Ay, yorgun yıldızlarla oynaşırken tepemde,
ben gecenin en uzun yerine yaslanıyorum;
tenini ilk duyduğum o küflü çekyat
hâlâ omzuma çöken bir ağırlık.
Sen ruhunu bedenime doladığında
“kokunu seviyorum” demiştin.
İnsan bunu bir kez duyar
ve sonra ömrü boyunca
o sesi susturmaya çabalar.
Şimdi gidiyorum.
Sokağın sisini ardıma değil, içime alarak.
Başını omzuma bıraktığın
o yorgun eve dönmeyeceğim.
Küllükler yine taşacak;
ucuz tütünün dumanı
beni yaraladığı yerden bulacak.
Tan kızılında bırakacağım kendimi
sahipsiz caddelere;
yalnızlık çökerse üstüme
aç bir hayvanın hışmıyla çöksün,
razıyım.
Kehribar gözlerin
yeniden ele geçirmesin yüreğimi diye
benliğimi çekiyorum karanlıktan;
siyah beyaz bir televizyonun
donuk ekranından daha soğuk bir yerden.
Bir sigara içimlikmiş sevdan;
kalbime kabuk kabuk acı ören
kısa bir yangın.
Söküp atacağım.
Evet, acıtırken de atacağım.
Gözlerim yanıp yağmura dönse bile
hüsranın tortusunu
kendi yatağına dönen
sancılı bir nehre bırakacağım.
Boğula boğula uzaklaşsınlar benden.
Ben ise
seni ilk öptüğüm o yıldızlı geceyi
yeniden içime alacağım,
kalbim yeniden
dem tutsun diye.
Kayıt Tarihi : 20.11.2025 01:03:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!