YILKI ATI, BİR HİKÂYE, BİR ŞİİR
1970-1972 Yıllarıydı…
Her sene yazın gittiğimiz, Çadırçukuru yaylamız da akşama doğru meydana 5 mi 7 mi hatırlayamadığım yularsız, eğersiz atlar girmiş, arkasından da 6-7 yetişkin insan ellerinde sopalar, iplerle peşlerinden gelmişlerdi… 3-5 büyüğümüz de onlara katılmış, meydanı çembere almışlardı… Boz renkli eski şapkalı, en kısa boyluları olan, (Sarı Mustafa’ydı galiba adı…) doru yılkı… doru yılkı’yı yakalayın diye bağırıyordu… Allah Allah!.. doru bir renkti ama yılkı neydi? Baba doru yılkı ne demek dedim… Babam “Oğlum atları serbest bırakırlar, vahşileşir, yabanileşir uzun süre dağlarda gezerse… O atlara Yılkı atı derler…” demişti…
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta