmak ister ellerim.
Şimdi, zülfünü dağıtarak kapınızdan içeri,
Girişini gördüm. Benim nazlımın.
O ne salınış, o ne yaradılıştı? Allah’ım.
Yıllardan sonra gördüm onu bu halde.
Tek onun olsun, bütün köşküm, sarayım.
Sen onu bana bağışla, Rab’bım.
Benim olsun o nazlı çiçeğim, nazlım.
Yıllardan sonra, tekrar onu sarsın kollarım.
İstiyorsan al senin olsun, bu canımda Allah’ım.
Yeter ki beni nazlıma kavuştur. Allah’ım.
İZMİR
Cahit PehlivanKayıt Tarihi : 26.9.2005 01:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!