Yıllar sonra.
Rüzgâr, yaprakların arasından fısıldayarak taşıdı adını kulağıma.
Gün batımı, ufukta altın rengine dönerken
Sessiz adımlarla çıktım karşına.
Ne bir dilek vardı avuçlarımda ne de beklenti.
Sadece saçlarımdan düşen üç beyaz tel,
Her biri bir mevsimin vedası,
Her biri suskun bir hatıranın mührüydü.
Bir vakitler gönlüm, senin gönlünde kök salmıştı.
Sözlerin ılık bir bahar yağmuru gibi toprağıma düşerdi,
Bakışların, uzun kışların ardından açan güneş gibi ısıtırdı beni.
Ama sen.
O küçücük sevgimi çok mu gördün?
Elini uzattın ta, geri mi çevirdim?
Yoksa gönlünde bana açılmamış kapılar mı vardı?
Gözlerine baktığımda aradığım şey bir yüz değildi.
Bir hayatın ta kendisiydi.
Orada, suyun en berrak hâlini,
Rüzgârın en hafif dokunuşunu,
Ve güneşin en sıcak ışığını görmekti isteğim.
“Ne görüyorsun?” diye sorsam,
Cevabı dudakların değil,
Gözlerin söylesin isterdim.
Bir görsem seni, ne güzel olurdu.
Ama uzun zaman göstermedin kendini.
Sis gibi çöktü aramıza yanlışlar,
Kırık kelimeler, yarım bırakılmış cümleler.
Hikâyemiz, rüzgârın savurduğu sayfalarda bekledi.
Elinde hâlâ saklı cennetinin anahtarı var.
Bir gün, yağmur sonrası toprağın kokusu göğe karıştığında
Sessizce çalacağım kapını.
Belki anahtarı bana verirsin,
Belki kapını benimle açarsın.
Ve işte.
Kapı ağır ağır aralandığında
Yüzüne vuracak gün ışığını gördüm.
Gözlerin, ilkbaharın göğü gibi aydınlıktı.
O an, yılların bütün soğukları eridi,
Bütün suskunluklar sesini buldu.
Biz.
Güzel günlerin tam ortasında bulduk kendimizi.
Güneş, ikimizin omzuna aynı sıcaklıkla dokundu.
Rüzgâr, saçlarımızı aynı yerden savurdu.
Her düşündüğüm düşün, gerçeğe dönüşmüştü artık.
Ve sen.
Artık sadece gönlümde değil,
Ellerimde, nefesimde,
Hayatımın tam merkezindeydin.
O an anladım.
Biz, beklenmiş bir hikâyenin
Tam da en güzel yerinde başlamıştık.
Kayıt Tarihi : 27.12.2025 22:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kahve Kokusu




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!