YILLAR SONRA BURALAR
Bağlanmışsınızdır kendiliğinden
Bir siren sesine bir vardiya saatine
İşçi taşıyan 15'30 treninin tahta vagonarı
Hergün İhsaniye zonguldak arası
Onaltı yaşın hayata boşvermişlik bakışı
Daha varmadan ihsaniye yurtlarına
Kahvehane yakınlarından görülen
Tepsi tepsi dağılan çay kahve servisleri
Elli bir oyununda pişti kapışmasında
Kağıt sayısını sırasını takip edebilen
Kömüre kazma vurmaktan başka
Hiç bir şeyden anlamaz sandığın
Cin gibi zekaları ile maden işçileri
Şapkalı sefer ağam,İbiş dayı,Niyazi amcam
Bir türlü okunmayan egri büğrü cizgiler ile
Guguk Memed'in skor tabelasına yazdıkları
Kavgalı gürültülü hilesiz hurdasız
çayına muhabbetine oyunları
Bir mahşer kalabalığını hatırlarsın
Sendika amele birliği seçimleri sonrası
Remzi Değirmenci Selahattin Bükrücü
Galip Kanca abilerin zafer kutlamaları
Taşımıştır çay bira servisleri sokaklara
Pavyon arkası İhsaniye arası zafer turları
Bakkaldan maden ocağı için azık almak
Domates peynir zeytin helva kavurma
Ezbere bilinir gramı gramına
korucu, kurnalı, bağbaşı Mevlüt Abi'lerin
Ve tüm İhsaniye Bakkallarında
Gazete kağıdına sarılmış hazır edilir
Maden ocağına iner işçilerin yanısıra
Kaşar,peynir,kavurma,üzüm,salata
Yanında beş kilogram su bidonu
Yapışık ikizlerdir ayrılmaz
Asılır ihsaniye bölümü tertip yerinin Duvarlarına,ağaca,çeşmenin,yanına
Silo bandının kıyına bucağına
Sonra bir nolu kuyu kafesi ile
Gökyüzüsüz,güneşsiz yerin derinliklerine
Eksi Beş Yüz Yirmi Beş metreye
Bitirdiğinde verilen tertibi
Çavuşun postabaşının nezaretinde Domuzdamı tamir tarama bant başına
Aynı kafesle dışarı çıkıp doğru banyolara
Ve ihsaniye yeniden merhaba
Numan ve Ali Sağır Abi'nin gazete bayileri
Uğranmıştır illa ikisi de birbirinden asabi
Cumhuriyet,Hürriyet,milliyet,günaydın,güneş
Tercüman Abone olunmuştur birine
Okunur her satırı atılmaz saklanır köşede
Sonrasında lazım saklanır ambalaj niyetine
Ocağa ekmek sarmaya
Haydar Amca'nın sinaması doludur
Bilet keser temizlik yapar çalışanı Şaban
Öğlenleri akşamları birer ikişer matina
Pazar günü aileye mahsus şaşmaz
İki film birden oynar sinamada
Boş vakitlerinde kahvehanelerde
Dayın amcan enişten amcan kardeşin
Nereye baksan tanıdık kimi görsen aşina
Eğer kazınırsa miden
Mırın kırın edersen yemekhane karavanına
Bekler şaban yanık'ın özl'erin muhtar'ların lokantası
İki Bin sayfalı veresiye defteri
Bir numara verilmiştir veresiye defterinde
Yanında küçük bir not defteri sana
Her harcadığın yazılır kuruşu kuruşuna
Yanlışlık olmaz kontrolü yapılır ay sonunda
Bir çeyrek ekmek de yazılır,çakı,çakmak
Radyo,buzdolabı,takım elbise,kundurada
Tencere tabak tıhan ne varsa
Dolar sayfalar baştan aşağı
Bakkal lokontada yaptığin harcamalarla
Kahveci mustafadan içtiğin versiye çaylar Yazılmaz tutar hafızasında
Uzun bir tediye kuyruğundan sonra
Tediye memuruna uzattığın iş kağıdıya
Şeridin de yazan maaşını koyup cebine
Borçlar ödenir bakkal kahve lokonta
Birde bırakılır boş gruptan dönen
Arkadaşından aldığın harçlık para
Alışveriş yaptığın bakkalın kasasına
Döner durur bu borç sarmalı
şaşmaz hiçbir zaman
Munavebeli çalıştığın karşı guruptaki
A yada B gurubundan biriyle yapılan anlaşma
Sonra en çabuk nasıl gidilirse köye
Otobüs ile ttk servisi ile tren ile
Devrek Çaycuma Ereğli istikametine
Sanki köyünün cami avlusunda
Bir imece ortasında gibi beklenir meydanda
Garsonun elindeki tepsideki bitmeyen
Çay,oralet,kant servisi bardak bardak su
Değişecek işçi grupları yarın burada
Değiş tokuş olacak tarla kartiye arasında
Şimdi viran bile değil artık
Çoktan yok olup gitti kahvehane koğuşlar Yemekhane bulaşıkhane çamasirhane cami
Sezgin abinin tost ekmek çay büfesi
Yumurtali kahvalti servisi
Beşir in Abinin şerefe biranesi
Burhan silik Abinin
İşçi yurtları etrafindaki
Bahçıvan Topal hocanin gülleri
EKİ* kahvehanelerde beş kuruşluk çay keyfi
Evinin yolu bile değişmemiş
Gördüklerin tanıdıkların ahbablar
Beklenilen duraklar dünkü gibi hafizanda
Şimdi aynı sokakların üzerinden
Geçerken yıllar sonra
Kimseler sormaz necisin,kimsin?
Kalbinin en hizli titrediği yerde bile
bakılmaz yüzüne
Bir köprü durur hiç değişmemiş
Yamasından korkuluğundan başka
Oda tanımaz seni üzerinden
Öyle çok geçip gideni vardıydı ki
Almaz hafızası her birini
Şöyle bir bakıp gelenine gidenine
Ah bir hatırlayabilse
O kuyulardan inilirdi maden ocağına
Dedemi babamı beni üç nesli doyuran
Bıçak gibi kesildi sonrası
Kapattı kapılarını kuyular
Oğullarımıza torunlarımıza
Boşalttı şehirleri köyleri
Bilsinler ki bırakmaz bizdeki anıları
Unutulmaz yaşanmışlıklar
Bağlar kendine eski maden kasabasının
Bir ahtapot gibi geçmişini kucaklayan kolları
Muharrem Akman/Zonguldak
Muharrem Akman
Kayıt Tarihi : 4.7.2016 00:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!