Yıldızlara Dokunmak Münkün mü?

Yıldız’lara dokunmak mümkün mü?
Daha aya bile değmemişken, sümüğü burnun da bir can ile
ne istiyor şu garip halimiz?
Henüz Sokrates'ten, Aristoteles’ten, Shakspeare’den okuyoruz
düşünceyi; hangi çağa getirmişiz, ne ile?
Zir etmişiz yürekte, halt etmişiz, zehretmişiz ey halk!
Etmişiz asırlardır o yüce sevginin içine! Doldurun şimdi
doldurun terle, ateşle, kanla bozun, üstünde yürüyün
kanlı nehirlerin. Döküldüğü yer yatağınız olsun.
Varın şimdi yoluna yıldızların, üst üste yığılarak..
Hani bayırların yamaçlarında yürüyüp kokusuna inmek vardı
Zahir gözüne söylenmiş dağlara ilişmek, tekin sayılmazdı duygularımız
Tarihçesi olmayan sırlı bakışlar, türlü işlerimiz vardı.
Kimi aruz lehçesiyle zon olmuş bir hayal perdesine koşar
Kiminin lehçesi sevişmek, dolaşmak fütursuz güzelliğine
Su katmak rakıya, belki mümkün sayılacak kaçamakların
İmkânsızlığını aramak, dokunmaktı terli avuçlarla. Tıpkı;
İgnes’in İlya’sına, Kerem’in Zeyno’suna geldiği kadar
Gittiği bu derin mevzular da aşktı Herakles’in Megara’sı
Kitharion’ un ödülü gibi ödüldü bedenler çağlar boyu
Yıldız’lara dokunmak mümkün mü?
Hani bağrı hançerli yavrulara sorsak, üç oğlana! Hera söyler mi?
Ne değişti gözünde çılgınlığın? Hüznün sazı aynı telde, ya aşk!
Delirmek aynı, sevmek, sevişmek! Bu cennette başlayan hikâye
Bu cehenneme götüren, yıldızlara erişmek mümkün mü?