Yıllar Geçiyor Islanıyorum Yalnız Bir Se ...

Mehmet Şerif Ekici
153

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yıllar Geçiyor Islanıyorum Yalnız Bir Sevgiyle

Yıllar Geçiyor Islanıyorum Yalnız Bir Sevgiyle

Ay ışığına benzer bir solgunluk yargılıyor yaşamın tüm aydınlıklarını..Ömürde sonbahar başlıyor.Her cismin üstüne bakır bir kaplama geçiyor aniden.Tüm arzularımızı,tüm umutlarımızı yok eden veya en azından erteleyen lanetli bir pus konuk oluyor yüreğime,yüreklerimize……
Umutlar belirsiz bir zamana ertelenmiştir artık yüreklerimizce…..
Yazı seninle ilgili aldığım tüm kararları çiğnememe sebep oluyor.Bütün kalemlerimi kırıyorum.Cinnet geçirdiğimi sanıyor gören her kimse…..
Yeni bir tabu yaratıyor ‘’tabuları yıkalım’’ diyen aşüfte,ördüğü kozanın içine hapsoluyor kendisi de…..
Önce sevgiyi yargıladılar kendilerince,dikenler fışkırdı bedenlerinde.Sorsan bilemiyeceklerdi oysa kendi doktrinlerini de….
Caniydiler,cansızdılar ve eriyorlardı -ne çare- ışığı ve sevgiyi görünce.
Tertemiz suretleri karalıyordular,aynada kendilerine bakınca…
Durmuş,yaşamı havale ediyoruz eski sevgililerimize..Duyarlıklarımız gitmiştir artık başka mevsime,mevsimlere…
Yenilmişiz artık. Neden kabul etmiyoruz yanilgilerimizi yalnızken.Yalnızız,tekiliz belki bir ömür müddetince…
Kitaplar yokluyor arada bir bizi,asi ve inatçı halimizi..Küsüyoruz böylece en sadık sevgililerimizle,gidiyor sonra onlar da yenilgilerimizi pekiştirircesine..
Çoğul yanım kalmıyor artık yıllar geçtikçe.Umutlar düşüyor bedenimden umutsuzca.Sonra güllerim solmuş oluyor ben dururken.Zevklerimiz isim değiştiriyor yıllar geçtikçe…
Yıllar geçiyor ıslanıyorum yalnız bir sevgiyle…İnandırıcı gelmiyor ‘’ daha çok gençsiniz’’ diyen bilmişlerin tesellisi de…
Sonbahar beliriveriyor penceremizde.Sonra kış.Umutlarımız bir daha yenik düşüyor bu mevsimin favori renklerine.Yenilgilerimizi kendi penceremizden seyrediyoruz soğuk bir beden halinde…
Alıp verdiğimiz soluk tükenişimize delil oluyor,her gün yeni bir ihanete açılıyor gözlerimiz…Sonra gerçeklik,salt gerçeklik,çelik rengiyle seriliyor önümüze,tıkanıyor boğazımıza….
Kendime sevgiden bir sığınak,bir eski zaman köşesi yaratıyorum sevgilimin anılarını yerden,tekrar (mecburen) toplarken.Secde ediyorum biriktirdiğim enkazın önünde,yaşamımın en kutsal gecesini anarken…
Yıllar geçiyor ıslanıyorum yalnız bir sevgiyle…
Sıcak bir yeri her zaman inatla bırakıyorum yüreğimde.Aşınmış yüreğimdeki duldaya saklıyorum seni de.Aşkın çiçekleri ile inadın zahmeti kararlı bir umut veriyor gözlerime.Seni sevdiğimi tekrarlıyorum en karanlık günümde…
Sivil apoletler,rütbeli arkadaşlar geçiyor üzerimden. Sorguluyor birileri yüreğimdeki en el değmemiş sığınağı.Aldırmıyorum.Sevmeye devam ediyorum yine de.Bütün sevda yargıçlarından beraat edişimi seni daha çok severek kutluyorum.Bir şiir gecesi armağan ediyorum kendime.Beraat ettikçe şımarıyorum,huysuzlanıyorum yine de.Göğsümün kıllarının balkıyan suretinde tütüyor bu kaide.Zîn’in elinden tutup Botan Beyleri’nin önünden salınarak geçmek geliyor içimden…
Yağmur yağıyor halbuki en ıslak olduğum gecede.Yağmur kanatıyor beni,kanıyorum ve şiir ısmarlıyor kanatırken beni yağmur.Şiir sunuyor kanlı bir kâsede.O anlardan kalıyor şairini bilemediğim bir şiir ezberimde.. ‘’ Seviştiğim gece,eskidiğim,eksildiğim gecedir benim de/ Özümü katarım ona/ Ben geceyi kanatırım/Gece beni kanatır ‘’ ……..
İçime korkular düşüyor şüpheden her gece.. ‘’Sen kanıyor musun’’ diye…Ben kanıyorum oysa bu şiir ve bu şüpheyle…Yıllardır mektuplarını açıp okuyamıyorum ağırlığını kaldıramam diye…
Çocukluğum götürmüştü seni haince..Aşkta çocuk oluşum… Halbuki aşkta çocuk olmayı beceremediğim için yeniliyorum şimdilerde…
Yağmur yağıyor duyuyor musun? Aşkta çocuk olmalıyım halbuki.. Bedenim bu çocukla ayakta duruyor hâlâ… Çocuk büyütüyor sahibinin bedenini…
Gizli bir Evdalê Zeynikê rolündeyim yağmurda.Çok uzakların yağmuruyla kanıyor ıslak bedenim,çok uzakların yağmuru.Sımsıcak bir evi düşlüyorum geç saatlerde sokakları gezerken ve kontak sesleri karışırken ‘’yine bekleriz,buyurun gelin’’ lere…
Yıllar geçiyor ıslanıyorum yalnız bir sevgiyle…
Islanıyorum gölgede,fıçımda yalnız bir Diogenes’im şimdi,seni sonra,çok sonra dayanılmaz bir duyguyla özlüyorum..
Gittin… Aşkta bir çocuğum hâlâ ben..Maşuk aşığının büyüdüğünü görmemeli zaten…
Gittin… Yıllardır Marmara’ya her yağmur düştüğünde tepeden tırnağa seninle ıslanıyorum…
Duyuyor musun?
Mehmet Şerif EKİCİ

Mehmet Şerif Ekici
Kayıt Tarihi : 18.3.2013 21:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Şerif Ekici