Çook uzun zaman önce 16 yaşında bir ortaokul öğrencisi varmış,bergamanın alirıza eroğlu orta okulunda okurmuş,o okula orta sonda gelmiş,o yüzden pek kimseyi tanımıyormuş.Kantinden tost aldığı bir teneffüs sırasında onu görmüş,mavi süveter bir kıza bukadarmı yakışır,o saçlar,o şuh ve kızgın bakışlar,tanrı tarafından itinayla işlenmiş vücut bu gençliğe yeni adım atan delikanlıyı alabora etmiş,beklemeye başlamış,arkadaşlarından sıyrılıp onu takip ediyormuş,
Yan sınıfta okuduğunu öğrenince çok sevinmiş,çünki yan sınıfta orta üçmüş ve nöbet çizelgesinde henüz sıra ne kendisine ne kıza gelmemiş,
Her sınıftan bir öğrenciyle okul nöbeti tutulurmuş oyılarda,eğer o gün nöbet sırası olan gelmezse bir sonraki öğrenci nöbetçi olur ve diğer öğrenci okula geldiği gün nöbet tutarmış,
Bu belkibiraz saçma ama bizimki kızla nöbete denk gelmek için 12 gün okula gitmemiş, 13. gün okula gittiğinde nöbetçisin demişler ve eli ayağı titreyerek gitmiş okulun girişindeki nöbetçi masasına,evet ordaymış,tanışmak için günlerdir fırsat beklediği kız masada,diğer sınıftanda bir öğrenciyle oturmaktaymış.
O gün tanışmışlar,kızın adını soyadını,nerde oturduğunu,öğrenmiş,kızda kendisine sonderece sevecen yaklaşmış,aralarında arkadaşlık başlamış,
devam eden günlerdeartık sadece uzaktan bakmıyor her fırsatta ıvır zıvır sebeplerle kızla konuşuyormuş,kızın pek haberi yokmuş ama bizimki kıza aşık olmuş,artık ne başka birşey düşünüyor,nede başka kızlarla konuşuyormuş,aklı,fikri,o kızdaymış,ve arkadaşları artık kızın adını duymaktan,gencin hayallerini dinlemekten sıkılıp vermişler gazı '' git ona söyle'' diye. Soluğu kızın yanında almış,duygularını söylemiş,kız kendisini arkadaş olarak sevdiğini ve böyle bişey düşünmediğini söylemiş.
Genç adam yıkılmış,ilkkez aşık olmuş ve daha ilk aşk denemsinde dibe vurmuş,ve aşkın acımasız yüzüyle daha 16 yaşında tanışmış. artık hiçbir kıza o kıza duyduğu kadar ilgi duymayacağını bildiği halde geçici ilişkiler yaşıyor fakat onu ilk gördüğü yerde aşkı alevleniyor ve o anki kız arkadaşından ayrılıp yine onu düşünmeye başlıyormuş.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
heralde sensindir
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta