Yılkılığa Reddiye Şiiri - Yusuf Aktaşçı

Doğumla başlayan bir macera benimki
Aleme taydım , anama aydım
Yanaştırmazdı kimseyi şafağıma
Duman ederdi aygırını da kısrağını da
Menderes boylarında kıvrılırdım girift kaderime
Yularsız hayat hayali kurar
Esarete şahlanırdı asaletim
Ehlileşip semiren yılkılara bakardım acıyla
Beli sıcaklık iyidir,  zemheride dereleri doldurana kadar
Arpa gevelemek iyidir, kurda , akbabaya yoldaş olana kadar
"Semeresi semerdir merkep olmanın" derdi babam
Şoselerin çamurlu yollarında terler
Dört nala koşardım ardıç gölgelerine
Kavuğunda tımarlanırdım,  kaşağı tutan ellere minnet etmeden
Bir parça az yerim, bin kırbacım eksik olur
Kime ne , ister tırıs gider ister çatlarım
İster Üsküdar'ı geçer, ister dalgalara atlarım
Ey santranç oynayanlar
Ne tahtanız ne de bana biçitiğiniz hareket sınırımdır
Vezirlik verseniz onu da istemem
Sadece kanat istedim Hazerfen'den , pegasus misali
Gözleri dehşetten fırlayacaklar sırtıma binemedi
Bari ben bineyim tepelerine
Duydum mühletli masalarınızdaki kişnemeleri
"Gem vurulmazın eceli yakındır" demişsiniz
Siz çiftemi hiç yememişsiniz
Sanma ki asiliğim bir ipliğini çeksen kırk yaması dökülenedir
Eyerim merhametle takıldıysa eğer ,üzmem üzengime basanı
Dervişler yoldaşım,  erenler gardaşım
Deliler sırdaşım ,  çocuklar candaşımdır
Ne yaralı askerler taşıdım cephelerden
Ne ulaklar götürdüm bilge krallara
Ne yaldızlı sancaklar dalgalandırdım burçlarda
Ne Yavuzlar'ı geçirdim Sina'dan Mısır kapılarına
Yılkılığı yasakladım dolunaylı gecelerde doğanlara
Koşturmadım yanımda ikna edilmiş katırları
Donacaksa bir yiğit, yarın karnımı düşünmesin yarını
Ah gençlik ah kaynayan kan
Ah kocamışlık ah , yürüyorum yan yan
Yetişti safkanlarım , yeter bana bu ömür
Şahitliler meydanda , atlar ayakta ölür